Ali Hikmet İnce ile 'Gündem Analiz': Taliban'ın Kara Kutusu-1
Taliban, Afganistan’ın tamamında kontrolü sağlayıp iktidara geldi. Ülke insanına işbirliği/dayanışma çağrısında bulundu. Oysa 1996 - 2001 arasında tam bir ‘orta çağ idaresi’ uygulamıştı. Yokluklar içindeki ülke iyice yoksullaşmıştı.
Afganistan; İran, Orta Asya ve Çin ile sınır komşusuydu. Tarih boyunca göç ve ticaret yolları üzerindeydi. Ülkede çok sayıda farklı etnik grup vardı. 10’dan fazla değişik dil konuşulurdu. Aşiretler kendi lisanlarını dillendirir, kültürlerine uygun yaşardı. Ülkede, ‘Afgan’ adı ile tanımlanacak kabile, aşiret ya da etnik yapı mevcut değildi. ‘Afgan’ denilince, - genellikle! - ‘Peştun’ hatırlandı.
Ülke nüfusunun yüzde 85’i Sünni Müslüman kitlelerden oluşurdu. Yerel halklar arasında en kalabalığı - yaklaşık yüzde 40 oranıyla! - ‘Peştunlar’dı. Güney ve doğu bölgelerinde ikamet ederlerdi. Ülkenin sınır komşusu Pakistan’nın kuzeyinde eşit popülasyona yakın aynı halk yaşardı.
1947’den sonra bölgede İngiltere’nin hâkimiyeti bitince dengeler değişti. Pakistan, bağımsızlık kazandı. Ülkedeki Peştunlar, Afganistan’daki soydaşlarıyla birleşip ‘Peştunistan’ adlı müstakil devlet kurmayı tartıştı, gündeme getirmeye çalıştı. Ama gerçekleştiremediler.
1970'de, üniversiteye devam eden 2 genç kız
- Pakistan, Peştun Uyanışından Çekindi… -
1971’de, Bangladeş, Pakistan’dan ayrılınca, - bölgede! - etnik yapıların/milliyetçiliğin dinden daha güçlü ve etkin olduğu gözlendi. Pakistan, ‘İslam’ ve ‘siyasi İslamcılık’ gibi etkin silahların varlığını hatırladı. Özelde Afganistan’da, genel de Peştunlar üzerinde dini bağların kuvvetlenmesine önem veren politikalar geliştirip izledi.
Peştun milliyetçiliği bastırılacaktı. ‘Pakistan İstihbarat Servisi ‘ISI’ - Inter-Services Intelligence - ‘Servisler Arası İstihbarat’! - projeyi devreye soktu!’ Batılı çevrelerin iddialarına göre, mücahitleri topraklarına getirdi. Sınıra yakın bölgelerde dini ve askeri eğitim programları uyguladı. Eğitilen mücahitler, ‘Taliban’ın da temelini oluşturacaktı. Başarılı, lider, cesur şakirtler, bölgedeki ABD yetkilileriyle tanıştırılılacaktı!’
Pakistanlı araştırmacı gazeteci Ahmet Rashid’in açıklamalarına göre, 1971’de, ülkede 900 medrese vardı. 1988’de, 8 binin üzerine çıktı. Sınıra yakın bölgelerde ise, 25 binden fazla ‘dini okul’ faaliyetteydi.
1978’de, Afganistan’da, Sovyetler Birliği yanlısı askeri darbe sonucunda yeni hükümet kuruldu. Komünist yönetim getirilmeye çalışıldı. Yeni rejime karşıt muhalefet, özellikle İslamcı tezleri savunan gruplar oldubittiyi kabullenmedi. ABD ve Pakistan’ın desteğini alıp, silahlı mukavemete girişti. Tepki kısa sürede genişledi ve etkinleşti. Sovyetler Birliği, müdahale etti. Leonid Brejnev’in emriyle Kızıl Ordu ülkeye girdi, silahlı karşıtları bastırdı. Yeni iktidarın elini güçlendirdi.
