Son köşem de “Irkçıyız, ne olacak?” demiştim. Bu yazı üzerine hümanistler mi dersiniz, siyasal İslamcılar mı dersiniz bin bir çeşit görüşten tepki aldım. 
Bende ırkçılığın ne olduğunu bilmediklerini düşünerek bu yazıyı yazmaya karar verdim. Tane tane anlatacağım umarım faydalı olur. 

En baştan şu konuda anlaşalım, “ırkçılık” nedir bilmiyorsunuz. 

Türkçe’de kelimenin sonuna “çı-çi-lı-li” gibi ekler geldiğinde o kelime taraftar anlamına evrilir. Mesela, Beşiktaşlı, Fenerbahçeli, Galatasaraylı gibi. 

Yani biri Beşiktaşlıyım diyorsa Beşiktaş’ı seviyorum demek istemiştir. Diğer takımlara düşmanım, hepsi ölsün gebersin demiyordur. 

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkese Türk denir. 

Türkiye Cumhuriyeti bir Türk devleti olduğuna göre bu topraklarda neyin “ırkçılığını yapacaksın?” 

Türk Irkçılığı. Buradaki maksat Türk Milletini sevmek, yüceltmek, muasır medeniyetler seviyesine çıkarmaktır. Diğer milletlere düşman olma amacı taşımamaktadır. 

Türk milliyetçisi veya ırkçısı için, Türk Milletinin refahını tehdit eden ve düşürmeye çalışan her neyse düşmandır tabi. Mesela Türkler için Çin her zaman bir tehdittir ve düşmandır. Ama Allah’ın Demokratik Kongolusuyla bir alıp veremediğimiz yok, niye düşman olalım? 

Bir de bu işin insanlık boyutu var. 

Örneğin, babanız ve babanızın en yakın arkadaşı bir yerde kalp krizi geçiriyor ve sizin gücünüz sadece birini hastaneye yetiştirmeye yetiyor.  Kimi sırtlayıp hastaneye götürmeye çalışırsınız? Tabi ki babanızı. Bunun babanızın arkadaşına düşmanlıkla ilgisi yok. İnsan doğasının gereğidir. 

Hastaneye babanızı yetiştirmeye çalışırken, yolda karşınıza köpek çıktı. Ne yaparsınız? Ben o köpeği ezerdim. Ezmem diyen yoktur herhalde. 

Babanızı Türk Milleti olarak karşınıza çıkan köpekte diğer milletler olarak gözünüzde canlandırın.  Köpeği ezdiniz diye faşist mi oldunuz? Aksine bu sizi insan yapar. 

Ben kendi milletimin kalkınmasını, zengin olmasını, huzur içinde yaşamasını istiyorum. Başkaları tarafından, ağlatılmasını, tecavüze tacize uğramasını istemiyorum.

Kaçak göçmenlerin ülkelerine gönderilmesini en çok isteyenlerden biri benim. Çünkü yaşadığım Hatay/Reyhanlı’da, Suriyeli nüfus Türk nüfusunu geçti. Türkler kendi öz yurdunda azınlık durumuna düştü. 

Türkiye’de ataları gazi ve şehit olanlarla, kaçak yollarla ülkeme giren soyu sopu belli olamayanlarla eşit sayılması adalet olarak kabul edilemez. 

Sığınmacıların istenilmemesi nefret ve düşmanlık değildir. Sadece kendi milletini sevmek ve düşünmektir.