Suat Gün

Suat Gün

Türk Tarih Kurumu ve Türkoloji meselesine giriş - 2

Türk Tarih Kurumu ve Türkoloji meselesine giriş - 2

Atatürk, Türk tarihi araştırmaları yapmak için Türk Tarih Kurumu’nu kurdu. O tarihlerde el yordamı ile birçok ilmi araştırmalar yapıldı.

Tarih ve Dil Kurumlarının görevi, amacı milli tarihi ve kültürü araştırmak olarak belirlendi. Türk Tarih Kurumu’nun yayınlarına baktığınızda geçtiğimiz bir asırlık dönemde faydalı işler yaptığı görülür.

Tarihi sadece TC Tarihi veya İnkılâp Tarihi ekseninde araştırmak çalışmaları kısırlaştırır, tekrara sokarak tarih bilincini kötürümleştirir.

Atatürk’te sağlığında bu kurumların atılım yapacak projeler üretmesini arzu ediyordu. Güneş Dil Teorisi, Amerikan yerlilerinin Türk kimliğinin araştırılması gibi (Tahsin Mayatepek) mevzular üzerinde çalışmıştı.

Bu çalışmalar doğrudur, yanlıştır burada anlaşılması gereken husus şudur; çağın ve günün ihtiyaçlarına uygun proje, model, fikir ve hareket planı üretebiliyor musunuz?

Üniversite yıllarında İnkılâp tarihi ve Türkçe dersi eğitimi görmüştük. Bu derslerin kifayetli ölçüde okutulması gerektiğini yakından görmüştüm. Her zaman, şu konu; hiçbir zaman aklımdan çıkmamış, her daim aklımdan geçmiştir. Bütün üniversitelerde Türk tarihi eğitim 4 yıl boyunca okutulmalıdır.

Bu dersler bütün coğrafyalarda kurulmuş Türk Devletleri’nin tarihini ihtiva etmelidir. Altın ordu, Gazneliler, Babürler, Eyyubiler, Kölemenler, Emevi, Endülüs Emevi ve Abbasileri ihtiva eden İslam tarihi vs gibi konuları ihtiva etmelidir. 

Altınordu’nun yıkılışını bilmezseniz, Osmanlı’nın Balkanlar ve Kafkaslardaki yenilgilerini anlayamazsınız. Babürlülerin Hindistan’da çöküşünü bilmezseniz, (İngiliz Doğu Hindistan Şirketi), İngilizlerin dünya hâkimiyetini anlayamazsınız.

Amerika kıtasının keşfini, Ümit Burnu’nun dolaşılmasını bilmezseniz İslam Dünyasının kuşatılmasını anlayamazsınız. 

Evet, tarih çok mühim… Birinci makalede söylediğim AKP kültür iktidarı olamadı, meselesinibirinci merhalesini, yeni yetişen nesillere milli şuur verilememesi yönünde aramak lazımdır.

Atatürk’ün (1 Mart 1922 TBMM açış konuşmasında) söylediği: “Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye'nin istikbâline, kendi benliğine, millî an'anelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzûmu öğretilmelidir.”

Hedefi şimdiye kadar gerçekleştirilmiş midir? Bu hedef doğrultusunda milli bir program yapılmış mıdır? Hatanın özünü burada aramak lazımdır. Şimdilik bu konuyu burada bırakalım asıl mevzumuza gelelim.

Türkçe ve dil mevzuunda gelinen nokta çok daha kötüdür. 300 kelime ve el kol hareketi ile (buna şimdilerde vücut dili diyorlar) konuşan kabile tipi bir topluma dönüldü.

Üniversitelerdeki Türkçe derslerinin hedefi gramer, çekim, takı ve ek bilgisi olmaktan öte bir hedefi olmalıydı. İslam öncesi Türk edebiyat metinleri İslami dönem halk ve tasavvuf edebiyatı, yakınçağ edebiyat, isim bilim ( onomastik), yer isimleri bilim (toponim) gibi milli şuur ve ülküler kazandırıcı bir muhtevada olmalıydı.

Şunu üzüntü ile belirtmeliyim ki; biz 1987’de Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okuyorken Türkçe dersimize bir lise öğretmeni geliyordu, derste, meli –malı, cek-cak eklerini anlatıyordu.

