Dilinin Belasına Uğrayan Şair
Dilinin Belasına Uğrayan Şair
“Ey dil hele âlemde bir âdem yoğ imiş
Var ise de ehl-i dile mahrem yoğ imiş
Gam çekme hakikâtde eğer arif isen
Farz eyle ki el’an yine âlem yoğ imiş”
Son nefesini vermeden önce söylediği rubâi ile Nef’i, bu hayata bakış açısını özetlemiş, bu hayatın faniliğini korkmadan vurgulamış.
Bunları söyledikten sonra da Bayram Paşa’nın emriyle boğularak idam edilmiş ve cesedi denize atılarak infazı tamamlanmış.
Asıl ismi, Ömer Efendi olup Erzurumludur.1572(?) ile 27 Ocak 1635 tarihleri arasında yaşamış.
Ömrünün yarısını İstanbul’da geçiren şair, övgü ve yergi şiirleriyle tanınmış.
Mahlas olarak ilk önce “Darirî”yi kullanmasına rağmen şair arkadaşlarının tavsiyesiyle “Nef’i” mahlasını kullanmaya başlamış.
I.Ahmed, I.Mustafa, II. Osman ve IV. Murad olmak üzere dört padişah devrinde, İstanbul’u, kaside ve gazelleriyle çınlatmış.
Zamanının büyüklerini överken bazen kendini daha fazla övmüş, insanları şaşırtmış.
“Nice üstâdi suhan göstere oldum galib
Ki bulunmaz arasan her birinin akrânı”
“Ben ne büyük şairlere üstün geldim ki arasan, her birinin benzerini bulamazsın.”
Beyitten anlaşıldığı gibi hiç mütevazı davranmamış, ne hissettiyse onu söylemiş, lafını hiç esirgememiş.
Bu yüzden de canından olmuş.
İstanbul’da, 24 Haziran 1630 tarihinde, gökler ağlar, şimşekler çakarken IV. Murad, Nef’i’ninn Siham-ı Kaza isimli hiciv(eleştiri) şiirlerinden oluşan mecmuasını okuyup neşelenirken hemen yanına bir yıldırım düşer.
IV. Murad, bunu uğursuzluk olarak kabul eder ve elindeki şiir mecmuasını(Siham-ı Kaza) yırtar, atar.
Nef’i’den bir daha hiciv ile uğraşmayacağına dair söz alıp yanından uzaklaştırır.
Bu olay üzerine, Nef’i için şu beyit söylenmiş, adeta darb-ı mesel (ata sözü) olmuştur.
“Gökden nazire indi Siham-ı Kazasına
Nef’i diliyle uğradı Hakk’ın belasına”
Bu olaydan sonra sözünde durmadığı için de hicvettiği Bayram Paşa’ya teslim edilerek ölümle cezalandırılır.
Günümüze ise ruhundaki coşkuyu, mübalağayı yansıtan kasideleri ve gazelleri ulaşmış, sivri dili yüzünden idam edildiği için de bir kabristanı bile olamamıştır.
...
“Ben öğünmem kadrim erbâb-ı dil ü dâniş bilir
Ârifim düşmez bana lâf u guzâf-ı serseri”
...
“Ben övünmem, benim kudretimi ilim ve gönül sahipleri bilir. Ben irfan sahibi, kültürlü bir insanım, bana boş ve serserice laflar söylemek düşmez, yaraşmaz.”
Yukarıdaki beyitte söylediği gibi Nef’i’nin kadrini bilen ilim ve gönül sahiplerinden olmanız arzusuyla, büyük şairimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Mekânı cennet olsun...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.