Parçalanan cesedi ilaç diye satılan sadrazam
18. Osmanlı padişahı, 91. İslam halifesi Birinci (Deli) İbrahim’in son Sadrazamı - damadı!
Tezkereci Ahmet Paşa, canını kurtarmak için saklandığı samanlıkta ele geçirildi, boğdurulduktan sonra cesedi bin parçaya bölündü. Bazı uyanık yeniçeriler tarafından - Sadrazam çok şişmandı! - insan etinin/yağının mafsal ağrılarını iyi geldiği ileri sürülüp lokma lokma satıldı ve cenazesinden servet kazanıldı.
7 Ağustos 1648’de, yeniçeriler, Sultan 1. İbrahim’in yönetimini beğenmeyen Kösem Sultan ve muhalif saraylılar tarafından ayaklandırıldı. Ulemayı da davet edip Sultanahmet Camii’nde toplandılar.
Sadrazam Ahmet Paşa, ufuktaki kanlı ayaklanmayı görüp saklandı. Padişah, isyancıları teskin etmek için veziriazamı görevden aldı. Yerine Sofu Mehmet Paşa’yı getirdi. Ama isyancılar dağılmadı.
Kösem’in teşvik ve rüşvetleri çoğalınca, Sultan İbrahim’in tahttan çekilmesi istendi. Padişah talebi kabul etmedi. Sarayın kapılarını kapattı, emniyet tedbirlerini artırdı.
- Cuma Namazı Kılınmadı… -
Sultan 1. İbrahim adına hutbe okunmayacağından, Cuma namazı kılın(a)madı. Kalabalık dağılmamakta ısrar etti. Destekçiler, karargâh haline getirilen Sultan Ahmet Camii’nde geceyi geçirdi. Askerler de elde silah sabaha kadar nöbetteydi.
Ertesi gün, 8 Ağustos 1648’de, sakıt Sadrazam Ahmet Paşa saklandığı yerde - konağının samanlığında! - yakalandı. Hacı Behram adlı bir ihbarcının verdiği bilgi doğru çıktı.
- Şeyhülislâm Hoca Abdürrahim Efendi, boğularak öldürülmesine fetva verdi! -
Karşısında Cellât Kara Ali’yi görünce şaşırdı; ağzından galiz küfür(ler) çıktı. Pehlivan yapılı cellât, başına gülle gibi yumruk vurdu. Sonra da yağlı urganı boynuna geçirip sıktı.
Yanına heybe dolusu altın ve mücevherat almıştı. Bazı tanıdıklarına sığınmayı düşündüyse de, kabul görmedi. Bütün servetine ve elbiselerine el konuldu. Anadan üryan vaziyette At Meydanı’ndaki çınarların altına bırakıldı. Açıkgöz bir yeniçeri/- ya da yeniçeriler! - , ‘fırsatı ganimete çevirdi’(!) Paşa’nın cesedini küçük parçalara ayırdı.
Yaşlı insan etinin/yağının mafsal ağrılarına iyi geldiğini ileri sürülüp hasta isyancılara/halka 5 - 10 akçe karşılığında satıldı. Bir günde ömür boyunca kazanılmayacak servetin sahibi oldular.
- Sadrazam Ahmet Paşa Rum Asıllı Devşirmeydi… -
Sultan İbrahim’in katledilen sadrazamı ‘Hezarpâre’ - bin parça! - lakabıyla tarihe geçti.
Hezarpâre Ahmet Paşa, Rum asıllı devşirme idi. Aynı zamanda Sultan Birinci İbrahim’in kızı -1645 doğumlu! - Beyhan (Peykân) Sultan’ın da 2. kocasıydı. - Sultan Hanımın, ilk nikâhı 1 yaşındayken Küçük Hasan Paşa ile kıyıldı. Talihsiz damat ertesi yıl vefat edince dul kaldı. - Sadrazam ile evlendirildiğinde 2 yaşındaydı.
Ahmet Paşa, karısını boşadıktan sonra yeni nikâhı kıyılabildi. Damat 51’ine basmıştı. Formaliteden öteye geçmeyen evlilikleri ancak bir yıl sürebildi. Talihsiz Beyhan Hanım Sultan 3’ünde kocasızlığı yeniden tattı. Sonrasında da 2 kez daha dünya evine girdi. Uzun Hasan Paşa - 1683’de idam edildi! - ve Bıyıklı Mustafa Paşa ile baş göz edildi.
- Sadrazamlık İçin Padişaha Rüşvet… -
Tezkereci - sonradan ‘Hezarpâre’ diye anıldı! - Ahmet Paşa, kısa süren görevi sırasında kayınpederi Sultan İbrahim’i memnun etmeye çalıştı. İddiaya göre, sadrazamlık için 300 bin kuruş rüşvet verdi. Güvenilmez, kalleş, inatçı, yalancı, rüşvetçi ve haris kişiliğe sahipti. Padişahın samur kürk ve amber isteklerini karşılamak ilk ve en önemli vazifesiydi. Hatta göze girmek için öylesi harcamalara cesaret etti ki, rakiplerini/düşmanlarını dahi şaşırttı/çıldırttı.
Padişah hazretlerine 40 bin akçeye saltanat kayığı yaptırmaya kalkıştı. Zenginlerin mallarından yüksek miktarda vergiler almaya çalıştı. Dönemin tarihçilerince, gelirin bir kısmını kendine ayırdığı yazıldı! İstanbul’un muhtelif semtlerinde yapımı süren köşk ve kasırların finansmanında kullandı. - Osmanlı’nın ünlü tarihçisi Naima ilginç bilgileri kayda geçirdi!
-Devlet, yönetim zaafı içindeydi.
İmparatorluğun her yanı adeta kaynıyordu. Devlet adamları isyan halindeydi.
Bosna’ya çok yakın yerleşim merkezi - kale! - Klis, Venedikliler tarafından işgal edildi. Ahmet Paşa hemen uydurduğu yalanla facianın üzerini kapatmaya çalıştı. Padişaha Klis’in küçük bir kilise olduğunu söylemekten ve inandırmaktan geri durmadı. Çanakkale Boğazı’na kadar gelip deniz trafiğini denetim altına alan Venedik Donanması’nı görmezden geldi. Rakiplerinin iddialarını boşa çıkarmaya çalıştı.
Tek gayesi: Kayınpederi Sultan Birinci
İbrahim’i memnun ve mutlu etmekti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.