1923’E DÖNÜŞ MANİFESTOSU
Yeniden söz etmek için eskiden kurtulmak şart fakat Türkiye, yüzüne çekilen yeni makyaj ile uygarlığa değil ortaçağ karanlığına sürükleniyor. İktidarıyla muhalefetiyle kapitalist emperyalizmin öngördüğü ortaçağ rejimi inşa ediliyor. AKP hükümeti taahhütler karşılığında iktidara getirilmiştir ki bu taahhütler AB komisyonun Türkiye hakkında yayınladığı ilerleme, öneriler ve etkiler raporunda açıkça yazılıdır. Başta, güneydoğuda federe kürt devletinin kurulmasının önünün açılması, ordunun sivil yönetime devredilmesi, Kıbrıs sorunu, soykırımın tanınması, komşu ülkeler ile yürütülen dış ilişkiler, vakıflar yasası, özelleştirme gibi birçok konu bu raporlarda tek tek sıralanmıştır ve AKP hükümeti bu maddeleri uygulayarak Türkiye’nin çöküşünü başlatmıştır. Sıcak para sermayesi ve inşaat müteahhitliği yaparak ekonomiyi ayakta tutmaya çalışmış, zam ve vergilerle kaynak yaratmanın yollarını aramışlardır. Gerek siyasi ve gerek ekonomik bakımdan artık sona gelinmiştir ve sıra halka altından kalkılamayacak ağır bir ekonomik bedel ödetmeye gelmiştir.
Büyük sermayeli şirketleri denetim altında tutmak ve kendi ideolojine destek için maliyeyi silah olarak kullanmıştır. Kamu personelini içten çıkarma tehditleriyle sindirmiş, halkı polis şiddeti ve tehdidiyle üzerinde korku hâkimiyeti kurmaya çalışmıştır ve başarılı da olmuştur. Tanrının yeryüzünde ki gölgesi sultanlık hevesi diktatörlüğe dönüşerek büyük bir halk ayaklanmasına sebep olmuştur. Baskı, tehdit ve kanunsuz uygulamalar yüzyılın direnişi olan halk isyanıyla yıkılmış, tehdit barikatları sökülmüş ve yalanlarının komplolarının üzerindeki kara çarşaflar yırtılıp atılmıştır.
Parti siyasetinden vazgeçilmeli
Krizin fırsatlara dönüştürüldüğü kapitalist rejimlerde ne yazık ki muhalefet partileri krizleri fırsata dönüştürmekte ya geç kalmışlardır veya farkında olamamışlardır. Haziran direnişi, siyasi ve ekonomik buhranın göstergesiydi ancak muhalefet partisi CHP, yürüyüş ve eylemlere katılmanın dışında program geliştirememiş, siyaset dilini değiştirememiş ve takipçisi olamamıştır. AKP’nin tüm bu olanlara rağmen yıkılmamış olmasının nedeni muhalefetin eleştiri dilini bulamamış olmasıdır. Oysa tüm propagandasını yalan ve inkâr üzerine kurmuş AKP’ye muhalefet etmenin dilini haziran direnişiyle sivil halk çözmüş, muhalefet partilerinin 12 yıl boyunca yapamadığı siyaseti sadece 2 ay gibi kısa bir zamanda yapmış ve AKP’ye geri adım attırabilmiştir.
Başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere muhalefetin partiler üstü bir zihniyet anlaşması yapmaktan öte ikinci bir çıkış yolunun kalmadığını görmek zorundadırlar. Muhalefet partileri artık parti siyasetiyle sonuç alınmayacağının farkına varmalı ve cumhuriyet rejiminin yeniden inşası için “Milli Merkez” veya “Milli Güç Birliği” çatısı altında toplanarak ortak bir siyaset dili oluşturmaları zorunluluk haline gelmiştir. Muhalefetin iktidar alternatifinin tek seçeneği, milli merkezde toplanmak veya milli güç birliğini oluşturarak kararsız, güvensiz seçmenlere güven duygusunu aşılamak ve sandıkta buluşturmaktır. Aksi halde ne AKP demokratik usuller iktidardan indirilebilir ne de cumhuriyet rejimi yeniden inşa edilebilir.
AKP sanıldığı kadar güçlü değildir
İktidarın demokratik usullerle yıkılması veya gönderilmesi sanıldığı kadar zor değildir. AKP’yi ayakta tutan tek seçenek ekonomik kaynaklardır ve en başta da belediyeler gelmektedir. Kararsızlar yığını alternatif seçenekler bulamadığından, güvenemediğinden veya göremediğinden varsa da programı hakkında fikir sahibi olmadığından, güvenemediğinden tercihini yapmakta zorlanmaktadır. Bu aynı zamanda sandığa da yansımaktadır. İşadamlarına, dernek, vakıf, sendika sivil toplum kuruluşlarına ve halka alternatif parti seçeneklerinin varolduğu gerçeği anlatılarak güven duygusu aşılanmalı ve üzerindeki korku endişe kaldırılmalıdır. Aynı zamanda yukarıdaki kurum, kuruluşlar ile irtibat kurularak milli program anlatılmalı ve destekleri sağlanmalıdır.
