Kılıçdaroğlu'nun akıl hocası Can Dündar olunca!
Türkiye Cumhuriyetinin Kurucu Partisinin şimdiki lider iki dudağını kullanarak kendi ülkesini Avrupa`ya rezilce şikayet etti!
Ne mi dedi?
“Uzun zamandır Türkiye'de halihazırda hiç kimse için güvenlik garantisi olmadığını söylüyorum, ne canınız ne de mal ve mülkünüz için. Devlet elbette terör organizasyonlarının propagandasına karşı önlemler almalıdır. Maalesef yasaların geçerli olmadığı ve adaletsiz bir dönemde yaşıyoruz. Dünyanın güvenini yeniden kazanmak için Türkiye acilen normale ve demokrasiye geri dönmek zorunda." dedi
Başka ne mi dedi?
"Ben, Alman gazetecilerin veya işini yapmak üzere Türkiye'ye gelen diğer Almanların sebepsiz yere ajan olarak tanımlanmalarına karşıyım. Bu tür iddialar bir hukuk devletinde delillere dayanmalı ve adli merciler tarafından gündeme getirilmeli. Ama herkes biliyor ki Türkiye'de hukuk tamamen hükümetin kontrolü altında" dedi
Bununla da yetinmeyen Kılıçdaroğlu ihanetten değilse gaflet söylemlerini bir adım daha ileriye taşıyarak, "Yabancı sermaye bir ülkeye ancak, o ülkede hukuk devletliliği, adalet, can ve mal güvenliği olması halinde gelir" ifadesini kullandı.
Bunları söyledikten sonra Cumhurbaşkanını yenmek için AB`den destek istedi.
Bu söylemlerinin fikir babası ise hainlikten tescillenmiş, Almanya`ya kaçmış ve oradan salyalarını Türk milletine ve devletine karşı akıtan Can Dündar`dan .
Kim bu Can veya JON Dündar?
Ergenekon`la Türk askerini kodese tıktıran, MİT tırları meselesi ile ülkesini terörist devlet ilan eden, kendisine saldırılınca karısını saldırganlara karşı savunmasız bırakarak meydandan kaçan korkak Jon.
Eee karısını o meydanda bırak kıp kaçan, vatanını elbette satar.
O bilmez ki, bu ülkede emperyalizme kafa kaldırmanın ana kaynağı “değmesin namusumun üstüne namahrem eli” anlayışıdır.
O hain nerden bilsin Süççü İmam`ın o yaşında neden silah çektiğini.
Evet, yukarıdaki sözleri akıl hocası Can Dündar`ın izinden giderek söyleyen adam Cumhuriyet`in kurucusu partinin `lideri.`
Oysa o CHP`nin kurucu lideri olarak Türkiye Cumhuriyeti`nin kuran Mustafa Kemal bakın ülke parçalanırken, Avrupa Türkiye`yi işgal ederken olaylara kayıtsız kalan ve hatta Mandacılığa yeşil ışık yakan İstanbul hükümetine bakın Amasya Genelgesinin ilk üç maddesinde neler demiş:
-Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı tehlikededir.
-İstanbul hükümeti aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yol olmuş gösteriyor. Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
Bu sözleri nerede diyor paşam?
-Anadolu’nun tam merkezinde.
İstanbul hükümetini kime şikâyet ediyor?
-Milletin ta kendisine.
İstanbul hükümeti kimden yardım istiyor?
Kılıçtaroğlu`nun ülkesini şikayet ettiği Avrupa`dan.
Evet, ülkemizi işgal eden devletlere karşı kurulmuş bir partinin lideri, o işgal kuvvetlerinden yardım istiyor…
Bu durumda kısaca; Mandacı Kemal`in rüyaları denir…
Oysa Adalet yürüyüşü gibi bir eylemi, sol genlerine sadakatle yapan Kılıçtaroğlu`na düşen görev; kasaba kasaba, mahalle mahalle kendi ülkesini gezmek ve milletin ayağına gitmekti.
Gidip hükümeti onlara şikayet etmekti.
Örneğin herhangi bir Anadolu ülkesine gidip oradan şunları haykırabilirdi;
- Vatanın ve milletin bütünlüğü tehlikededir.
-Ak Parti hükümeti aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir. -Bu durum yeni bir hükümete ihtiyaç vardır. Milletin refahını, adalet beklentisini yine milletin azim ve sandıktaki tavrı kurtaracaktır.
Evet bunları yapmayan Kemal Bey gitti ülkesini Avrupa`ya şikayet etti ve adeta bu ülkede yaşanmaz dedi.
Unutmayı Meriç`in dediği gibi;
Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaşanmazlaştıranlardır.
Öyle ise son sözümüzü diyelim:
Türkiye`ye yaşanmaz diyenlerin yüzlerine tüküresim geliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.