Her şey 'vur, komandir vurrr!'dan sonra başladı!

Yıllarca astılar, kestiler ayı dayıları ile meydan okudular.

Meydan okumakla kalmadılar; pusular kurdular, soykırımlar yaptılar.

Bir gece ansızın AYI bal vererek kuzucuklara saldırdılar.

Er olmadıkları için er meydanına adam gibi çıkamadılar.

Çocuk, yaşlı, kadın demeden katlettiler.

Sonra!

Sonra onlarla yıllarca beraber yaşayan komşularını topraklarından ettiler.

30 yıldır da o toprakları talan ediyorlardı.
Güvenceleri AYI idi.

Oysa hiç idrak edemediler AYI ile yatağa giren canından olur.

Şimdi o ayı Suriye de, Ukrayna da, Libya da o kadar yoruldu ki, kendisine bal verenleri, ülkelerini peşkeş çekenleri koruyamaz duruma geldi.

O zaman ne oldu?

Ayı yalakası ile, Kurt baş başa kaldı.

Evet Azerbaycan ile Ermenistan’dan bahsediyorum

Ayının gölgesinde slogan atan çakal, kurtla yüzleşince “imdat “ diye bağırmaya başladı.

“İmdat” diyor “ bizi KURTLAR parçalıyor” diyor.

Oysa hakikat öyle değil!..

Azerbaycan yaralı bir kurttu yaraları iyileşince, kışı geçirince hesap sormaya başladı.

Aslında bu hesap sormanın ayak sesleri “Vur komandir, VUR !” diyen bir askerin haykırışları ile başlamıştı.

Hatırlayalım!...

Azerbaycan, Ermenistan’ın bir savaş helikopterini düşürmüştü...

Nerede düşürmüştü?

İşgal altındaki kendi topraklarında…

Neden düşürmüştü?

Sınır ihlalini defalarca yapmaları yüzünden.

Ermenistan askeri helikopteri Azerbaycan’ın hava sahasını defalarca ihlal etmesinden dolayı sınırda bekleyen asker `vur, komandir vurrr!…` sözleriyle son noktayı koymuştu.

Aslında o gün gönlümüze su serpen o cümle bu gün hayalimizin hakikat olmasına vesile oluyor.

Azerbaycan Türkü Karabağ’ın kızıl elmasını gerçekleştiriyor.

İnanın bana Azerbaycan bu gerçekleştirmeyi tek başına yapıyor.

Öyle kuyruğu sıkışınca “miyav” diye bağıran ermeni devletinin dediği gibi Türkiye ile yapmıyor.

Türkiye elbette gönülden, kalpten Azerbaycan’ın yanında olmayı açık açık söylemektedir, ama savaş kesinlikle iki hasım devlet arasında olmaktadır, bağıran kaybetmektedir.

Ben Türk Dünyasını bir insan vücuduna benzetirim!

Bu benzetişte kafa Türkiye, boyun Azerbaycan bedeni ise Orta Asya'dır.

Beden ile baş arasındaki boyun olan Azerbaycan, Türkiye ile Türk Dünyası ve Türk Birliği için önem arz etmektedir.

Azerbaycan –Türkiye ve Türk dünyası ilişkileri bu denli netken elbette birilerine bir şey ispat etmek zorunda değiliz ama inanın bana bugün cephede sadece Azerbaycan var, Türkiye olaya fiilen girmedi, taraflar ortaya çıkarsa bu girmeyeceği anlamına gelmez.

Evet Türkiye sahada henüz yok zaten iki ülke baş başa kalınca buna da ihtiyaç yok.

Bugün Azerbaycan askeri, ekonomik, silah ve insan gücü bakımından Ermenistan’dan en az 5 kat fazladır.

Dolayısı ile denildiği gibi destek ile orada değil, yılların isteği ile oradadır.

Azerbaycan bir Türk devletidir.

Türklerde savaşın şartları ve zamanı vardır.

Kutadgu Bilig savaşı “bilgisiz ve kötülere, anlaşmak istemeyen, adaletsizlik yapan düşmanlara karşı başvurulacak son çare” olarak tanımlar.
Mustafa Kemal Atatürk ”Savaş mecbur kalınmadıkça bir cinayettir” der.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Karabağ konusu her açıldığında “ biz işgal altındaki topraklarımızı savaş yolu ile halledecek kudrete sahibiz ama bunu sulh yolu ile halletmek için çabalıyoruz” diye mesaj veriyordu.

İşte bugün yaşananlar savaşın mecburiyetinin bütün şartlarının oluştuğunun gerçeğidir.

Ermenistan işgalci bir devlet olduğu halde sürekli sivil hedefleri vurarak bu sabrı çok zorladı.

Şimdi sonucuna katlanıyor.

Savaşında bir hukuku, ahlakı vardır.

Ermenistan bu hukuku sahte propagandaları, ahlakı soykırımları ile yüzlerce kez ihlal etmiştir.

Şimdi terbiye zamanıdır.

Tabi fıtratında varsa.

Son söz Azerbaycan’ın yiğit MEHMETÇİĞİNE gelsin;

Siz vuruyorken de,

Öldürüyorken de güzelsiniz.

Tanrı yar ve yardımcınız olsun.

Evet, her şey Azerbaycan Türkünün bağrından bir ok gibi çıkan `vur, komandir vurrr!…` haykırışı ile başladı.