HDP'de işler karma karışık! Demirtaş neden sustu?
Aydınlık Gazetesi yazarlarından Kerem Yıldırım, Halkların Demokratik Partisi’nde yaşanan son gelişmelere, polemiklere ilişkin bir yazı kaleme aldı. İşte haberin ayrıntıları;
Gazeteci –Yazar Kerem Yıldırım, HDP’de yaşanan gelişmelere ilişkin bugün ki köşesinde ‘Demirtaş'ın 35 günlük suskunluğunun 'sırrı' ne başlıklı bir yazı kaleme aldı.
İşte Kerem Yıldırım’ın o köşe yazısı;
2013 Mayıs'ının sonunda başlayan, Haziran'da ve Temmuz'da da devam eden Gezi Ayaklanmasının içinde, birbirine karşıt iki temel ideolojik odak vardı. Eylemleri; BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder aracılığıyla, içinde "vatansız" solcuların, "anti-kapitalist" müslümanların, LGBT'nin ve PKK'cıların olduğu liberal takım başlattı. Eylemler İstanbul dışına çıktıkça, eylemi başlatan liberal takımın etkisi de zayıfladı. Bir süre sonra eylemler bütün yurdu sardı. Anadolu'dan "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sesi yükseliyordu. Ağaç protestosu, Atatürk ve İnönü'ye "iki ayyaş" diyen gerici/zorba hükümete karşı milli bir ayaklanmaya dönüştü. Ayaklanmanın diğer bir tarafı olan millici/laik halk hareketi, liberal takım karşısında ezici bir üstünlük yakalandı. Liberal takımın İstanbul dışında etkisi yoktu. Özetle hava tersine döndü.
PKK'nın "yasal" partisi BDP'nin sözcüsü İdris Baluken, eylemleri "ulusalcı darbe girişimi" olarak niteledi.
BDP Taksim'de dahi, hem de liberal/ "solcu" destekçileri olmasına rağmen çok zayıftı ve 100 kişilik bir grupla fiilen eylemlerden tecrit olmuştu.
Öcalan tam da bu sırada devreye girdi ve PKK'ya "Türkiye" partisi kurma talimatı verdi. PKK ilk defa devlet tarafından kapatılmadan, yeni bir "yasal" parti kurma ihtiyacı duydu. Parti, Gezi'deki liberal takımın bütün bileşenlerini kucakladı. "Ezilen" bütün "kimlikler" yeni parti içerisinde birleşti; "Aleviler", "İslamcılar", "Ermeniler", "Eşcinseller", "Hristiyanlar", "Çevreciler" vs. vs.
İt demek yasak! Vatan haini diyebilirsiniz
27 Ekim 2013’te HDP kuruldu. "Sol"daki boşluk "doldurulmuştu". ÖDP'nin kuruluşuna benzer bir ilkesizlik ve şatafatla şimdi de HDP şişiriliyordu. Dile kolay, "kimliklerin" partisi kurulmuştu(!) Türkiye düşmanı ne kadar politik unsur varsa HDP içerisinde birleştirildi.
Selahattin Demirtaş 25 Nisan 2015'te, ADYÖD'ün etkinliğinde "Halkların bir araya gelmesi için Başkan Apo İmralı Adası'ndan Ortadoğu'ya bir umut yarattı. Bu umut Türkiye ve Kürdistan'da hayata geçecek. HDP Başkan Apo'nun projesidir." diyerek, HDP'nin PKK projesi olduğunu ilan etti.
PKK'nın savaş ağalarınan Cemil Bayık da, 11 Haziran 2015'te, PKK'nın Avrupa'da çıkan yayın organı Yeni Özgür Politika'da "Önder Apo'nun demokratik ulusa dayandırdığı HDP projesi hem Türkiye'nin demokrasi güçlerini, hem de Kürt halkının demokrasi ve Özgürlük Mücadelesi'ni güçlendirmiştir" açıklamasıyla, HDP'nin Öcalan projesi olduğunu vurguladı.
***
2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP'nin adayı Demirtaş'tı. Seçim öncesi Aydın Doğan, Şirin Payzın aracılığıyla CNNTurk ekranlarını Demirtaş'a sonuna kadar açtı. Demirtaş, Doğan medyasının öncülüğünde "Türkiye siyasetinin yeni ve temiz yüzü" olarak sahneye çıktı. Demirtaş, Erdoğan'a "Seni başkan yaptırmayacağım" diyordu ve bağlamadan başka bir şey çalmıyordu(!)
Demirtaş, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde %9,76 oranında oy aldı. DEP'ten bu yana, PKK'nın kurduğu hiçbir parti bu kadar yüksek oy alamamıştı.