1970'li yıllarda Kabil'de yaşayan hanımlardan bazıları
- ABD, Sovyetlere Karşı Mücahitleri Destekledi… -
Halktaki Rus nefreti, muhalif mücahitlerin gücünü artırdı. Sayıca çoğalmalarına, lojistik destek sağlamalarına sebep oldu. Karşıtlar, ABD ve Suudi Arabistan’dan yüklü yardım gördü. Soğuk Savaş’ın tarafları kuvvetlerini sınayacak yeni sahne buldu. Pakistan’da konuşlanan mücahit gruplar güçlendikçe çatışmalar yoğunlaştı. Silahlı mukavemet/isyan da yaygınlaştı.
ABD’li akademisyen Barnett Rubin’in araştırmaları, mücahitlere yapılan nakdi yardımları rakamlara döktü. ABD, 1980’de, Sovyetler’e karşı duran mücahit gruplarına 30 milyon dolar gönderdi. ‘Muhalefetin direncine paralel yardım miktarı da her yıl artırıldı!’ Rubin, 1985’de, 250 milyon dolar destek sağlandığını yazdı.
Suudi Arabistan da ABD ile aynı miktarda ‘koltuk çıktı’! ABD, 1986’dan sonra yıllık hibe miktarını 650 milyon dolara çıkardı.
1985’de, ABD Başkanı Ronald Reagan, mücahit gruplara Stinger Uçaksavar Füzeleri verilmesini emretti. Stratejik silahlar ve diğer mühimmatlar, Pakistan aracılığıyla dağıtılacaktı. Karaçi ve İslamabad Hava Alanları üs olarak kullanıldı. Nakliyatı ABD askeri kargo uçakları üstlendi. Sınırdaki mücahit gruplar, ISI tarafından silahlandırıldı.
Konuyu araştıran gazeteci ve akademisyenlerin ulaştığı bilgiler dikkat çekiciydi: 1989’da, Sovyetler Birliği, Afganistan’dan askerlerini çekti. ABD’nin yıllık yardımı da 250 milyon indi. ‘CIA’nın 1989’a kadar 80 bin mücahidi eğitip donattığı ileri sürüldü. Grubun 35 bine yakını Arap orijinliydi. 3.2 milyar dolar harcama yapılmıştı!’
Afganistan’daki komünist rejim, 1992’ye kadar ayakta kalabildi.
Sovyet işgali sonrasında günlük hayattan bir görünüm
- Sovyetler Çekilince Mücahitler Kapıştı… -
Değişik dış mihraklar tarafından desteklenen, silahlanan ve eğitilen ‘İslâmcı gruplar’ hâkimiyet yarışına/kavgasına girişti. İktidar savaşı kızıştı. Cinayetler, fidye için insan kaçırmalar, cinsel saldırılar ve her adım başında rastlanan çatışmalar normal görüldü. Şans, Taliban’a gülecek, en genç ve en az bilinen örgüt hükümete yürüyecekti.
Taliban’ın kuruluş yıllarına ilişkin bilgiler net değildi, kısmen de çelişkiliydi. Örgütün adı Arapça ‘talep eden, talebe’ karşılığı ‘talip’den geliyordu. Çoğulu da ‘taliban’dı. Yani isminden de anlaşılacağı üzere, öğrencilerce kurulmuştu. Peştunlardan oluşurdu. Sünni İslâm öğretilerini benimserdi. Kurucu lideri, Kandaharlı, - Hotak Aşireti’ne mensup! - ‘Molla Muhammed Ömer Ahund’ idi. Molla Ömer, Pakistan’da ve Meyvend ilçesinde medrese eğitimi aldı. Sovyetler’e karşı gelişen muhalefet hareketine katıldı.