AKP’yi istikrar olarak gören veya yıkılmasıyla istikrarın bozulacağına şartlandırılan halk yığınlarına AKP icraatları ve özellikle Tayip Erdoğan’ın beyanatları, çelişkileri, tutarsızlıkları, yalanları üzerinde durularak, halka anlatılmalı ve video görüntülerle desteklenmelidir. Bu ve benzer yalanları çürütecek delil, kanıt ve ekonomik veriler de dâhil olmak üzere görsel materyaller ile desteklenerek anlatılmalıdır. Ekonomik kaynakların ve sermayenin AKP’ye olan desteği kesildiğinde, AKP’nin deliğe süpürülmesinin aslında sanıldığı kadar zor olmadığı anlaşılacaktır.
Cumhuriyet rejimi yeniden kurulmalıdır
Atatürk önderliğinde ve devrimciliğinde tıpkı yeniden bir kurtuluş savaşı programı hazırlanmalıdır. Bir asır’a yakın zamandır çözümsüz kalan ve ülkenin başına bela olan toprak reformu programa mutlaka dâhil edilerek, sorunun çözüm yolları aranmalıdır. Yeni hükümet programında eğitim ve din konusu yeniden devlet kontrolü altına alınmalı, halk tarikat çemberinden kurtarılmalıdır. Orduyu ve emniyet teşkilatını milli güç birliğine dönüştürecek program ve uygulamalar hazırlanmalı, üniversiteler özerkliğe kavuşturulmalıdır. Diyanetin kadrosu ve bütçesi küçültülmeli, ayrıca dinin hurafelerden arındırılması için diyanet işlerinde düzenlemeler yapılmalı, dershane, özel hastane, özel üniversite gibi eğitim kurumlarıyla bankalar yasası yeniden düzenlenmeli ve kısıtlamalar getirilmelidir. Dershaneler ise kesinlikle kapatılmalıdır.
Sosyal devlet, sosyal adalet anlayışı anayasaya dâhil edilmeli ve eğitim, sağlık gibi temel anayasal haklar, devler kontrolü ve güvencesi altına mutlaka alınmalıdır. Aydınlanma ve kalkınmaya yeniden köylerden başlanmalı, çiftçiler desteklenerek üretim ekonomisine geçilmeli, Anadolu halkına ülke gerçekleri anlatılmalı, konferanslarda basit dil kullanılmalı ancak video resim, fotoğraf gibi görsellerle mutlaka bu anlatımlar desteklenmelidir. İç ve dış politika ulusun çıkarlarını gözetecek şekilde belirlenmeli, AB birliğinden vazgeçilmeli, NATO örgütlenmesinden çıkmanın yolları aranmalı, başta Rusya olmak üzere komşu ülkeler ve Türk cumhuriyetleriyle ilişkiler yeniden düzenlenmelidir. AKP’nin yıkım ve tahribatlarını yeniden iyileştirecek halk destekli program ve çalışmalar yürütülmelidir.
Yerel seçimler başlangıç olmalıdır
Yerel seçimler, genel seçimlerden şu durumda daha da önemlidir. AKP, sermayenin büyük kısmını belediyeler üzerinden yürütmektedir. Bu nedenle özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir belediyelerinin muhalefette kalması, mevcut durumunun korunması AKP’nin zayıflamasında etkin rol oynayacaktır. Halkın siyasal, sosyal ve ekonomik durumu iyi analiz edilmeli ve tüm halkı kapsayacak bir program hazırlanarak, konferans toplantı gibi etkinliklerle halkla buluşmanın yolları aranmalıdır. Büyük şehirlerden ilçe, belde ve hatta köylere kadar giderek halk aydınlatılmalı, tehlikeye dikkat çekilmeli ve AKP’nin ülke bütününde yapmış olduğu tahribatlar ve aslında iktidara ne için ve neden getirildiği özetlenerek anlatılmalıdır.
Seçimler öncesi kurum, kuruluş, sivil toplum örgütleri gibi kurumlar mutlaka ziyaret edilmeli ve destekleri sağlanmalıdır. Propaganda dili haklın anlayacağı yalın bir dil olmalıdır. Unutulmamalı ki; halk okumaktan dinlemekten ziyade görselle desteklenen olayları daha çabuk muhakeme etmekte ve kanaat getirmektedir. Yerel seçimlerin kaybedilmesi durumunda aslında yıkıma yaklaşmış olan AKP’nin elini ve iktidarlığını yeniden güçlendireceği dikkate alınarak hareket edilmelidir. Türkiye’nin yeniden inşası için artık partiler üstü örgütlenmeye, yapılanmaya acilen ihtiyaç vardır. Bu nedenle gerçek yurtseverlerin, Kemalistlerin, cumhuriyetçilerin kişisel çıkar ve heveslerinden vazgeçerek, parti siyasetini bırakarak ortak hedefte buluşmalarının dışında ikinci bir seçeneği kalmamıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.