Ayasofya ve 24 Temmuz
Ayasofya'nın 24 TEMMUZ tarihinde ibadete açılacak olması son derece derin manalar ifade etmektedir.
Biliyorsunuz 24 TEMMUZ Lozan Antlaşmasının imzalandığı gün...
Lozan elbette Türkiye Cumhuriyetinin temelini oluşturuyor. Biz burada "Lozan zafer mi, hezimet mi?" gibi saçma sapan sorularla uğraşacak değiliz. Lozan'ı anlamak için Sevr'e bakmak yeterli. Cihan imparatorluğunun banisi Türklere Sevr'de layık görülen yer, Ankara civarları...
Sevr'den Lozan'a giden yol, 5000 yıllık bir tarihe sahip Türk milletinin varlık mücadelesinin özetidir.
Sevr'i anlamak içinse Karlofça'yı anlamak gerekiyor. 1699 da Osmanlının gerileme döneminin başlangıcı sayılan Karlofça anlaşmasını kimle imzalamıştık biliyor musunuz?;Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ile Avusturya, Venedik ve Lehistan. Ki kendilerine Kutsal İttifak Devletleri adını verirler. Osmanlının yıkılışı bile 200 yıl sürmüştür. Bu 200 yıllık serüvenin sonunda geldiğimiz nokta Sevr'dir.
Anadolu isyanı, bize Sevr'i lütfeden ve buna boyun eğenleredir. Bu mücadelenin sonunda Lozan imzalanmıştır. Lozan mükemmel bir anlaşma mıdır?; Elbette ki hayır. Ama o zamanki şartlarda imzalanabilecek en mükemmel anlaşmadır.
Lozanda bırakmak zorunda kaldıklarımız vardır. Misak-ı Millinin içinde saydığımız ve Lozanda bırakmak zorunda kaldığımız vatan toprakları vardır. Musulu İngilizlere bırakışımızın başlangıcıdır Lozan. Ve Kıbrısı resmen elden çıkarışımız da Lozanda olmuştur.
Lozanda kabul ettirdiğimiz veya kabullenmek zorunda kaldığımız siyasi ve coğrafi sınırları delmeye devam ediyoruz. İlk delinen yer Kıbrıs oldu. 1974 Mutlu Barış Harekatı ile sınırlarımızın dışına çıktık. KKTC nin dış güçler tarafından kabullenilmemesinin sebebi budur. Türklerin Lozan sınırlarının dışına çıkmasını kabullenemiyorlar. Türkiye şu anda Suriyededir, Irktadır, libyada ve Somalidedir... Türkiye eski hinterlandına geri dönüyor.
Şurası bilinmelidir ki; Anadoluda yaşayıp da büyümesini bilmeyen devletler, küçülmeye mahkumdur. Türkiye mevcut sınırlarını korumak istiyorsa eski hinterlandına sahip çıkmak zorundadır.
Emperyalist Batı, kılıç hakkımız olan ve 1934 yılında sebebini tam olarak bilmediğimiz bir şekilde müzeye çevirdiğimiz Ayasofya'yı adeta Türkiyenin üzerinde kurdukları hegemonyanın sembolü olarak gördüler. "Açarsanız sonucuna katlanırsınız" diyerek aba altından sopa gösterdiler.
Ben ve benim gibi düşünenlerse; "Ayasofya tekrar ibadete açılmazsa Tam bağımsız bir Türkiyeden bahsedemeyiz" dedi.
İşte Ayasofya'nın 24 Temmuzda tekrar ibadete açılmasının sembolik anlamı budur. Diyoruz ki; " Türkiye eski Türkiye değildir". Eskiden bir karar alırken Washington ne der? Bürüksel, Londra kızar mı, Moskova tepki gösterir mi der kılı kırk yarardık. Şu anda menfaatlerimiz neyi ön görüyorsa, imkanlarımız neye yetiyorsa onu yapıyoruz.
Dolayısı ile Ayasofya sadece bir ibadet mekanı değildir. Batıya verilen koca bir mesaj, Turk-islam coğrafyasına verilen muazzam bir selamdır.
Ve aleykümüselam...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.