ASIL TEHLİKEYİ GÖREBİLMEK!
Biz, uzun zamandır Suriye üzerine yazıyoruz. Bazı okurlarımızdan da olumlu veya olumsuz tepkiler geliyor. Ancak, Türkiye’nin geleceği, bölgedeki dengeler ve güvenliğimiz açısından çok önemli gördüğümüz Suriye konusu, dikkat edilecek olursa gündemin nereyse birinci sırasına oturdu.
Amerika, Suriye’de oynuyor. Bu oyun, hiç kuşkusuz Türkiye açısından önemlidir. PKK’nın uzantısı PYD’nin Türkiye’nin güvenliğini iyice tehdit eder hale gelmesi, bu örgütün Amerika ve Rusya tarafından korunup, silahlandırılması günümüzün en büyük tehlikesidir.
TSK’nin hava harekâtının ardından Suriye’deki YPG denetimindeki bölgeden saldırıların artması üzerine aldığımız önlemler karşısında yine Amerika’yı bulduk. Kilis’teki birliklerden sınıra askeri sevkiyatımız başladı. Gelişmeler üzerine Amerika’nın Suriye’nin kuzeyinde Türkiye sınırına zırhlı araçlar sevk etmesi, bölgede Türkiye ile Amerika’yı karşı karşıya getirmiş bulunuyor.
Dost ve müttefikimiz açıkça PYD’yi korumaya alıyor. “PYD karşısında atacağınız adımda karşınızda bizi bulacaksınız” demeye getiriyor.
ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Albay Jelf Davis “Suriye’nin kuzeyinin tamamında ortaklarımız olan Suriye Demokrat Güçleri (SDG) ile hareket eden Amerikan askerleri var. Sınır alanları da harekat alanlarımıza dahil” açıklamasında bulundu.
Bunun anlamı “Biz YPG’yi koruyoruz” demektir.
Sorun şu:
Amerika’nın hedefi Suriye’yi 4 parçaya bölmek. Bu bölgenin biri PYD’nin bulunduğu “Kürt Koridoru” ve ileride düşünülen Bağımsız Kürt Devleti’nin de ayrılmış bölgesi.
Türkiye en üst düzeyde “Suriye’nin bölünmesinin karşısındayız. Yanı başımızda da bir devletin kurulmasına izin vermeyeceğiz” diyor.
Geçenlerde yazdığımız bir yazıda “Amerika’yı aşabilmek” demiştik. İşte, o yazıda bu noktalara değinmek istemiştik. Bugün, bu öngörülerimiz en büyük tehlike olarak karşımıza çıkmış bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu kararlılığı dile getirmesini destekliyoruz, doğru buluyoruz. Bakın Cumhurbaşkanı bu konuda neler söyledi, göz atalım:
Terör örgütlerine karşı sergilenen ikircikli tavrın bir an önce terk edilmesi gerekiyor. Bir terör örgütü eliyle diğerinin bertaraf edilmeyeceğini artık herkesin kabul etmesi lazım. Sırf DEAŞ ile mücadele ediyor diye PKK, YPG gibi terör yapılarının etnik temizlik faaliyetlerine, bölgede işlediği cinayetlere tepkisiz kalmak, yeni insanlık suçlarına davetiye çıkarmaktır. PYD’yi, YPG’yi biz tanırız. Bunlar bizdeki PKK terör örgütünün düşük çocuklarıdır. Onların yetiştirmesidir. Bunlar bize sorulmalı. Dostlarımız bunu bizden öğrenmeli. Türkiye’nin uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanması kadar doğal bir şey yoktur. Tehditler sürdüğü müddetçe gereken her türlü tedbiri alacağız. Güney sınırımız boyunca bir terör koridorunun oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. Hele hele Kuzey Suriye’de bir devlet kurma teşebbüsü içerisine giren malum bazı cahiller var. ‘Cahil cesur olur’ diyorlar ya o da o havalarda, kendine göre bakanlar kurulu oluşturuyor vesaire... Biz bunları karşılıksız bırakmayız ve Kuzey Suriye’de böyle bir devlet kuruluşuna da asla müsaade etmeyiz. Çünkü Suriye’nin bölünmesine karşıyız, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasından yanayız.”
Bu sözlerin ve kararlılığın sonuna kadar arkasında durulması gerektiğini anımsatalım.
Asıl tehlike görülmüştür. Yanı başımızda başımıza örülmek istenen ağlarla tuzağa sürüklenmemek için, önlemlerin de kısa zamanda ve kararlılıkla alınıp uygulanması artık kaçınılmazdır.
Bizi içeride ve dışarıda PKK terör örgütü ile mücadelede oyalıyorlar. Enerjimizi buralarda tüketiyoruz. Suriye, Irak ve coğrafyamızda yapmaya çalıştıkları tuzakları görmemizi engelliyorlar. Kaldı ki, bizim için asıl tehlike bugünlerde Suriye sınırımızda tezgâhlanmaktadır.
Bir başka sıkıntı da şu:
Gerek Amerika, gerekse Rusya ile Suriye ve bölgesel konuları en üst düzeyde görüşüp dile getiriyoruz. Sıkıntılarımızı anlatıyoruz. Bunlar anlayışla karşılanıyor ama dikkat edilecek olursa bugüne kadar bu sıkıntılı konularda hiçbir olumlu adımın atılmış olduğunu görmedik.
Özetle, Amerika da Rusya da bildiklerini okumayı sürdürüyor.
Bizim de tüm bunları göz önünde bulundurarak güvenliğimiz ve geleceğimiz adına cesur adımları atmamız kaçınılmazdır. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son açıklamalarını önemsiyoruz. Temennimiz bu açıklamaların sözde kalmamasıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.