PEDOFİLİ ve ENSAR VAKFI!
“PEDOFİLİ” ve ENSAR VAKFI!
Bu yazımda biraz farklı konuya değinmek istiyorum…
Farklı dediğimiz konuya değinme sebebim ENSAR Vakfın`da yaşanan akıl almaz çocuk istismarıdır.
Bu istismarı yapanın tıptaki karşılığına “PEDOFİLİ” denir.
Bu tür başka haslıklar da vardır.
Örneğin; Zoofili, Nekrofili, Artfili gibi
Zoofili`ye hayvan seviciliği,
Nekrofili`ye ölü seviciliği,
Artfili`ye; sanat seviciliği denir.
Pedofili`ye ise çocuk seviciliği denir.
Yanlış anlamayın bu sevicilikler öyle masum sevicilik değildir, hastalık çeşitleridir.
Bunlar insanlarda görünen cinsellik kaynaklı hastalık türleridir.
Bu muhtelif seviciliklerin her biri aramıza gizlice gezmekte ve normal insan görünümünde kendilerini sergilemektedirler.
Yüksek Lisansımda eğitim psikolojisi konusunda ders aldığım için bu hastalıklar üzerine bilgi sahibiyim.
Bunun için bu yazımda ENSAR Vakfı`yla gündem olan Pedofili vakasına değinmek istedim.
Evet yetişkin bir insanın 4-11 yaşları arası çocuklara cinsel arzu duymasına Pedofili denir.
Bu hastalık sadece bizde değil tüm dünyada en çok suç oranının yaşandığı alandır.
Türkiye`de ise bu hastalığa halk arasında “sübyancılık” denir.
Son yıllarda çocukların cinsel istismarının çok önemli bir halk sağlığı sorunu olduğu kabul edilmektedir.
Genellikle eylemlerini gizli yaptıkları ve tedavi için başvurmadıkları için pedofili olgularının yaygınlığını belirlemek mümkün olamamaktadır.
Diğer cinsel saldırı yapan gruplarla karşılaştırıldığında pedofilik bireylerin daha büyük yaş grubunda oldukları, eylemlerin yapıldığı ortalama yaşların ise 40-70 yaş arası olduğu gösterilmiştir.
Pedofili bireylerin büyük çoğunluğu erkeklerdir, kadınlarda bu türe çok ender rastlanır.
Pedofili eylemlerinde genelde çocuklara şefkatli yanaşır ve amacına gidecek yoldaki araçları tek tek sinsilikle uygular.
Örneğin; zor kullanmazlar, aksine önce masum dokunma sonra uygunsuz dokunma, açık resimler gösterme, porno izletme gibi birçok fizik manipülasyon uygulamaları yapmaktadırlar.
Peki Pedofli sadece hastalık mıdır?
Elbette değildir, aynı zamanda asla cezai indirim yapılmamasın gereken bir suçtur.
En ağır cezaların verilmesi ve uzun süreli cezaların verilmesini gerektiren sebep ise; bu hastalığın veya suçun tedavisi çok zor bir sapıklıktır.
Bu hastalık için kısırlaştırma gibi mantıklar tartışılıyor.
Bence buda kesin çözüm değil, çünkü kısırlaştırma sadece üreme sorununu çözer oysa bu hastalık beyinde ve o beynin ürettiği ahlaksızlıkta yatmaktadır.
En ağır ceza verelim densiz, bu mahkûmiyet sürecinde başka sapıklıklar üretecektir.
Dolayısı ile tedavisi çok zor olan bu sapıklığın tek çözümü var; İMHA edeceksin.
Gelelim bu konu ile gündeme gelen ENSAR Vakfı olayına!
Yukarıdaki hastalık çeşitlerini bugün modern bilimler kesin tanımları ile ortaya koymuşlardır.
Hatta okadar ileriye gitmişlerdir ki, bu hastalığı taşıyanların fiziksel tariflerini de yapmışlardır.
Dolayısı ile bu hastalık bilimsel olarak net tanımlanmışken çocukların merkez olduğu yerlerde eğitimi verenlerin azami dikkatle seçilmesi gerekmez mi?
Özellikle devlet kurumlarımız da bunun yapılması çok önemlidir.
Dernek ve kuruluşlarda ise eğitim kurumlarına izin vermeden önce, eğitimi vereceklerin bir testten geçirilmesi gerekmez mi?
Burada problem sorusu şunlardır:
-Bu Vakıflara hangi kriterler baz alınarak, hangi yeterlilik belgeleri istenerek eğitim yetkini nasıl veriliyor?
-Bu vakıfların pedagojik eğitim alan kaç hocası vardır?
-Aileler çocuklarının nasıl denetleyebiliyorlar?
Örneğin evlerden onları izlemek için kamera sistemleri var mıdır?
-Herhangi bir vakıf elamanı bir eve ev sahiplerinin isteği olsa bile gidip nasıl ders verebilir, verirse bunu ne karşılığında verir? Para alıyorsa vergi sistemi onun için nasıl işler? Vs…
Bu sorulardan yola çıkarsak vakanın bir suçlusu, iki de o suça müsaade bilerek veya bilmeyerek göz yuman kurumu vardır.
Suçlusu olan o pedofili sapık adalet önünde hesap verecek, peki sorumluluk sahibi VAKIF veya devletin ilgili kurumları bu sonuçtan dolayı hukuk karşısında nasıl hesap verecekler?
Bence kamuoyu vicdanı için, Vakıf Yöneticileri ve o çocukları takip etmesi gereken devlet yetkilileri hukuk karşısına çıkarılmalıdır.
Kimse bu konudan sorumluluktan kaçamaz.
Üstelik o sapığın özelikleri biliniyormuş ve bu konuda hem şikayet edilmiş, hem de görev yeri değiştirilmiş.
Ayrıca eşinden bile bu konu yüzünden ayrılmış.
Tüm bu gerçekler ortada iken elbette “bir kere “ dahi olsa ENSAR VAKFI bu konuda en önemli sorumludur.
Kaldı ki, “ENSAR” Arapça bir kelimedir ve “yardımcı koruyucu” görevi sütlenen demektir.
O çocuklar ise MUHACİR`di.
Yani ENSAR`ın koruması gereken, yardım etmesi gerekenlerdi.
Dolayısı ile hiç oraya buraya saklanmanın anlamı yoktur suçlusunuz.
Ve o küçücük muhacirleri koruyamayan herkes alçaktır, namussuzdur, aşağılıktır …vesselam
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.