Silâhlı çatışmalara girdi. Muharebelerde yaralandı. Savaş ve silah kullanma tecrübesine sahipti. Taliban, 1994’de kuruldu. Banileri 50 civarında medrese talebesi - molla! - idi. Azalar kendilerini ‘Afganistan İslâm Emirliği’nin Fedaileri’ diye tanıtırdı. Amaçları: ‘Dine dayalı yönetim getirmekti!’ ‘Allah yolunda savaşmak ‘cihat’tı, çatışmada ölen(ler)se ‘şehit’ti!’ Taliban kuvvetlerinin ilk ana gövdesi, Pakistan’daki medreselerde eğitim gören mollalar ve Afganistan’dan kaçan mültecilerden kuruldu.
Taliban hemen çatışmalara girdi. 1995’in Mart’ının sonuna kadar 800 hükümet askerini öldürdü. Zafer(ler), başarı(lar) katılımı artırdı. Dini eğitimli öğrencilerden 20 bine yakın iştirak görüldü. Yine Peştun kökenli Mevlana Samiul Hak’ın yönettiği Darul Ulum Hakkaniye Medresesi’nden talebeler, örgüte katıldı. İştirakçilerin çoğunluğu, Afganistan’dan Pakistan’a iltica etmiş ailelerin çocuklarıydı.
Taliban öncesi üniversite kantininde arkadaşıyla sohbet eden bir kız öğrenci
- Taliban, Kabil’i 2 Defa Muhasara Etti… -
Taliban, ülkenin büyük bölümünü kontrolüne aldı. Kandahar’a saldırdı. 3 Kasım 1994’de, direnişle karşılaşmadan sınır kentini zapt etti. Sovyet ve Afgan Orduları’nın bırakmak zorunda kaldığı çok sayıda ağır silahı sahiplendi. Ardından diğer hudut kenti Herat’ı ele geçirdi. Taliban, Peştun nüfusun yoğunlaştığı kentleri zorlanmadan bünyesine kattı.
1995’de, Kabil’i hedef seçti. Her yönden ağır bombardıman başlattı. Ahmet Şah Mesut komutasındaki güçler direndi. Taliban’ın ilerlemesine ve şehre girmesine izin vermediler. ‘Askeri gözlemciler durumu ‘ağır yenilgi’ diye değerlendirdi!’
Taliban, Eylül 1996’da, ‘Kabil Operasyonu’nu yineledi. Önceki yıl şehri savunan Ahmet Şah Mesut, kuvvetlerini geri çekti. Taliban, 27 Eylül 1996’da kente girdi. Tacik orijinli Devlet Başkanı Burhanettin Rabbani’nin görevden azledildiği açıklandı. Yönetime el konuldu. Birleşmiş Milletler Temsilciliği’ne sığınan eski Devlet Başkanı Muhammed Necibullah Ahmedzay ile erkek kardeşi teslim alınıp idam edildi.
Taliban, Kabil’de kendi hükümetini kurdu. Bayrak değiştirildi. Ülkenin yeni adı: ‘Afganistan İslam Emirliği’ydi. Örgütün kurucu lideri Molla Ömer, EMÎRU'L MÜMİNÎN - ‘Müminlerin Emîri, Halife, İslâm Ümmetinin Lideri’! - ilan edildi. Hazreti Peygamber’in hırkası giydirilip ülke ulemasının önüne çıkarıldı. Camilerde ismine hutbe okutuldu. Suudi Arabistan Başmüftüsü Abdulaziz bin Bâz, yayınladığı fetva ile Taliban’ı ve liderini ululadı.
Taliban öncesinde, 1979'da, Kabil'de alış veriş yapan hanımlar
- Pakistan, Yeni Hükümeti Hemen Tanıdı… -
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Pakistan, Taliban hükümetini resmen tanıdı. Çin de gruba katılacaktı. Fakat beklenmedik gelişme yaşandı: ‘Taliban kuvvetleri, Bamyan’daki asırlık Buda heykellerini patlattı!’
