MHP'de Bayramlaşmamak!..
Sormasam, sorgulamasam olmaz…
MHP Genel Merkezi’nin 500 metre yakınında bir otelde MHP Genel Başkan Adayı Meral Akşener, "bayramlaşma" programı düzenliyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu bayramlaşmayı kabul etmiyor, açıkça eleştiriyor, Akşener'in Ramazan Bayramlaşması'nı "alternatif, paralel bayramlaşma" ilan ediyor. Bir başka parti yöneticisi “ders vermekten” bahsediyor.
Önce aynı saatte yapılacağı ilan edilen Akşener bayramlaşması, yeni bir açıklama ile MHP Genel Merkezinin bayramlaşmasının iki saat sonrasına alınıyor.
Bu bayramlaşma için diğer MHP Genel Başkan Adayları da davet ediliyor ve onlar da buna katılmayacaklarını ilan ediyor.
Meral Akşener’in Ramazan Bayramlaşmasında yaşananları değerlendirdiğimizde bazı soruları da sormak gerekiyor.
Meral Akşener taraftarları bu bayramlaşmanın kendilerinin en doğal hakları olduğunu, bunun altında bir şey aramanın doğru olmayacağını ısrarla söylüyorlar.
Ancak; olayın bütününe bakıldığında bu bayramlaşmanın bir meydan okuma, güç ve gövde gösterisi gibi algılandığı gün gibi gerçek. Niyet halis bile olsa, sonuçları pek de öyle olmuyor.
Meral Akşener İçişleri Bakanlığı yapmış birisi. Emniyet tarafından kendisine en az 4 korumanın verilmiş olması lazım.
Akşener’in bayramlaşmasına Ocaklardan toplandığı iddia edilen 20 civarında genç geliyor.
Bu gençlerin oraya gelişlerini nedense Meral Akşener’in korumaları dahil kimse görmüyor. Gelişmeyi sezemiyor. Bu gençler, ellerini kollarını sallaya sallaya bayramlaşma salonuna giriyor. Hiç fark eden olmuyor.
Salonun güvenliğinin kime emanet olduğu belli değil. Yıllarca teşkilat birikiminden dem vuranların aklı, gözü, kulağı, basiretleri kilitlenmiş gibi.
Olaylar sanki geliyorum diyor.
Salonun dışında bir güvenlik tedbiri de yok. Nedense salonda ve çevresinde bir polis tedbiri de yok.
Salonun güvenliği için polisin orada olmaması bile, Meral Akşener’in güvenliğinden sorumlu olanları endişelendirmeliydi. Salonun giriş ve çıkışlarında gerekli güvenlik önlemleri alınmalıydı.
Elinde silahlar ve bellerinde palalar olduğu söylenen bu gençlerin, ellerini kollarını sallayarak salona bu kadar rahatça girmelerinin mantıklı bir açıklamasını bir türlü bulamıyorum.
Meral Akşener ile uzun süredir bir arada çalışmalarda bulunanlar, az çok da olsa oradaki insanların kim olduklarını bilmekten bu kadar mı acizlerdi?
Bu gençler salona girdiklerinde ne yapacaklarını insanlar sonradan hissetmeye başlıyor. Ardından sloganlar atılıyor. Meral Akşener’in burnunun dibine kadar gelerek hem de.
Derken kavga, niza başlıyor. Yumruklar havada uçuyor. Salonda bulunanların tepkisi ile gençler kaçmaya başlıyor. Geride kalanlar dövülüyor, tartaklanıyor.
Sanalda Bayramlaşma sırasında çıkan arbedede “kahramanca” bu gençlerin nasıl “durdurulduğu” ballandıra ballandırıla anlatılıyor.
Salonu basanlar ülkücü, baskını yiyip, bu gençleri darp ederek kaçıranlar ülkücü. Ülkücünün ülkücüye verdiği kavganın destansı(!) bir hikayesi yazılmaya çalışılıyor.
Ocak Başkanlığı bir önceki Ocak Başkanını ve ekibini dövmekten ve tasfiye etmekten ibaret olanların “kabiliyetlerini” bu bayramlaşmada da net bir şekilde görebiliyoruz.
Bu gençler, salona girip, Meral Akşener’in burnunun dibine kadar nasıl gelebildiler? Kimse bunu sormuyor.
11 Temmuz’da bir araya gelecek olan MHP Genel Başkan Adayları’ndan Sinan Oğan, Koray Aydın ve Ümit Özdağ’ın bu olayı nasıl yorumlayıp, ne gibi bir tavır koyacaklarını da gerçekten merak ediyorum.
Genel Başkan Adayları arasında 19 Haziran’daki Tüzük Kurultayı’nda oluşan çatlak sonrası yapılan hatalardan bir ders çıkartılıp bir uzlaşı sağlanmışken, Akşener’in Bayramlaşmasının ardından 11 Temmuz’da bu “uzlaşı” ve “birliktelik” yaşatılabilecek mi?
Alternatif veya değil, ikili Ramazan Bayramlaşmasıyla ortaya çıkan olayların neler getireceğini hep beraber göreceğiz.
Ülkücüleri ve Türk Milliyetçilerini “yönetmek” sevdasında olanların, birilerinin “yönetiminde” olduğunu görmek gerçekten ümit kırıcı.
Devlet Bahçeli ve Genel Merkez politikalarını eleştirmek, karşı çıkmak, hatta kızmak başka bir şey, Devlet Bahçeli üzerinden ülkücünün ülkücüye düşmanlığının oluşmasına zemin hazırlamak başka bir şey.
Birbirimizi ne kadar iyi dövdüğümüzle gururlanmak yerine, Türkiye’ye böyle bir fotoğraf verdiğimiz için utanmalı ve hayıflanmalıyız.
Yunus’un dilinden konuşmak güzel de, Yunus’un gönlünden, Fatih’in iradesinden, Atatürk’ün ufkundan bakmak lazım…
Hakan Sönmez siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.