Gençlerimize kültür birikimimizin dev şahsiyetlerinin kitap ve metinlerini okutmadan milli şuur ve ülküler nasıl kazanabilir ki? Öncelikle kendi müfredatımızı düzelterek işe başlamak gerektiğini değerlendiriyorum. Bu yapı düzeltildikten sonra Türkoloji meselesi ve Türkolog yetiştirme mevzuu acilen ele alınmalıdır.

Yunanlı Türkolog “Dimitris Kiçikis” konusunu ele almışken dedim ki; acaba dünya çapında kaç Türkolog yetiştirdik, yabancı Türkolog sayısı nedir? Bu konuda çalışma yapan “Yunus Emre Enstitüleri”nin rolü nedir, bunları da değerlendirelim.

Önce Türk dünyasının önemli bölgeleri ve tarihin geçtiği yerler halen Rus idaresi altında olduğu için Rusya’dan başlamak lazımdır:  Gabdulhay Ahatov, Aleksandr Mihayloviç Şerbak,  Alеksаndr Pаlmbаh, Andrey Dulson, Andrey Kononov, Boris Serebrennikov, Celil Kiyekbayev, Dmitri Vasilyev, Dmitriy Peskov (Putin’in sözcüsü), Edhem Tenişev, Galimcan İbrahimov, Grigoriy Gurkin, İlya Berezin, İsmet Kenesbay, Leonid Kızlasov, Leonid Potapov, Stepan Maynagaşev, Vladimir Minorskiy, Nikolay Baskakov, Aleksandr Samoyloviç, Sergey Malov, Vasili Bogoroditski, Vasili Radlof, Wilhelm Barthold gibi Türkologlar buralardan çıkmıştır.

 

sovyet1.JPGsovyet2.JPGsovyet3.JPGsovyet4.JPGsovyet5.JPG

İsimleri üzerinde kalın bord bulunanlar Türk asıllıdır. Bu 24 tarihçiden bazıları (Vladimir Minorskiy gibi) Türk lehçe ve dillerini bölmek, Türkiye’nin etnik yapısını araştırmak konuları üzerinde çalışmıştır.

Türkiye’nin başına Ermeni meselesini musallat eden Kürtçülük üzerine araştırma yapan zat bu şahıstır. Mesela Vasili Radlof, Wilhelm Barthold gibi Rus Türkologlar Türk tarihinin öğrenilmesine büyük katkı sunmuşlardır.

Rusya Liberal Demokrat Partisi Genel Başkanı Jirnovski de Türkolog’dur. Irene Melikof ABD ve Fransa’da Türkiye için çok faydalı işler yapan bir Türkolog’dur.

Olga de Lebedev diye anılan Rus Türkolog Gülnar Hanım'ın asıl adı Olga Sergeevna Lebedeva'dır. Kontes unvanını taşıyan Olga Lebedeva, Türkleri çok beğendiğini kültür ve faziletlerine olan sevgisi dolayısıyla kendine Gülnar takma adını koymuş ve bu ismi benimsemiş, Türkiye'de yalnızca bu ad altında tanınmak istemiştir.

Sovyetler Birliği döneminde, özellikle Stalin zulmü altında en çok zarar gören aydınlar Türkologlar olmuştur. Öldürülen Türkologların sayısı yüzlercedir. Bunları dip not olarak sıralamak gerektiğini değerlendirdim, aşağıda sunuyorum.

Türkoloji milli kültürümüzün yayılmasında, Türk sevgisinin yayılmasında önemli bir yumuşak güç kullanma aracıdır. Bu kuvvetten istifade etmek Yeni Türkiye’nin atılım yapmasında önemli bir araç olacaktır. 

Dünyada en fazla Türkolog Rusya’da var. Rusya kendi içindeki 40 milyon Müslüman Türkü Türkoloji ile yönetiyor. Rusya, Türk Dünyası’nı biliyor ve yönetiyor.

Türkiye Türk ve İslam dünyasını bilirse ve bilenleri çoğaltırsa yeni bir dünya tarihi yazacaktır.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Suat Gün Arşivi