Demirtaş'ın yükselişi de böylelikle başlamış oldu.
Medyadaki Demirtaş güzellemeleri 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında da devam etti.
HDP, 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde %13,12 oranında oy aldı ve 80 milletvekili ile TBMM'ye girdi.
***
Şimdi gelelim bugüne...
HDP önümüzdeki 22 Şubat'ta 3. olağan kongreye gideceğini açıkladı. 30 Kasım'da toplanan Parti Meclisi'nde, Demirtaş'ın eş başkanlık adaylığının tartışılmadığı, tartışmasız bir şekilde partinin eş başkan adayı olduğu vurgulandı.(1)
Demirtaş 35 gün sustu, hiçbir açıklama yapmadı. Ardından 4 Ocak günü yayınladığı mesajla aday olmayacağını açıkladı.(2)
Demirtaş'ın aday olmayacağını açıklaması karşısında PKK cenahından çıt çıkmadı. Ancak HDP'nin diğer bileşenleri ve liberal takımın envai çeşit figürleri "Demirtaş'ın mutlaka aday olması" gerektiğini söylüyorlardı.
HDP yönetimi, Demirtaş'ın aday olmamasını "biz lider partisi değiliz" ve "Demirtaş’ın hapislik koşulları, partiyi yönetmesini teknik olarak zorlaştırıyor." gibi sudan nedenlerle izah etmeye çalıştı. Ancak kimse ikna olmadı.
***
Devreye HDP sever liberal takım girdi.
Her türlü Türkiye düşmanı "tarih çalışmasının" altından çıkan öteki tarihçi Ayşe Hür, HDP'nin Demirtaş'ı ikna etmesini istedi.
Fetullahçı Tuncay Opçin, Demirtaş'ın görevi bırakmasını "hepimizin kaybı" diye yorumladı.
Hayko Bağdat da her açıdan düşünmüştü(!) Demirtaş HDP'nin başında kalmalıydı.
Ha bir de, "Cumhuriyet"in Erdem Gül'ü de Demirtaş'ın kalmasını isteyenlerdendi.
Görünürde farklı politik kimliklere sahip olan bu tipler, Demirtaş'ta birleşti. Çünkü HDP onların da partisiydi.
HDP ne de olsa; hem Said-i Nursici, hem "seküler/laik Kürtlerin" temsilcisi(Artık bu palavrayı sürdüremiyorlar, çünkü IŞİD'le PYD'nin anlaşması deşifre oldu), hem de "ezilen bütün kimliklerin" sesiydi(!)
Envai çeşit liberalleri, Demirtaş'ta birleştiren şey, Türkiye düşmanı politik odağın, yani HDP'nin, gücünü tahkim etmesini istemeleriydi. Çünkü HDP, Türkiye düşmanlığının en kurumsallaşmış haliydi. Bu nedenlerden dolayı, liberal takıma göre "Demirtaş yalnızca Kürtler için değil, bütün demokrasi isteyen herkes için" şanstı(!)
***
Liberal takım Demirtaş'ın aday olmayacağı şokunu yaşarken, dün akşam ikinci bir şoklama daha yaşadı. HDP eski milletvekili Hasip Kaplan sosyal medya hesabından “HDP kurultayında Demirtaş’ın yerine sakın bir Türk göz dikmesin, benim naçizane önerim, herkes haddini bilecek!” dedi. Hatta liberal takımın "marksist" figürlerinden Candan Badem inanamadı ve "hesap parodi mi?" diye sordu. Ama hesap gerçekti. Kaplan'ın ırkçı söylemi, HDP'nin Susurluk kamyonu gibiydi. HDP içinde uzun süredir devam eden bir tartışma, Kaplan sayesinde ortalığa saçılmıştı. HDP genel merkezi Kaplan'ı kınayan bir açıklama yaptı. Ardından Kaplan HDP'den istifa ettiğini duyurdu.
Ama liberal takım olanları hala anlayamıyor, şaşkın(!)
Hasip Kaplan olayı basit bir sonuçtu, zaten anlaşamayacak bir tarafı da yoktu. Demirtaş'ın aday olmamasını bir türlü anlayamayan liberal takıma yardımcı olmak için bir soruyla meseleyi açalım:
Demirtaş 35 gün neden sustu da, 35 gün sonra aday olmayacağını açıkladı?
Demirtaş gerçekten "koltuk ve makam için değil halk adına siyaset yapma bilincini geliştirmek ve yeni arkadaşlarla, yeni bir heyecanla yola devam etmek için" mi aday olmadı, 35 gün bu açıklamayı mı düşündü?
Biz anlatalım neden aday ol(a)madığını ama anlatmadan önce HDP'ci medyada dişe dokunur neler konuşuldu bir bakalım.