Batılı gazeteci ve analistlere göre, Taliban’ın en güçlü destekçisi ve rehberi Pakistan İstihbarat Teşkilatı’ydı.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın - basına yansıyan! - gizli yazışmalarına göre Pakistan İstihbaratı yardımı hiç kesmedi. Taliban, 1997’da, Kabil’de iktidar oturduktan sonra da lojistik desteğini sürdürdü. Yakıt, savaş gereçleri, gıda malzemeleri yolladı. 1997 ve 1998’de, yeni hükümete maddi katkılarda bulundu. Memur maaşlarını finanse etti. ABD, Pakistan’ın tutumunu eleştirdi fakat karşı durmadı.
Sovyet işgali ve sonrasındaki iç savaş, ülkenin sosyal yapısını olumsuz etkiledi. Aile, aşiret, toplum dayanışması sarsıldı, ciddi zarar gördü. Süreç içinde 1 milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Kocasını yitirip dul kalan kadın sayısı 100 binden fazlaydı. Afganistan, dünyada en yüksek çocuk ölümü - yüzde 25! - oranına sahipti. BM’nin ve sivil toplum örgütlerinin insani yardımlarına şiddetle ihtiyaç duyuluyordu.
Ama Taliban, ülke ve dünya gerçeklerinden uzaktı. 1998’in yazında yanlış karar aldı. Birleşmiş Milletler’e bağlı kuruluşların ofislerini kapattı, çalışmalarını durdurdu. BM, uygulamaya şiddetle itiraz etti. ‘Örgütü ülkede karnını doyuramayan 200 bine yakın insanın nasibini kesmekle suçladı!’ Muhtaçlara ulaştırılan gıda yardımı engellenemezdi!
Taliban'ın kontrol ettiği bölgede yaşayan kadınlardan bazıları
- Taliban, İlk İktidar Döneminde Şeriatı Getirdi… -
Taliban, - 1996 - 2001 arasındaki yönetiminde! - anayasa değişikliği yaptı. Şeriat hükümlerini uygulamaya soktu. Günlük hayattaki pratiği takip için de ‘Emr-i Bil Maruf Bakanlığı’nı - ‘İyiliği Emretme, Duyurma Bakanlığı’nı! - kurdu.
Kız çocuklarının eğitim almaları yasaklandı. Eğitim Bakanlığı, yönetimlerindeki 11 vilayette 500’den fazla okulu kapattı. Mektepler, medreseye dönüştürüldü. Ders kitaplarındaki resimler tek tek kesildi ya da üzerleri kapatıldı.
Medrese talebelerine 3. sınıftan itibaren sarık takma mecburiyeti getirildi.
1999’a gelindiğinde, orta öğretime devam eden tek kız öğrenci kalmadı. İlköğretimdeki sayı ise 9 bine kadar indi. - Taliban iktidardan uzaklaştırıldıktan sonra durum iyileşmeye başladı! 2003’de, 2,5 milyona yakın kız okula gidebildi. Günümüzde 3,5 milyona kadar ulaşıldı! -
Taliban'ın kurucu lideri Molla Muhammed Ömer Ahund
Kadınlara, kızlara burka giyme, peçe takma zorunluluğu getirildi. Vücudun hiçbir bölgesi gösterilemezdi. Kurala uymayanlar şiddetle cezalandırılacaktı. Yüzü görünen kadın(lar) kırbaçlandı. Akraba olmayan erkekle konuşan(lar), sopa ile dövüldü veya taşlandı. Peçe yasağı sıkı şekilde kontrol edildi. Hanımlara çalışma yasağı uygulandı. Toplu taşıma vasıtalarındaki aynalar söküldü: ‘Kadınlara bakılabilirdi!’
(Yarınki Yazı: Taliban’ın Kara Kutusu / 2)
ALİ HİKMET İNCE
Siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.