İyi eğitilirse her istediğinizi yaparlar.

Ekmeğini kim veriyorsa ona sadakatte kusur etmezler.

İşte bu özeliklere uyan bir insan cinsi var.

Ülkemiz de gazetecilik kılığında ajanlık yapan bu insan türü, foyası ortaya çıkınca ekmeğini yediği sahiplerinin kucağına koştu ve orada gerçek kimliğine bürünerek Türk Devletine, milletine cumhurbaşkanı düşmanlığı üzerinden kan kusmaya başladı.

Sloganları hükümet üzerine ama gizli programları Türkiye`yi uluslararası arenada bir terörist ülke yapma.

Peki, bunu hangi örgüt adına yapıyor?

Elbette ki pkk ve uzantıları adına.

Herşey `Çözüm Planı` denen o şeytani planın rafa kalkmaya başlaması ile başladı.

Cumhuriyet gazetesi 29 Mayıs 2015’teki nüshasında;  Hatay ve Adana’da, MİT’e ait yardım TIR’larının durdurulmasıyla ilgili bazı bilgiler yayınladı.

Görüntüleri yayınlayan Can Dündar adında gazeteci kılıklı, kripto pkk`lı bir canlıydı.

Dündar kendisine “Paralel Örgüt tarafından sızdırılan” görüntü ve bilgileri yayınlayarak, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin terör örgütlerine yardım ettiği algısı oluşturmak” istemişti!...

Bu isteğinin pkk`ile mücadelenin doruğunda yapması çok manidardır.

Herkes `canım bu bir gazetecilik örneği` dedi.

Ama  Can Dündar’ın bu eylemi,  asla  “gazetecilik” değil, tam aksine “ajanlık”t, “casusluk”tu ve “ülkeye ihanet”ti!..

Ve ihanetini Cumhurbaşkanı bizzat mahkemeye taşıyınca ülkeden kaçtı, sahiplerine sığındı.

Hem de beraber görev yaptığı arkadaşlarını satarak.

Sadece arkadaşlarını mı?

Karısını bile meydanda bırakarak kaçtı.

İnanın bana böyle bir ihanet, “dünyanın hiçbir ülkesinde yok”tur, hiçbir ülke böyle “hain”lere göz yummaz, gözünün yaşına bakmaz, anında defterini dürer!..

Hatırlayın Bradley Manning denilen bir adam vardı... Çeşitli gazetelere; “ABD’nin Irak ve Afganistan’da yol açtığı sivil ölümler” e dair “belgeler” sızdırdı diye “tutuklandı” ve “35 yıl hapsine” karar verildi...

Hapiste gördüğü “işkence”ler de cabası!..  

Can Dündar dua etsin ki; Amerika’da yaşamıyor!..

ABD`de yaşasaydı mahkeme sürecinde ülkeden çıkabilir miydi?

Gelelim  Enis Berberoğlu olayına…

Enis Berberoğlu Türkiye`ye ihanet için kurulmuş bir satranç oyununun piyonudur.

Nitekim ilk o harcanmıştır.

Onun harcanmasına sokağa çıkma tehdidi ile destek veren ve talihsiz bir şekilde hükümeti eleştireceğim diye devletini uluslararası hukuğa şikayet eden CHP Başkanı Kılıçtaroğlu bu oyunda sağa sola `L` şeklinde  sıçrayan bir attır.

Vezir ise Can Dündar`dır.

Hedefine ulaşmak için Sağa yatar, sola yatar, çapraz gider…

Sıra şimdi sırada Filler var, şah var…

Amaç Türkiye`yi MAT etmek.

Hadi diyelim ki bu Alman hizmetkârları gazetecilik yaptılar…

Ozaman sormalı; Suriye`de  DAEŞ’e , PKK’ya,  PYD’ye silah yardımını tırlarla değil gemi gemi yapanları neden hiç görmediniz?

Ey be haysiyet ve şeref yoksunları; İran ve Rusya denilen devlet, Suriye’ye silah ve  mühimmat yardımı yapmıyor mu?..

Suriye’deki Türkmen’leri  kim katlediyor?

Durmadan MİT tırlarını yazıp, ülkemizdeki pkk ve diğer terör örgütlerini görmezlikten gelen bu Alman sadakatçilerinin gazetecilik yaptığını bana kimse söylemesin.

Piyonlar harcanıyor diye ihanet çetesini affetmemizi kimse beklemesin.

Yıllarca sahiplerinin servis ettiği bilgilerle gazeteci kılığında turova atı gibi aramızda gelen bu çanak yalayıcının gerçek kimliği pkk`lı olarak ortaya çıkmıştır.

İnanmıyorsanız kendilerini TWIT hesabından, paylaşımları ölçüsünde takip edin ve kararı siz verin.

Kılıçtaroğlu sokağa çıkın dedi ya; oda salyalarını akıtmaya başladı.

Sosyal medya hesabından Türkiye`nin ` terörist devlet` olduğunu iyice haykırmaya başladı.

Katar`a terörist devlet denildiği, onun üzerinden Türkiye`ye baskılar yapıldığı ve pkk`nın bitme durumuna geldiği bu zamanlarda bu zangoçların bağırtıları bize hiçte yabancı değil.

Türkiye`nin kurucusu CHP`nin bu olaya alet edilmesi de satranç oyununu kuranların çok derin zekâsıdır.

Bu kargaşa planı da tutmayacak Allah`ın izni ile ve ASALA PKK artığı Can Dündar mutlaka ihanetinin hesabını verecek.

Tarihin yapraklarına baksın bu hesabı onun ağababalarının nasıl verdiğini görecektir.

Ergenekon kumpasınında mimarı bu gazeteciden devlet mutlaka hesap sormalıdır.  Hem de 1000 yıl konuşulacak bir hesap sormalıdır.