Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve tüm dünyayı saran koronavirüs salgını, başladığı günden beri dünyadaki tek gündem konusu oldu. Artık tarih, sağlık, teknoloji, bilim vs. hangi alan olursa olsun bu konuya kilitlenmiş durumda herkes. Hem Türkiye'de hem de dünyanın farklı ülkelerinde çeşitli önlemler ve kısıtlamalar bir bir hayata geçiriliyor.
1800 lü yıllarda karantina hastanesi olarak kullanılan Kız Kulesi
Geçmiş yüzyıllarda karantina amacıyla kullanılan Kız Kulesi de salgının hayatı etkilediği bu günlerde tekrar akıllara geldi. Kız Kulesi'nin 1800 lü yıllarda yaşanan kolera ve veba salgınlarında karantina hastanesi olarak kullanıldığı biliniyor.
Türkiye’nin geçmişine baktığımızda ve arşivleri karıştırdığımızda birçok karantina merkezinin veba ve kolera salgınını önlemek için kullanıldığı bilgilerini görüyoruz.. Bunlardan bir tanesi Urla Karantina Adası idi. Bir diğeri de İstanbul Boğazı’nın incilerinden Kız Kulesi.
Kız Kulesi’de zamanında salgın hastalıklardan korunmak için hastane amaçlı kullanılmış.
Kız Kulesi, 1830-1831'de kolera salgınının şehre yayılmaması için karantina hastanesine dönüştürüldü.
Geçmişi 2500 yıl öncesine dayanan Kız Kulesi tarihin akışı içinde; ticari gemilerden vergi toplama, savunma, fener, radyo istasyonu olarak kullanılmasının yanı sıra kolera salgını ve veba salgını zamanında da karantina hastanesi olarak birçok farklı amaç için kullanıldı.
Daha sonra 1836- 1837'de görülen ve 20-30 bin kişinin öldüğü veba salgını sırasında hastaların bir kısmı Kız Kulesi'nde kurulan hastanede tecrit edildi. Kız Kulesi’nde tesis edilen bu hastanede uygulanan karantina ile salgının İstanbul'a yayılması önlenmiş oldu.
Kız Kulesi, 1830-1831'de kolera salgınının şehre yayılmaması için karantina hastanesine dönüştürüldü. Daha sonra 1836- 1837'de görülen ve 20-30 bin kişinin öldüğü veba salgını sırasında hastaların bir kısmı Kız Kulesi'nde kurulan hastanede tecrit edildi. Kız Kulesi’nde tesis edilen bu hastanede uygulanan karantina ile salgının İstanbul'a yayılması önlenmiş oldu.