Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

MAHALLE KANUNUMU? OĞUZ TÖRESİ Mİ?

MAHALLE KANUNUMU? OĞUZ TÖRESİ Mİ?

Şu mahallenin insafına terk edilen `kadına yönelik şiddet ` meselesine biraz da biz değinelim!


`Kadına yönelik şiddet` denilmesinin sebebi; Bu şiddetin karşı cins, yani erkekler tarafından yapılıyor olmasından kaynaklanmaktadır.


Bu durum ise; her konuda aptalca savunulan bir `eşitlik` kavramının iflası anlamına gelmektedir.


Demek ki; kadın-erkek eşit değilmiş.


Eşit olsa cinslerden birinin ismi şiddetle, diğerinin mağduruyetle anılmazdı!


Yaradılış kaidesi  olarak fiziksel anlamda meydana gelen bu eşitsizlik, zihinlere vurunca   ters  ve dengesizlik sonucu acı sonuçlar  ortaya çıkmaktadır.


Çok az bir miktarda da ise kadının erkeğe şiddet uyguladığı toplumumuz da görülmektedir, demek ki şiddetin cinsiyeti yok, zihniyeti vardır.


Kadın demek;İlahi terimle `Yalnızlık bana mahsus` diyerek yaratanın ikinci kulunu vücuda getirmesi demektir. Yani, bir elmanın ikinci yarısı demektir.


Sosyal terimle ise; toplumdan topluma değişen değerleri vardır.


Bizim toplumumuz `ATA ERKİL` olduğu için kadın biz de kutsaldır, namustur, uğruna her türlü fedakarlığın yapılacağı değerdir.


İyi de bu kadar kutsal olan bir değere neden şiddette bir numarayız?


Neden olacak erken kılığında olan, fakat adamlık sıfatını kazanamamış kişiliksizliksiz tipler yüzünden.


Demek ki adamlıkta cinsiyet değil, zihniyet meselesidir.


Kadına şiddet ve öldürme oranlarına bakarsak karşımıza `NAMUS` kavramı çıkmaktadır.


Bu konuda hakiki kader kurbanlarını bir kenara bırakarak ve onlara hak vererek, `Namus davasına` diye başlayan cümlelerini karşı cinse `KAHBE` şeklinde tanımlayanlara bir çif sözüm var!


Namus sadece iki bacak arasında bir anlayış değildir ve bu tür namussuzluk iki taraflıdır. Yani namus yüzünden cinayet işlenecekse bu tek suçlusu yoktur.

 

Demek ki, kadınına ihanet eden erkek için de namus kavramı kullanılmalı ve o erkek namussuz kabul edilerek değerlendirilmelidir.

 

Maalesef bu konuda da ülkemizde hem yasalar, hem anlayış olarak eşitsizlik vardır.


Bu tür konularda Türk Töresinde sabitlenmiş cezalar vardır.


Yani namus kavramlarını İslamiyet`e yoran bazı salakça yorumlara denilmeli ki, Türkler islamiyetten önce de bu yasaları uyguluyorlardı.


Hatta islami yasalar bu konuda daha esnektir, Oğuz Töresin`de ise daha serttir.


Bilge Kağan kitabesine   ‘’ Sizler Anam Katun, Büyük Annelerim, Hala ve Teyzelerim, Prenseslerim..’’ sözleri ile hitabına başlar. 


Eski Türk inancına göre ‘’Han ile Katun’’ gök ve yerin evlatlarıdır. Kadının yeri yedinci kat göktür. 


Savaşta kadınların düşman eline geçmesi büyük bir utanç sayılırdı.


Oğuz Kağan destanından öğrendiğimize göre ırza tecavüzün cezası ölüm veya gözlere mil çekilmelidir.


Arap gezgini Ahmed bin Fadlan, Türklerin tecavüz suçlusunun bacaklarından çapraz bağlanmış iki ağaca bağlandığını ve ipin kesilmesi sureti ile bacakların ayrıldığını hatıralarında belirtir.


Yine Arap gezgini olan İbn’i Batuta şöyle der "Burada tuhaf bir hale şahit oldum ki o da Türkler'in kadınlarına gösterdiği hürmetti. Burada kadınların kıymeti ve derecesi erkeklerinden daha üstündür."


Eski Türklerde kadın miras hakkına sahipti. Kadının kendine ait mülkü mevcuttu. Kadının bunu istediği gibi kullanma hakkı vardı.


Eski Türklerde koca karısını boşayabildiği gibi, kadın da kocasını boşayabilirdi.


Bu örnekleri çoğalta bilirim.


Türkler kadına   mülk edinme, miras, boşanma, nafaka, iş kurma, devlet yönetme hakkını asırlar önce vermişken, 0nların torunlarının bu çağda annelerine, bacılarına, eşlerine şiddet uygulaması ve o milletin devletinin bu konuda yasal düzenleme yapmaya çalışması açaba hangi cümlelerle izah edilebilir.

 

Bugün `MAHALLELİ; KENDİ NAMUSUNU KORUSUN` diye bir saçmalık ortaya atan adama sormalı?

 

Tamam da kardeşim önce bir git bak, bu tür vakaların olduğu o mahalleler de kimler yaşıyor?

 

Şimdi sorun kendinize; Bize Mahalle kanunlarımı lazım, Oğuz Türesi mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi