Düşünün işten yorgun evinize geliyorsunuz ve evinizin içindeki manzara şu;

Koltuğunuzun başköşesine bir mafya babası oturmuş, kapıyı bir hırsız tutmuş, yatak odasında eşcinseller sevişiyorlar…

Katiller, sapıklar, sarhoşlar, uyuşturucu kaçakçıları, devlet düşmanları evin içerisinde fink atıyorlar…

Dahasını sayayım mı?

Üzgünüm ama bu manzara Türkiye’deki ortalama her 99 ailede var.

Nasıl mı var?

En azı bu ara 81 cm olan TV ekranlarında var.

Türkiye'de her 5 evden 4 ünde  TV seyredilerek bu durum cereyan ediyor.
Haa bu durum TV’de sadece belli başlı programlarda seyretmiyor maalesef bizim reytingi yüksek bütün kanalarımızın ortalama programları bu şekilde yayın yapıyor.

Düşünün evde ailecek izleyeceğiniz en rahat program nedir?

Muhtemelen dini programlar ve haber programları dersiniz.

Program canlı ve vatandaş soruyor ‘hocam ben kendimden küçük birine aşığım günah mı? Hocam ben kocam dışında birini düşünüyorum günah mı? vs…’ Sorulmuyor mu bu tür sorular?

Elbette soruluyor..

Peki ‘Hoca’ ne diyor ‘efendim, kem küm…’

Reyting yapacak ya, karşıdakini kırmayıp kazanacak ya ne nalına vuruyor ne mıhına.

‘Hoca’ indirilen dine değil, kendisine bindirilen dolara göre fetva üretiyor…

Hadi açın haber programlarını!

Bir yandan yeni doğan çocuğunu `zina` sebebi olarak toprağa diri diri gömen anne, bir yandan çocuklara tecavüz haberleri, bir yandan baldızı ile kaçan enişte, bir yandan yengesi ile yatan halaoğlu, bir yandan `niye yan baktın` cinayetleri, bir yandan soygunlar, cinnetler… cinayetler…

Yani oradan buradan gelen her haber sanki kıyamet alametleri gibi…

Yine bir Tv dizisi izlemek istiyorsun `kim kimle?, nerde?, nasıl?` bir ahlaksızlık içerisinde belli değil…

Kanal değiştirdikçe bir paravanın arkasında üç soru ile, bir çay daveti ile evlilik programları karşına çıkıyor…

Maalesef işte yaşadığımız toplum bu!

Şimdi bu toplum çıkmış Leyla’nın katiline idam istiyor, Eylül’ün katiline haklı olarak idam istiyor…

Ama!

Aynı toplum;

Evine her gün giren sapıktan, caniden, hırsızdan bi haber yaşıyor.

Evinde ne kadar arsız, soysuz beslediğinin farkında bile değil.

Çocukları uyurken ses çıkarmayan toplum, çocukları TV karşısında ölürken, öldürülüyorken bir tuşa basıp o ekranı öldüremiyor.

Gâvur dediğimiz o memlekette bu kadar ahlaktan yoksun TV programları yoktur.

Biz deki haberler, diziler, şov programları her gün sapık, katil üretmektedir;

Filmleriyle, senaryolarıyla, şahsiyetsiz, kişiliksiz, ahlaksız, namussuz, inançsız, bir toplum üretenler o çocukların asıl katilleri ve katilerinde sahipleridirler.

Bizim yegâne kurtuluşumuz Türk ahlak yapısına geri dönmemizden geçmektedir.

Bizim ahlakımızın katili TV programlarıdır.

AHLAKIMIZI yeşertmemiz için öldürmememiz gerekenlerle ( hem de kendi evimizin içinde)  her gün çay kahve içiyoruz…

Yapmamız gereken tek şey; Elimize bir KİTAP almak, ‘OKU’ emrine uyarak TV canavarını kapat tuşuna usulca dokunmak olacaktır.

Hatırlayın, eski filimleleri izleyen toplumumuz iyi bir baba, namuslu bir eş, başarılı bir evlat ve iyi bir vatandaş olmak için kendisine kahraman seçerdi, şimdiki filimler sapık, cani, katil, hırsız seçtiriyor…

Bugünün katil, sapıkları dünün çocukları değiller miydi?

Düşünün yaşı 20 yıl önce Leyla kadar olan Leyla’nın katili nasıl bir AHLAK erozyonundan geçti de bugünkü canavarlığına ulaştı?

Yugoslavya parçalanırken halk: “Biz evde dizi izliyorduk” demişti.

Evet İDAM istemek güzel de, caniye ibreti alem için ölüm yakıştırmak güzel de, önce kendinize bir kez sorun “ bizim asıl öldürmemiz gereke kim, ne?” diye…

Bir ülkenin parçalanmasından daha önemli olan şey ahlakının yok olmasıdır.

Hele hele bu yok oluş çocuklar üzerinden sergileniyorsa sadece o ülkenin değil o milletin kıyameti kopmuş demektir.

Öyle ise ; Mahşere hazır mısınız?