Trump "Wag the Dog" stratejisi mi yapıyor? 'Seçimi kazanmak için Süleymani'yi öldürttü'
Trump'ın önümüzdeki yıl yapılacak olan seçimlerde başarılı olmak için Kasım Süleymani'nin ölüm emrini verdiği iddia edildi.
Habertürk yazarı Oray Eğin, bugünkü köşesinde 'ABD-İran savaşını anlamak için iki kavram' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Eğin yazısında İranlı general Kasım Süleymani'nin öldürülmesi talimatı veren ABD Başkanı Donald Trump'ın neden böyle bir talimat verdiğine ilişkin çarpıcı detaylar paylaştı.
Eğin, Trump'ın önümüzdeki yıl yapılacak olan seçimlerde başarılı olmak için böyle bir strateji uyguladığını yazdı.
'Kasım Süleymani'nin ölüm emrini veren Donald Trump kamuoyunda bir kenetlenme yaratamadı ama.Beyaz Saray tıpkı 11 Eylül'de olduğu gibi kamuoyuna savaşı satmaya çalışıyor.' diyen Eğin, 'Tıpkı 11 Eylül'de olduğu gibi siyasetçiler ABD'de çok önemli olan Pazar sabahı talk-show'larına katılıyorlar ve Süleymani'nin ölümünün ne kadar gerekli olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Beyaz Saray'ın resmi mesajı "Süleymani'nin ölümünün hayat kurtardığı" ve "ABD'ye olası bir saldırının önlendiği."Ama Trump destekçileri dışında bu propagandaya inanan pek yok gibi.' dedi.
İşte Eğin'in kaleme aldığı o yazı:
"WAG THE DOG" Bugünlerde sık sık 1997 yapımı bu filme atıf yapılıyor. Aslında filmin konusu gayet basit.
Seçime kısa süre kala seks skandalıyla başı derde giren Amerikan Başkanı kamuoyunun dikkatini dağıtmak için savaş çıkarmak ister, Dustin Hoffman ve Robert De Niro da bu sahte savaşın yapımcıları olarak bunu gerçekleştirir.
Arnavutluk'la çıkartılan savaşın Hollywood stüdyosunda çekilen görüntüleri halka izlettirilir ve kamuoyu Beyaz Saray'daki skandalı unutup savaşla ilgilenmeye başlar. Film yakın tarihte sık sık hatırlanıyor.
1998'de Bill Clinton kendi "impeachment" sürecinden geçerken Amerikan Ordusu kimyasal ve biyolojik silah ürettiği düşünülen Sudan'da bir fabrikayı bombalamıştı. 1999'da Amerikan Ordusu bu sefer eski Yugoslavya topraklarını bombaladığında da kamoyu "Wag the Dog" filmini hatırlamıştı.
"Wag the Dog" yeniden gündemde ve filmin adı siyasi tartışmalarda gündeme geliyor. Başı "impeachment"la belada olan bir Başkan hiç kimseye haber vermeden İran'ın en önemli generaline karşı suikast emri veriyor, dünya aniden savaşın eşiğine geliyor. Bütün bunlar da seçimin olacağı senenin başlangıcında yaşanıyor.
Ünlü belgeselci Michael Moore önceki gün Clinton'ın "impeachment" oyunun savaş yüzünden ertelendiğini eski bir gazetenin birinci sayfasını hatırlatarak "Wag the Dog" tartışmalarını ateşledi.
Demokrat Parti'nin Başkan adaylarından Elizabeth Warren da benzer bir yorum yaptı. Öte yandan, Trump'ı destekleyen Fox News'ün "makul" sesleri bile "Wag the Dog" kıyaslamasından rahatsız.
Peki "Wag the Dog" stratejisi tutacak mı?
