Rusya'nın PKK aşkı yeni değil...
Uçak krizinden sonra Rusya ile başlatılan bahar havası sürerken, Rusya Devlet Başkanı Putin için şu ifadeleri kullanmıştık, anımsayalım:
“Rusya Lideri Putin, çok iyi bir satranç oyuncusudur. Rusya’nın çıkarlarını ön planda tutacak, izleyeceği politikada bu çıkarlar doğrultusunda Türkiye ile ilişkilerini kuracaktır. Putin’e hiçbir zaman güvenilmemesi gerekiyor. Kinci ve intikamcıdır.”
Anımsatmamız gereken çok önemli bir konu daha var:
Rusya, PKK’ya örtülü destek veriyor. Bugün PKK’nın kullandığı silahların ve mühimmatların önemli bölümü Rusya’dan geliyor. PKK’nın Suriye uzantısı PYD’lilere Moskıva’da büro açtıran da Putin olmuştur. PYD araclığı ile PKK’ya verilen destekleri görmezden gelemeyiz.
Bölgedeki dengeleri değiştirecek ve fotoğrafın tamamını görebilmemiz için PYD ile Amerika’nın ilişkilerine Rusya’yı da eklememiz gerekiyor.
Geçenlerde Kazakistan’ın Başkenti Astana’da Suriye konusunda Rusya, Türkiye ve İran bir araya geldi. Bu görüşmelerde Suriye’deki durum masaya yatırıldı. Toplantının ardından Putin’in Suriye için yeni bir anayasa hazırlattığı ve anayasada PKK’nın kontrolündeki bölgede Kürtlere özerklik ve Kürtçe resmi dil önerisinin bulunduğu da söyleniyor.
Konu ile iddia şöyle:
Moskova’daki bir ekip tarafından hazırlanan yeni Suriye anayasasında Suriye’nin adı Suriye Cumhuriyeti oluyor. Suriye toprakları özerk bölgelere ayrılıyor. Bu bölgeler içinde Kürtlere de yer açılıyor. Yeni anayasada özerk bölge halkına kendi dilini seçme hakkı getiriliyor.
Bunun açılımı şu:
Suriye’deki PYD güçleri daha da güçleniyor. Zaten PKK’lıların da içinde bulunduğu bu güçlerin gelecekte özerk bölgede bağımsızlığa gidecek yolu açacakları da görülüyor. Bu konuma Amerika’nın ve Batı’nın da desteğinin olduğunu söylemeliyiz.
Şimdi Suriye’deki durum böyle gelişirse biz ne yapacağız?
Yanıtı aranması gereken en önemli soru bizce bu olmalıdır.
El Bab’da IŞİD’a karşı verilen mücadelede yetinemeyip, daha derinlere gitmemiz gerektiğini Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkça ifade ediyor. Bu açıklama, aynı zamanda PYD’nin ve onun silahlı gücü YPG’nin de önünü kesebilmeyi hedefliyor.
Amerika’nın, Rusya’nın ve Batı’nın desteğindeki PYD karşısında nasıl bir sonuç alabiliriz, bunun hesaplarını yapmalıyız.
Bütün bu gelişmeler şu gerçeği de açıkça ortaya koymaktadır:
Bölgede Özerk bir Kürt Devleti yapılandırılmasında Amerika, Rusya ve Batı birlikte hareket ediyor. Suriye’deki iç çatışmaların başladığı günden bu yana gelişen olayları değerlendirecek olursak bu durumu da daha net biçimde görmüş oluruz.
Dikkat edilecek olursa Amerika PYD’ye sürekli silah yardımı yapıyor. Bu silahların çoğu da PKK teröristlerinin eline geçiyor. Bütün çabamıza rağmen Amerika PYD’nin terör örgütü olduğunu kabul etmiyor.
Nitekim, Putin de Moskova’da PYD’ye büro açtırarak bu örgütü kucaklamış oluyor.
Batı’nın PYD görüşünün de Amerika ile paralellik gösterdiğini söylemeye gerek var mı bilmiyoruz?
Şimdi ise yeni Suriye anayasasında Kürtlere özerklik adı altında PYD ve PKK güçlerinin daha da kuvvetlenmesi, yeni devlet yapılandırılmasında yer edinmesinin yolları açılıyor.
Şimdi gelin, bugünlerde bahar havası yaşadığımız Rusya Devlet Başkanı Putin’in samimiyetine inanın bakalım.
Suriye’deki son gelişmelere de göz atalım:
Amerika’nın yeni Başkanı Trump “Suriye’de güvenli bölgeler kurulacak” diyor. Rusya ise “Bunun bedeli ağır olur, bu konu önce bizimle müzakere edilmelidir” diye yanıt veriyor.
İki süper gücün kapışmasında arada ezilen biz olmayalım. Çünkü, bölgedeki çıkar mücadelesi daha uzun süreceğe benziyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.