Ufuk DİLEKÇİ

Ufuk DİLEKÇİ

15 Temmuz ilk direniş

15 Temmuz ilk direniş

Bazen önemsiz işler yaparak çok önemli bir kariyere sahip olabilirsiniz. 

Bazen de çok önemli işler yaparak önemsiz bir kariyere sahip olabilirsiniz.

Hayat size çevrenizdekilerin sayesinde çok önemli fırsatlar sunabilir. 

Şimdi size 15 Temmuz 2016’da yaptıkları eylemin öneminin bu gün farkına varabilen iki kişiden bahsedeceğim. Bu kişilerden birisi de benim. Sakın düşünmeyin adam kendi reklamını yapıyor diye…

O gün markette, benzin istasyonunda, atm kuyruğunda değil mücadelenin tam ortasındaydım. Klavyeden vatan kurtaranlara inat bundan sonra bunu her yerde anlatacağım. O tarihlerde bunu mücahit duygularla çok önemsememiştim fakat bu gün yaptığımız eylemin ne kadar önemli olduğunu görebiliyorum.  

Tarihi 15 Temmuz 2016 ‘ya alalım ve başlayalım.

Akşam 21.00 civarları…

20 gün sonra evliler kervanına katılacağımdan dolayı beni idare edecek eşyalarla hayatımı sürdürmekteydim. Evde sadece bir halı, bir masa, bir sandalye, bir laptop ve bir televizyon var. 

Evde de iki kişiyiz. 

Uzun süre ev arkadaşlığı da yaptığım değerli bir arkadaşım var. Evde öyle bir haldeyiz ki birimiz halıya oturduğunda birimiz sandalyeye oturmak zorunda kalıyor. 

Sandalye de oturmuş laptopla uğraşırken yüksek bir sesle irkildim. 

“Ufuk Hoca darbe oluyor!”

Haliyle hiç darbe görmemiş biri olarak şaşkınlıkla ve biraz esprili bir dille ‘’Ne saçmalıyorsun Yusuf Hoca…’’ dedim. 

“Darbe oluyor darbe, boğaz köprüsünü kapatmışlar.” dedi. 

Hemen telefonu elime aldım. Birde baktım ki ortalık kaynıyor. Aklımıza bulunduğumuz yerin çarşısına gitmek geldi. Bir solukta çarşıya vardık. Meydanda büyük bir kalabalık toplanmış fakat kimse ne yapacağını bilmeden birbirinin yüzüne bakıyor. Herkeste bir hüzün aynı zamanda da patladığında dünyayı yok edecek kadar güçlü bir sinir var. 

Bizde ne yapacağımızı bilemez halde bir sağa bir sola koşturuyoruz.  O koşuşturmaca arasında karşımızdakilerin silahlı olduğunu düşündük. Ve kendimizi savunacak hiçbir şeyimiz de yoktu. Evde belki bir şeyler buluruz umuduyla tekrar geri döndük ama çıkmamız da bir oldu. Fakat evde kahvaltıda kullandığımız bıçak dışında herhangi bir şey yoktu. Bu arada saat 22.30’u geçmişti… 

Evden çıktık. Merdivenlerden inerken düşündüğüm tek şey insanların birçoğunun evlerinde olduğuydu. Ne yaparsak insanları dışarıya çıkararak darbe kalkışmasına karşı koyabilirdik. Hemen bir beyin fırtınası yaptık. Aklımıza evde oturanları dışarıya çıkarmak için

camiden anons yapmak geldi. Ve eve en yakın cami olan Sultanbeyli Ebubekir Camiine doğru koştuk. 

Caminin dış kapısını zorladık fakat açamadık. Oralarda oturanlara imamın nerede olduğunu sorduk. Bize camiye yaşlı bir amcanın baktığını söylediler ve onun evini tarif ettiler. Koşa koşa amcanın evinin önüne gittik. Amca üç katlı bir apartmanın en son katında oturuyordu. Zilini çaldık beklemeye başladık. Zili birkaç sefer çaldıktan sonra amca uykudan uyanarak atletli bir şekilde cama çıktı. 

Amcanın darbe kalkışmasından hiçbir haberi yoktu. Uykusundan uyandırdığımız için de yukarıdan aşağı doğru bize ters ters bakıyordu. 

Hemen arkadaşım atladı:

“Amca darbe oluyor sen uyuyorsun.”

Amca şaşırdı:

“Ne darbesi oğlum kafayı mı yediniz?

Zaman yoktu amcaya hemen durumu anlatıp camiyi açtırmamız gerekiyordu. En az on dakika durumu anlatmaya mücadele ettik. 

Amca “Nuh diyor peygamber demiyordu…”

Çok sinirlendim ve aklımdan ilk geçeni söyledim.

“Amca eğer o caminin anahtarını aşağı atmazsan bir daha namaz kılacak bir camin olmayacak!” 

Öyle içten söylemişim ki amca o cümleyi duyduktan sonra bekle evladım dedi ve anahtarı aşağı attı. Siz gidin ben arkanızdan geliyorum. Anahtarı aldığımız gibi camiyi açtık ve sistem odasını bulduk. 

Ve Türkiye’de darbeye karşı ilk direniş hareketi olan ve benim yazdığım metni cami hoparlöründen okuduk. 

“Dikkat dikkat!

Sevgili vatandaşlar,

Ülke genelinde darbe girişiminde bulunulmuştur. Tüm halkımızın evlerinden dışarıya çıkıp meydanlara dökülmesi rica olunur. 

Vakit devletimizin yanında olduğumuzu gösterme zamanıdır. “

Metni duyurduktan sonra oradan ayrılarak İstanbul-Ankara otobanında yaklaşık 15.000 kişiyle iki otobüs silahlı askerin geçişini engelledik. O geceyi hiçbir zaman unutmayacağım. 

Ayrıca aradan iki yıl geçtikten sonra oturduğum sitenin güvenliğiyle koyu bir sohbet sırasında konu 15 Temmuza kadar gitti. Ve bana şunu dedi:

“Hocam o gün evde yatıyordum. Camiden yapılan anonsu duydum. Duyar duymaz dışarıya fırladım. Bir iki gün geçtikten sonra anonsu kimin yaptığını çok merak ettik. Araştırdık ama bir türlü kimlerin yaptığını bulamadık. O gün tanımadığımız genç geldi camiden anonsu yaptı. Bizlere sokağa çıkın dediler. Ama biz o gençleri bir daha ne bulabildik ne de görebildik. Hızırdılar galiba…”dedi.

“Hiç bozuntuya vermedim ve Allah Razı olsun desen yeter abi mahalleyi uyandırmışlar!” dedim.

Bu gün ne kadar büyük bir iş yaptığımızı daha iyi anlıyorum. O geceyi hiçbir zaman unutmayacağım. 

Saygılarımla… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ufuk DİLEKÇİ Arşivi