İsrail İslam Üniversitesi!
İsrail’in Gazze’yi bombalamaya başladığı 7 Ekim 2023 olaylarından sonra, sosyal medya mecralarında ilginç haberler dolanmaya başladı. Bunlar içerisinde en ilginç olanlarından bir tanesi de “İsrail İslam Üniversitesi” başlığı altında yayılan haberler oldu.
Haberin özetinde, İsrail’de bir İslam Üniversitesinin olduğu, bu üniversitelerde yetişen insanların Müslüman ülkelere gidip İsrail için çalışan misyonerler oldukları vardı.
İsrail’in, Müslüman ülkelere, kendi topraklarında kurulan bir üniversitede, kendi yetiştirdiği elemanları gönderdiğini anlatan yazı ve paylaşımlar çoğaldı. Gerçekten böyle bir üniversite olup olmadığını merak edenler için hemen cevap vereyim; İsrail’de böyle bir üniversite yok.
Ya Gerçek Olsaydı?
Bu haberin yalan olduğu biliniyor. Ya bu haber gerçek olsaydı? “İsrail İslam Üniversitesi” diye bir üniversite olsaydı, orada nasıl bir Müslüman tipi yetiştirilirdi? Böyle bir Üniversite olsaydı, İsrail, kendilerine hizmet edecek olan mezunlarından, İslam adına nelerin anlatılmasını isterdi? Hayali bir İsrail İslam Üniversitesi çalışmasının amaçları üzerine birlikte kafa yoralım.
İsrail İslam Üniversitesi mezunu hocaların başında kippa değil takke olurdu. Kippa ile Müslümanların arasına misyoner sokacak kadar acemi ve enayi olamazlar. Bazı hocaları, daha derin hoca göstermek için sarıklı, cübbeli ve uzun sakallı olarak sahaya sürerdiler.
İsrail İslam Üniversitesi mezunu hocalar, İslam’ı ve İslam tarihini birçok Müslüman’dan çok daha iyi biliyor olurdu. Kuran okurken dinleyenleri belki de ağlatacak kadar güzel okuyan hoca yetiştirmeye çalışırdılar. Arapçayı cami hocalarından daha iyi bilen mezunlar yetişirdi oralarda. Gerekirse Arapça vaaz verecek kadar Arap diline hâkim olmalarını kesinlikle önemserdiler.
İsrail İslam Üniversitesi diye bir üniversite olsaydı, Müslümanları akıldan uzaklaştıracak bir hoca modeli yetiştirilirdi oralarda. “İslam akıl dini değildir” diyerek Müslüman gençleri akıldan uzaklaştırırdı bu hocalar. Kuran’da yüzlerce defa aklını kullanmaktan, düşünmekten bahseden ayetleri unutturmak için her türlü çabayı gösterirdiler.
Müslümanların Kuran’ın verdiği mesajları anlamaması için özel çaba sarf eden hocalar yetiştirirdiler. Ama bunu yaparken ellerindeki Kuran’ı alıp yok etmek için uğraşmazdılar. Çünkü bu çok riskli olurdu. “Siz Kuran’ı anlamazsınız!” diyerek gençlerin Kuran’ı anlama çabası içerisine girmelerine engel olurdular. Yine de ellerinde “dini kitap” yerine kitapların olması gerektiğini düşünerek, Kuran’dan daha çok okuyup önemseyecekleri kitapları öne çıkartırdılar. Öne çıkarttıkları kitaplar için “Bu kitapları okuyanın Kuran okumasına gerek yok!” reklamı yapardılar.
İsrail İslam Üniversitesi mezunu hocaları sahaya sürseydiler, o hocalar öyle bir din anlatırdı ki gençlere, bazı gençler Said Nursi’nin Risalelerini, Celaleddin Rumi’nin Mesnevisini, şeyhinin tavsiye ettiği kitapları okumaktan, Allah’ın gönderdiği Kuran’ı okumaya zaman ayırmazdılar. Kitap okumayı sevmeyenlerin elini tespih verip, zikir çekerek oyalanmalarını sağlardılar belki de.
İsrail İslam Üniversitesi mezunu hocalar Müslüman ülkelerde görev yapsaydı, Allah’ın kitabı Kuran’ı anlamadan sürekli tekrar eden, şeyhlerinin kitaplarını anlayarak sürekli okuyan bir nesil yetiştirmek için uğraşırdılar. Hayat kitabı olan Kuran’ı mezarlık kitabı gibi kullanan bir nesil yetiştirirdi bu hocalar.
İsrail İslam Üniversitesi diye bir üniversite olsaydı, o üniversiteden mezun hocalar, gençleri Mehdi bekleyen cahil sürüsüne dönüştürürdüler. Bir kurtarıcı olarak Mehdi’nin geleceğine kesin olarak inanmış bir kitle, “kurtarıcı” olmak için çalışmak zorunda olduğunu düşünemez nasıl olsa.
İsrail İslam Üniversitesi mezunu hocalar olsaydı, aklını şeyhlerine teslim etmiş, koyun sürüsüne dönmüş bir neslin yetişmesi için uğraşırdılar. Şeyh sandığı kişiye olağanüstü sıfatlar takarak, gençlerin gözlerini boyardılar. Şeyh, Gavs, Kutup, Bediüzzaman, Asrın Müceddidi, Üstad, Hocaefendi, Efendi Hazretleri, Üstaz gibi sıfatlarla anılan birçok insan olurdu Müslüman toplumda. Cahil bırakarak koyun sürüsüne dönüştürdükleri Müslüman gençlerin başına, bu tür sıfatları olan çobanlar yerleştirilirdi ve o çobanlarla sürüyü istedikleri gibi yönetirdi İsrail!
Şükürler olsun ki “İsrail İslam Üniversitesi” diye bir üniversite yok!
Olsaydı halimiz ne olurdu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.