Washington Post köşe yazarı Josh Rogin'e göre mevcut Beyaz Saray bunu düşünecek kadar becerikli değil. Ne bir stratejileri, ne de bir planları var. Rogin'e göre Trump aslında İran'la da savaşmak istemiyor, ancak ülkenin savaşa doğru adım adım gitmesinin nedeni bu yönetimde sık sık görülen siyasi kaos, kafa karışıklığı. Bir yandan Orta Doğu'dan çıkmak istiyor Trump, diğer yandan da İran'la savaşmak peşinde. Krizi bu noktaya getiren de bu tutarsızlık, ama tabii bu tutarsız politika da her şeyden daha tehlikeli.
Amerikan siyasetinde çok sık kullanılan kavramlardan biri olan "rally around the flag" ülkenin savaş atmosferine girdiğinde bütün halkın (Demokrat ve Cumhuriyetçi) bayrağın ve başkanın etrafında kenetlenmesi anlamına geliyor.
11 Eylül'den hemen sonra böyle bir birlik ortamı oluşmuş, Afganistan'a (ve daha sonra Irak'a) müdahaleye yoğun kamuoyu desteği oluşmuştu.
Cumhuriyetçi Parti'den gelen Başkanlar zaten savaş çıkarmayı, savaş döneminin Başkanı olarak anılmayı kendi miraslarının bir parçası olarak görmek isterler.
Trump'ın da ego'su malum; ilk günden beri kontrolsüz bir şey yapacağı belliydi ve yaptı.
Kasım Süleymani'nin ölüm emrini veren Donald Trump kamuoyunda bir kenetlenme yaratamadı ama.Beyaz Saray tıpkı 11 Eylül'de olduğu gibi kamuoyuna savaşı satmaya çalışıyor.
Tıpkı 11 Eylül'de olduğu gibi siyasetçiler ABD'de çok önemli olan Pazar sabahı talk-show'larına katılıyorlar ve Süleymani'nin ölümünün ne kadar gerekli olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Beyaz Saray'ın resmi mesajı "Süleymani'nin ölümünün hayat kurtardığı" ve "ABD'ye olası bir saldırının önlendiği."
Ama Trump destekçileri dışında bu propagandaya inanan pek yok gibi.
New York Times'ın haberine göre Beyaz Saray'ın "ABD'nin tehdit altında olduğu için Süleymani'yi öldürdüğü" iddiası çok ama çok zayıf delilere dayanıyor.
Irak Savaşı'nı kamuoyuna pazarlama konusunda epey suçlu olan ana akım Amerikan medyası İran konusunda çok daha temkinli; Başkan Trump'ın arkasında durmuyorlar, İran'ın ABD'ye suikast öncesinde ciddi bir tehdit oluşturduğu söylemini haberle desteklemiyorlar. Halbuki Irak'ta kitle imha silahları olduğunu New York Times'ın duyurması zamanında savaşı meşru kılan en kritik dönemeçti.
Bayrağın etrafında toplumun kenetlenmeyeceği Trump'ın bu operasyonu Kongre'ye bildirmeden yapmasından da belli.
Destek almayacağını biliyordu çünkü. Demokrat Parti'nin siyasetçileri ve Başkan adayları Kasım Süleymani'yi terörist olarak nitelendirirken suikastın doğru olmadığın konusunda birleşiyor.
Bloomberg'de yaptığı analizde Jonathan Bernstein bayrağın etrafında kenetlenme stratejisi uygulayan Başkanların zaferlerinin bile sınırlı ve kısa vadeli olduğunu belirtip, Baba Bush örneğini veriyor.
Birinci Irak Savaşı'ndan galip çıkan Bush bir sonraki seçimi kazanamamıştı.Amerikan seçmeninin gözünde bir Başkan'ın popülaritesini kaybetmesinin iki temel nedeni var Bernstein'e göre.
Birincisi de ekonomik kriz, ikincisi de yurtdışında ölen Amerikan askerleri.
İran'la savaş tansiyonunu tırmandıran Trump aslında bu iki ihtimali de davet ediyor. Bayrağın etrafında ülkeyi toparlayacağım derken belki de kendi sonunu hazırlayacak.'
siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.