ALTIN ELBİSELİ ADAM
Türk tarihinin başlangıcı ve en eski yazılı belgeleriyle ilgili olarak birçok görüş bulunmaktadır. En yaygın görüş, Türklerin bilinen en eski devleti, Hun Devleti, en eski yazılı belge ise, 720 yılından itibaren dikilmeye başlanan Göktürk Yazıtları’dır. (Vezir Tonyukuk Yazıtı (720), Kültiğin Yazıtı (730), Bilge Kağan Yazıtı (732) olmak üzere üç ayrı yazıttan oluşur.)
Acaba, bu bilgiler ne kadar gerçekçi? Bu tarihler, çok daha eskiye gidemez mi? Elbette çok daha geriye gidebilir. Yeter ki bizler, kendi kültürümüze, tarihimize ilgi duyup araştıralım ve bulunan ürünleri insanlarımıza aktaralım.
İşte, bu ürünlerden biri de Kazakistan’ın başkenti Alma Atı’ya 50 km yakınlarında bir höyükte bulunan Altın Elbiseli Adam ve onun mezarında bulunan bir gümüş tabak üzerindeki iki satırlık yazıdır.
Eminim, birçoğunuz Altın Elbiseli Adam hakkında az çok birşeyler duymuşsunuzdur. Ama ne kadar ilginizi çekti, bilmiyorum.
Ben dikkatinizi bir nebze bile olsa, bu konuya çekmek istiyorum. Çünkü, Türk tarihi için, büyük bir öneme sahiptir.
Bilinen Türk tarihini en az 1.500 yıl eskiye götürmektedir. Altı Elbiseli Adam’ın M.Ö. 5. Yüzyılda yaşamış olan bir Türk hükümdarı olduğu kabul edilmektedir.
Saka Türklerine ait olan bu hükümdarın M.Ö. 7. Yüzyılda yaşadığı düşünülen Alp Er Tunga olduğu iddia edilmiş ama aradaki 200 yıllık bir zaman farkı, bunu pek gerçekçi kılmamaktadır.
Burada asıl önemli olan unsur, Altın Elbiseli Adam’ın mezarında bulunan gümüş tabağın üzerindeki yazıdır. Burada, “Tiğin yirmi üçünde öldü. Esik halkının başı sağ olsun.” diye yazmaktadır. Bu yazı sayesinde Türklere ait en eski yazılı belge, M.Ö. 5 yüzyıla kadar çekilebilir.
Tabiî buradaki yazı çok kısa olup edebî değeri olmadığı için bilim dünyası bu duruma soğuk bakmaktadır. Bu yüzden olsa gerek okullarımızda en eski yazılı belge diye hâlâ Göktürk Yazıtları(8.yy.) öğretilmektedir.
Aslında, Göktürk alfabesiyle oluşturulan bu yazıların kullanım özelliklerine bakarak bu dilin en az 2.000 yıl öncesine kadar dayanabileceği, dilciler ve tarihçiler tarafından ileri sürülmüştür. Çünkü, işlek, ifade gücü gelişmiş bir yazı dili vardır. Bir dilin bu seviyeye gelebilmesi için de 1.500-2.000 yıl gerektiği kabul edilmektedir.
Sözün özü, bulunan bu belgelerle Türk tarihinin yazılı bölümü ve varlığı biraz daha geriye gitmiştir. O yüzden, kim olduğu kesin olarak bilinmeyen bu Türk hükümdarı, yani Altın Elbiseli Adam, binlerce yıl sonra ( 2500 yıl ) bile kendi milletine, kültürüne hizmet etmeye devam etmekte, Türk’ün onurlu ve zengin geçmişini sergilemektedir.
İşin ilginç yanı bu Altın Elbiseli Adam’ın mumyası ve diğer bulgular Moskova’da, bir müzede saklanmaktadır. Yani genel bir fotoğrafının dışında elimizde hiçbir belge yoktur.
Bu kalıntılar acaba neden sergilenmemekte, özellikle Türk bilim adamlarının incelemesine açılmamaktadır? Bu sorunun cevabını sizlerin anlayışına bırakıp Türk tarihinin çok çok daha eskiye dayandığına emin olduğumu belirtmek isterim.
Özellikle Rusya, Moğolistan ve Çin’de yapılacak bilimsel araştırmalar ve kazılar bu düşüncelerimizi zaman içinde belgeleyecektir. Bizler de bu arada, bulunan bu eşsiz esrleri, milletimize aktaralım; onların geçmişimize uzanmaları için bir köprü olmasını sağlamaya çalışalım.
İnşallah bu köprüyü kullanıp yazılarımızla şanlı tarihimize ulaşırız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.