Türkiye İstanbul'a kilitlendi YSK Başkanı Güven'den istifa resti
Üst düzey bir AK Parti yöneticisi YSK Başkanı Sadi Güven'in yaşadığı baskılar nedeniyle istifa noktasına geldiğini iddia etti.
Oda TV yazarı Sabahattin Önkibar 'Ankara YSK Başkanının istifa restini konuşuyor' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
İşte o yazı:
BEN: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MÜSİAD toplantısındaki açıklamalarından sonra, YSK İstanbul için yeniden seçim kararını kesin verir, diyorlar.
O: Hayır, öyle değil… YSK’da tablo bıçak sırtında.
BEN: Nasıl?
O: Dün (Cumartesi) akşam 6-7 arkadaş ile Çukurambar’da kebap yedik. Orada farklı şeyler dinledim.
BEN:Kimler vardı yemekte?
O: Aile içi denilecek bir yemekti. Bizim gibi AK Parti’den milletvekili olan isimler ve bir genel başkan yardımcısı vardı.
BEN: Eeeee?
O: Arkadaşlar yemekte dört üye banko bizden, diğerleri direniyor, dediler… Bir milletvekili arkadaş, Başkan Sadi Güven’in istifa resti çektiğini bile söyledi.
BEN: Bu çok önemli bir iddia?
O: Doğru, söylenenler iddia kabilinde, yani ispatlamanın imkanı yok. Dedikodu da olabilir... Ama emin olduğum husus, YSK’da ibre yüzde 55-45 muhalefetin lehinde.
BEN: Peki, tablo bu ise Cumhurbaşkanı o açıklamayı niye yaptı?
O: Bilmiyorum. YSK üyelerinin önünü açmak için olabilir… Üç gün önce sandık başkanlarının ifadeye çağrılmasını, seçimi iptal etmeye kamuoyu oluşturmak şeklinde yorumlayanlar var.
BEN: YSK üye çoğunluğunun neye direndiği konusunda bir duyumunuz var mı?
O: İptal için somut delil yok ve kamu vicdanı tatmin edilemedi diyorlarmış. Tarih önünde mahkûm oluruz ve Türkiye’de bundan böyle seçimi tartışılır hale getiririz diyorlarmış… Yukarıda söyledim; bunlar siz gazetecilerin ifadesi ile kulis dedikodusu.
BEN: AK Parti dünyasında durum nedir?
O: Resmi görüş olarak herkes seçim yeniden olsun diyor. Ancak benim gibi pek çok arkadaş tersini düşünüyor, fakat açıktan dillendiremiyoruz.
BEN: Siz neden seçim olsun istemiyorsunuz?
O: Birkaç sebep var. Birincisi seçim olur, sonuç aleyhimize çıkarsa, siyaseten ciddi bir vurgun yemiş oluruz... Ayrıca seçim kararı alınırsa toplum çok gerilir ve ekonomi çok daha zora girer diye endişeliyim.
BEN: Tayyip Bey bütün bunları düşünmüyor mü?
O: Elbette düşünüyor ve o bakımdan biraz şaşkınız… Lakin iyi bildiğim şey Cumhurbaşkanımızın başlangıçta İstanbul seçim sonucu kabullendiğiydi. Bilahare Berat Albayrak Bey ile yakın çevresinin telkini ile görüş değiştirdiği söylendi.
BEN: AK Parti için İstanbul belediyesi niçin bu kadar önemli?
O: Önemli çünkü günümüzde siyasetin finansman ile organizasyonları büyük ölçüde Belediyeler aracılığı ile oluyor... İstanbul belediyesi bizde olmasın, Yenikapı’da 2 milyon insanı biraraya getiremez ancak 100-200 bin kişilik mitingler yaparız. İlaveten İstanbul Belediyesi'nin Suriyeliler konusunda aktif yardım ve rolleri var.
BEN: Sizin bu objektif değerlendirmelerinize biraz şaşırdım.
O: Sabahattin Bey hiç kimse ebedi değil, esas olan memleketimizdir. Ben Sayın Cumhurbaşkanımızın bugün devletteki varlığını hakikaten Türkiye adına teminat olarak görenlerdenim. Fakat çok zorlamamak ve vicdanları kanatmamak gerekiyor. Aynı zarftan çıkan ilçe belediye sonuçlarına doğru deyip, Büyükşehir sonuçlarında hile yapıldı demek ve inandırıcı belge koyamamak kafa karıştırıyor.
BEN: AK Partili muhalifler yani Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan ile temasınız var mı?
O: Ben onlardan uzak duruyorum ama sayın Cumhurbaşkanımız o konuda çok tedirgin, çünkü yüzde bir oy bile alsalar onu bizden yani AK Parti’den alacaklar. Çıta yüzde 50 olunca artık bir oy bile çok ehemmiyet arz ediyor.
BEN: Ama onların aralarında birlik yok. Gül-Davutoğlu-Babacan ayrı telden çalıyorlar.
O: Size o cenahtan da sıcak bir haber vereyim. Daha çok yeni. Beşir Atalay Bey şöyle bir formül geliştirmiş. Ahmet Davutoğlu kurulacak yeni partiye genel başkan, Ali Babacan ise 2023’te Cumhurbaşkanı adayı olacak ve bunu baştan açıklayacaklarmış.
BEN: Peki Abdullah Gül?
O: Abdullah Bey teknik direktör olacakmış! Aslında herkes biliyor yeni parti projesi Tayyip Bey’i tasfiye organizasyonudur…
TÜRKİYE KAMUOYU YAKINDAN TANIYOR...
Noktayı bu ifade ile koyduktan sonra, eşyanın tabiatı gereği “bu sohbet kiminle” sorusu elbette sorulacaktır.
“Sohbetimi yaz ama adımı yazma, sıkıntıya girerim” dediği için o ismi açıklamayacağım. İki dönem AKP’de milletvekili olan ve hala siyasetin göbeğindeki o isim benim 30 yıldır yakın tanıdığım. Adını Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ile paylaştığım o ismi Türkiye kamuoyu yakından tanıyor…
SİYASETCAFE.COM
Bunlar da ilginizi çekebilir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.