Belki Kapalıçarşı’da gezerken belki de bir televizyon dizisi izlerken karşınıza çıkmıştır illa ki birbirinden güzel renklerle ve ilginç Anadolu motifleri ile bezeli kilimler veya halılar. İşte o birbirinden güzel Anadolu motiflerinin ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Biz sizler için derledik; işte o Anadolu motiflerini ve anlamları;
Çatalhöyük Anadolu da bilinen en eski kentsel yerleşim merkezlerindendir. Çatalhöyük kazıları sonucu bulunmuş olan duvar süsleme örnekleri, günümüzde Anadolu da kullanılanlardan pek farklı değildir. Bu süslemeler halı ve diğer dokuma türlerinin yanı sıra güncel yaşamın her alanında gözlenmektedir.
Motif salt örnek ve süsleme değildir. Motif aynı zamanda bir tanıma tanıtma işaret ve sembolidir. Araştırmacı çalışmalarında tarih boyunca Anadolu da yaşamış değişik kültürlerin izlerinden yürür. Böylece bilimsel motif araştırması salt halı, kilim sınırlarını aşarak gelişir ve bir kültür tarihi biçimine dönüşür. Anadolu insanına dünden bugüne taşıyan aydınlıktır.
ELİBELİNDE MOTİFİ
Dişiliğin simgesidir. Sadece analık ve doğurganlığı değil, ayni zamanda uğur, bereket, kısmet, mutluluk ve neşeyi de sembolize eder.
İlk insanlar ana tanrıçalara tapıyorlardı. Erkeğin üremedeki biyolojik rolü anlaşılmadığı için, sadece dişilerin insan yavruladığını görüyorlardı. Hepsi bereket ve çoğalma sembolü olarak gördüğü anatanrıçayı, Afrodit, Hera, Kibele, Atena, Leto, İştar, Artemis, Hepa(Havva), İsis gibi çeşitli adlarla kendi dillerinde isimlendirmiştir
Bilimsel saptamalar, doğuran güçlü kadına tapınmanın ilk kez İ.Ö. 70008000 yıllarında. Mezopotamya’da başladığına işaret etmektedir.
Batı Anadolu’da Beycesultan, Çatalhöyük, Hacılar gibi yerleşimlerde Anadolu tarihinin Mezopotamya ile çağdaş olduğu, yapılan kazılarla ortaya çıkmıştır. Anadolu topraklarında, tarım kültürünü bilen ve yerleşik nitelikte uygar şehirlerin ortaya çıkış tarihi olarak İ.Ö. 5500 yılları belirlenmiştir. Bugünkü dokumalarda kullanılan, ana tanrıça kültünün devamı niteliğindeki eli belinde motifi, ana tanrıça ile ilgili inancın kültürel miras olarak günümüze geldiği gerçeğinin kanıtıdır.