Ertuğrul Kürtçü'nün Bianet'inden yetişme, liberal-HDP'ci takımın yeni gözdelerinden olan Duvar'dan İrfan Aktan 8 Ocak'ta kaleme aldığı yazısında "(HDP)ikna edici açıklamalar yapmadığı, haliyle de akıllardaki soruların yanıt beklediği görülüyor" diyerek bir sorgulamaya girişti. Aktan, "Demirtaş’ın bu kararı, mensubu olduğu Kürt hareketiyle çözülemeyecek sorunlar yaşadığı için vermiş olabileceğine dair de tartışmalar yapılıyor." diyerek, liberal takıma sorduğumuz sorunun yanıtına biraz olsun yaklaştı. Ama daha fazla ileri gidemedi.
Demirtaş'ın aday olmama meselesini işleyen bir diğer HDP'ci yazar ise Fehim Işık'tı. Işık meselenin aydınlanması açısından Aktan'ın çok gerisinde kaldı. "Demirtaş mevki makam peşinde olmadığını göstermek için siyaset dersi veriyor" minvalinde bir çıkış yaparak, güya gerçeği perdeledi. Işık, PKK şeflerinin istediği gibi bir yazı kaleme aldı.
***
TSK'nın 24 Temmuz 2015'te PKK'ya karşı operasyonlar başlatmasıyla birlikte HDP için rüzgar tersine döndü. HDP'nin oyları 1 Kasım 2015'te yapılan genel seçimlerde %10'55'e düştü.
PKK, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerimizde ayaklanma çağrısı yaptı. Bölge halkı çağrıyı dikkate almadı. PKK hendek kazdı ve savaşı şehir merkezlerine taşıdı. Şehir savaşlarında da ağır bir yenilgi alarak, büyük güç ve itibar kaybetti.
Rüzgarın tersine dönmesiyle PKK-HDP çevreleri içinde iç tartışma başladı. Yenilgiye iç sorumlu aranıyordu. Kandil, Demirtaş'ın yükselişinden rahatsızlığını yüksek sesle dillendirmeye başladı. Kandil'e göre Demirtaş, Öcalan'ın yerine oynuyordu. Tartışmalar ayyuka çıkınca Demirtaş açıklama yapmak zorunda kaldı. Demirtaş, cezaevine girdikten 9 ay sonra, 30 Tem 2017'de yaptığı açıklamada Kandil'e "Sayın Öcalan, ağır tecrit koşullarındayken, 'barışı da sen kur' diyerek, sorumluluğu kendisine atmak ne kadar ahlakidir?" diye sordu ve devam etti :
Son zamanlarda açık ve kapalı imalar yolu ile şahsımı ve Sayın Öcalan’ı karşı karşıya getirmeye yönelik sergilenen tutum ve çabalar iyi niyetli değildir. En hafif değerlendirmeyle 'gaflet'tir.
Demirtaş "özeleştiri" istiyordu.
***
Gelelim meselenin özüne...
Demirtaş'ın 35 gün boyunca açıklama yapamamasının ve yeniden aday olmamasının nedeni, Demirtaş'ın gafletle suçladığı Kandil iradesidir.
HDP'de kararları HDP Parti Meclisi değil, PKK şefleri verir. 35 günlük süre, PKK şeflerinin HDP'lileri "ikna" etme süresiydi.. Liberal takımın düşünmekten bile korktuğu gerçeği biz söyleyelim: Demirtaş'ın üzerini Kandil çizdi.
Yani liberal takımın "demokrasi" odağı ilan ettiği HDP, bu coğrafyanın en anti-demokratik ve eli kanlı örgütü olan PKK'nın "yasal" partisidir. Demirtaş'ın da dediği gibi bir Öcalan projesidir. HDP yöneticileri de PKK hiyerarşisine tabiidir. PKK "bitti" derse biter, HDP'nin PKK dışında bir iradesi yoktur.
Anladınız mı hanımlar ve beyler!
Öcalan'ın Türkiye genelinde PKK'yı meşrulaşmak için ürettiği HDP projesinin kullanım süresi an itibariyle bitmiştir.
Demirtaş tartışması ve Kaplan'ın pöykürmesi de bu bitişin gözle görünür sonuçlarıdır.
Liberal takımın Demirtaş tutkusu da, projenin PKK tarafından sonlandırıldığını görmelerinden kaynaklanıyor. Yoksa HDP'nin ve Demirtaş'ın PKK hiyerarşisine bağlı olduklarını bilmediğinden değil...
Liberal takım ağlaya dursun, HDP bitmiştir.
Kaynak:Aydınlık
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.