Suriye'de Türk izleri: 'Bırakır sadık yoldaşları onu huzurlu uykuya'
Suriye'de yasa dışı bir örgüt tarafından yapılan izinsiz kazılarda 4. yüzyıla ait Türk izleri ortaya çıktı. Batı Hun İmparatorluğu'nun bilinen en eski yazılı izleri olan yazıtta 'Bırakır sadık yoldaşları onu huzurlu uykuya' cümlesi yer alıyor
Suriye'de Batı Hun İmparatorluğu'nun bilinen en eski yazılı izleri, IŞİD'in kazılarında ortaya çıktı
Suriye'nin Rakka kenti yakınlarında bulunan Sura Antik Kenti'nde, 2013-2015 yılları arasında IŞİD'in yaptığı yasa dışı kazılarda ortaya çıkan yazıt, Batı Hun İmparatorluğu'nun Ortadoğu'da bilinen en eski yazılı izi olarak değerlendirildi.
IŞİD’in, 2013-2015 yılları arasında yasa dışı antik eser piyasasından gelir elde etmek amacıyla Sura antik kentinde yaptığı talan niteliğindeki yasa dışı kazılarda, rastlantı sonucu ortaya çıkan antik bir sütun parçasının üzerindeki yazıtta, Batı Hun İmparatorluğu’nun kendi yazısıyla bıraktığı bilinen ilk ve en eski izine rastlandı.
Fransız bilim insanının gönderdiği fotoğraflarda fark edildi
Dr. Cengiz Saltaoğlu, yazıtın ilk olarak Paris Üniversitesi’nden, iç savaş ve terör nedeniyle bölgede güvenliğin ortadan kalktığı 2011 yılına dek Sura Antik Kenti’nde kazı çalışmalarına katılan ve bu tarihten sonra oradan ayrılmak zorunda kalan Fransız bilim insanı, Geç Antik Çağ uzmanı Ali Othman tarafından, bölgede antik kentteki IŞİD yıkımını belgeleyen yerel bağlantılarının kendisine gönderdiği fotoğraflarda fark edildiğini belirtti.
Saltaoğlu, "IŞİD'den sonra kentte herhangi bir bilimsel çalışma olmuyor. Bu nedenle araştırmacılar, bölgedeki yerel bağlantılardan Antik Kent’teki durumu kendilerine iletmeleri için yardım istiyorlar. Yerel kişiler de Antik Kent’te olabildiğince, terör ortamında yapabildikleri ölçüde, güvenlik tehdidi altında cep telefonlarıyla görüntülemeler yapıyorlar. Ali Othman, 2013-2015 arasında çekilen fotoğrafları incelerken, 2015 yılında bu fotoğrafların birinde, bir yasadışı kazı çukurunda rastlantı sonucu ortaya çıkmış bir antik sütun kırığında, yani bir sütun parçası üzerinde, bölgede daha önce örneğine rastlanmamış bir yazı sistemiyle olan bir yazıt görüyor" dedi.
Yazıt üzerinde yapılan yoğun incelemeler ışığında Türk oyma (runik) yazı sistemine başvuran araştırmacılar, karşılaştırmalar sonucunda yazıtın tarihte Türk oyma yazısının Güney Sibirya, Yenisey bölgesinde kullanıldığı bilinen bir türüyle yazılmış olduğunu saptadı ve yazıtın okunabilmesi için Türklük bilimcilere çağrıda bulundu.
Cengiz Saltaoğlu, yazıtta Batı Hun İmparatorluğu’nun komutanlarından Kurçik’in adının geçtiğini belirtti.
Saltaoğlu, şöyle devam etti:
"Tabii yazıtta geçen bazı metinsel veriler var, örneğin kişi adı gibi, ‘Apa Kurçik’ diye. Bölgeye 395-396 yıllarında Kafkaslar üzerinden yapılmış Hun akınının önderlerinden birinin adı. Burada ‘Apa’, Batı Hun komutanı Kurçik’in, Eski Türkçede, Orhun yazıtlarında da, ‘yüksek bir rütbe’ anlamında geçen askeri sanına karşılık geliyor. Batı Hun Türkçesi ‘Kurçik’ adı bu akından söz eden eski Batı kaynaklarında, Yunanca uyarlaması ve yazımıyla ‘Kursik’ biçiminde kayıtlı bulunuyor" dedi. Bu yazıtın, Türklerin ‘Hun’ adı altında 4’üncü yüzyılda Orta Doğu’da bulunduğuna ilişkin önemli bir kanıt olduğuna dikkat çeken Saltaoğlu, "Avrupa Hunları’ndan kalmış, şu ana dek açığa çıkmış, bilinen ilk yazıt. Aynı zamanda, Türkçenin şu an için bilinen en eski yazılı belgesi konumunda."
'Bırakır sadık yoldaşları onu huzurlu uykuya'
Saltaoğlu, yazıtın içeriğinden yaptığı çıkarımları ise şöyle değerlendirdi:
“Yazıtın içeriğinden de söz edersem, Kurçik adında, yüksek rütbeli askeri bir kişiliğin, yani, bir Batı Hun komutanının ölümüyle ilgili bir yazıt. ‘Bırakır sadık yoldaşları (onu) huzurlu uykuya’ diye bir içeriği var komutan Kurçik için.
O çağda, Orta Doğuya Kafkaslar üzerinden inen 395-396 Batı, yani, Avrupa Hunları akını sırasında oradaki çatışmalarda ölüp oraya gömülmüş bir Hun komutanı (olasılıkla, bu akından söz eden tarihsel kaynaklardaki Hun başbuğu Kursik) olduğunu düşünüyorum yazıtın içeriğine bakarak. Yazıtın, en son fotoğraflarının çekildiği 2013-2015 yılından sonra varlığını koruyup korumadığı henüz bilinemiyor çünkü henüz bölgeye araştırmacılar ve kazıbilimciler girip çalışamadılar. Büyük olasılıkla hala antik kentte duruyordur fakat bir biçimde ve bir nedenle yok edilmiş olsaydı bile, artık belgelenmiş olduğu için, bilim dünyası ve bizim açımızdan var olan, gerçek olan ve olacak bir yazıt."
siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.