Patolojik Tabiyet'te İtaat
Patolojik Tabiyet'te İtaat
kadınlar Hitler için aşağı insanlardı;
kadınlar onun için sadece "asker" doğurmak için vardı.
Erkeğin dünyası devlettir, erkeğin dünyası mücadeledir, toplum için çalışmaktır,diyorsak eğer, kadın dünyasının daha küçük olduğunu söyleyebiliriz.
Kadının dünyası erkeğidir, ailesi, çocukları ve evidir.
Hitler onları o kadar aşağılamasına rağmen, bilhassa kadınlar tarafından çok sevilip, desteklendi.
..............................
"Sevgili Führer'im 20 Nisan' da doğum günüzü kutladığınız da sizi düşüneceğim.
Erkenden uyandığımda size gökyüzünden selam gönderceğim, o gün en güzel elbisemi giyeceğim, ve eger güneş parlıyor olursa çocuklar gibi sevineceğim.
29 Mart 1943'te bir başka kadın şunları yazıyordu;
"Adolf Hitler'in adını duyduğum ilk günden itibaren,
benim için yeni bir inancın, gücün ve sevginin habercisi oldu.
Son nefesimi verene kadar benim için örnek olmaya devam edecek;onun için sonuna kadar kavga ve mücadele etmek istiyorum."
15 Eylül 1942 tarihli bir başka mektup: "...Sana duyduğum sevgiden başka hiç bir şeyim yok.
Eğer onu şimdi istersen sevgili Führer'im, hemen al.
Bu sevginin dışında sana sunabileceğim başka bir adak yok."
..............................
Başkalarını hayatını küçümsemenin nedeni, bize kendimize özğü olanın zayıf ve yetersiz olduğunu ve insanın yaşadığı çaresizliğin bu düşünce zayıflığının onayından ibaret olduğunu öğreten iteattir.
Böylece insan, küçümseme sayesinde, kendi durumunu görmesinden kaynaklanabilecek korkudan korunmuş olduguna inanır.
Böyle bir dünya daki ilişkiler arasında eşitliğe yer yoktur.
İnsan kendinden korktuğu için, kendi olma özğürlüğünden vazgeçer.
Bu insanı küçültür.
Çoğu insanın küçümseme nedeni, ne olduklarını, ne olacaklarını ve ne olmaları gerektiğini bilmemeleridir.
İnsanların Hitler'i, takındığı rol yüzünden sevme nedenleri, bu sayede kendi değersizlikleri ve kimliksizlikleriyle yüzleşme nedeninden kurtulmalarıdır.
Bu şekilde ortaya, ilişkilerin koptuğu, insanların kendilerine ve diğerlerine
sanki sürekli "doğru" davranarak ödüllenmek zorundaymış gibi davrandığı, kendiliklerinin ve hakiki ihtiyaçlarının algılanmasına izin verilmeyen ve hep üstünlük ya da düşkünlüklerin var olduğu bir dünya ortaya çıkar.
Stokholm sendromu diye bilinen celladını aşık olma betimlemesi aslında bir yetersizlik ve kendini aşagılayana hayranlık halidir.
Yukarda ki değerlendirmelerden biz kendimize ne pay çıkaracagız?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.