Yaşamdan tat almak istiyorsan
Bizler anne babamızdan öğrenerek büyüyen, sonra onlara içten içe sinirlenen, “annem babam gibi olmayacağım.” deyip sonrada onlardan öteye gidemeyen nesilleriz.
O kadar onlar gibiyiz ki, onların geçim derdini yaşarken bizim de onlardan pek farkımızın olmadığı ayan beyan ortada.
Ev al kredisini öde, araba al borcunu öde, çocuğu en iyi okula göndermeye çalış. Hep bir borç ödeme ve hep bir yere yetişme çabası.
Annemizin babamızın çabası da geçim çabası, bizimki de geçim çabası.
Onlar da kendi anne babalarından geçim derdini, yaşamın acısını, sevdiklerinin özlemini yaşadılar.
Şimdilerde ise hemen hepimiz, “mutluluğu arıyoruz” diye, bunu evde, arabada, başarıda, kariyerde arıyoruz.
Hiç, ellerimizde ne var ve bu elimizde olana şükretmeyi düşündük mü?
Sağlığımıza, sevdiklerimize, sevenlerimize..
En çokta şükretmenin yaşama tat katacağı söylenir. Bu konuda Ergün Arıkdal, Ruhsallık Üzerine Denemeler kitabında şükretmekten bahseder;
“ŞÜKRETME'nin çeşitli yolları vardır. Dille, işaretle , tavırla, düşünceyle... Her ne şekide olursa olsun, RABB'e şükretmenin insana verdiği itminanı, başka bir şeyde bulmanın imkanı yoktur.
Elbetteki herkes şükretmiyor, şükredemiyor. Bu bir istidat meselesidir. Yani, birikmiş bir anlayış ve bilginin insana kazandırdığı uyanıklığın sonucudur. Her durumda RABB'e teşekkür etmekten kasıt, ''Her şey Sen'dedir ve Sen'indir, benim kulluktan başka bir kıymetim yoktur, bana layık gördüğün her nimet, benimle değil, sen'le vardır, sınadığın ve sınayacakların için hazırım, ve Sen kuvvet ver...'' dir.”
Diğer taraftan yaşamdan tat alamayanların şeker hastalığına yakalandığı da söylenir. Belki buradan “tat alın” demek kolay gibi görünse de, atalardan, anneden babadan taşıdığımız sıkıştırılmış duygular bazen de çözümü engelleyebilir, tıkayabilir.
Bizim zannettiğimiz ve sahiplendiğimiz bu duygulardan haberimiz de olmayabilir.
İnsanın yaşamında duyguların yönetici bir özelliği olduğu keşfedildi. Bu sebepten bu duyguları keşfetmek, nötrlemek atılacak ilk adımlardan biri.
Yaşamdan tat almak istiyorsan, önce kendinden tat almayı öğrenmeli insan.
Ve bunun içinde kendini tanımalı insan.
Her düştüğünde, acıyan yerinin acısını çekmek yorar insanı.
“Acıyan yerimi nasıl şifalarım?” demek kapı açar insana.
Unutulduğunu düşündüğün yerde, kendini hatırlamayı denemeli insan.
Ne kadar düşerse düşsün o kadar yükseleceğini bilmeli insan..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.