Süleymancılar yurdunda kalan müritlerden şok itiraflar

Süleymancılar yurdunda kalan müritlerden şok itiraflar

Türkiye'de kök salan cemaatlerden biri olan Süleymancılar, Süleyman Hilmi Tunahan'ı lider belleyen ve uzun süredir faaliyet gösteren bir cemaat.Bu cemaatin bir dönem yurdunda kalmış ve bu yurtları gözlemlemiş kişiler cemaate yönelik bilinmeyenleri anlattı

Türkiye'de kök salan cemaatlerden biri olan Süleymancılar, Süleyman Hilmi Tunahan'ı lider belleyen ve uzun süredir faaliyet gösteren bir cemaat.

Bu cemaatin bir dönem yurdunda kalmış ve bu yurtları gözlemlemiş müritler cemaate yönelik bilinmeyenleri kaleme aldı.

İşte Süleymancılar yurdunda kalan müritlerin cemaat hakkında yazdıkları o yazılar:

 

'ALEVİLERİN ELİNDEN YEMEK YENMEZ' DİYORLARDI

 

'Said nursi ile başlayan hareketle "öncü kişinin ikonlaştırılması ve peygambere yakın bir saygı duyulması" bakımından benzeşseler de süleymancılar çok daha katı, çok daha geriye dönüktürler. Gülen cemaati kadar olmasa da ülkenin her yerinde öğrenci yurtlarında birçok öğrenciyi misafir ederler. Bu yurtlar yine Gülen cemaatinin yurtlarındaki gibi yarı dersane işlevi görür. Öğrencilere çeşitli genel dersler dışında dini eğitim de verilir. Sürekli Gülen cemaatiyle karşılaştırıyorsun diyeceksiniz ama iyi bildiğim iki örnek, bu yüzden bunlar üzerinden gitmem gerekiyor.

 

menzil-siyasetcafe1.jpg

 

Süleymancıların yurtlarında verilen dini eğitim gülen cemaati yurtlarındaki gibi "bak bunu eğitimine ek olarak yapıyoruz" şeklinde softcore biçimde değil, direkt ağır kuran dersleri şeklinde verilir.

Öğrenciler bir kuran kursunda öğrenemeyecekleri kadar ileri derecede kuran okuma öğrenirler ve zaman zaman ödevlere, denemelere tabii tutulurlar. Gülen cemaatinde hoş karşılanan brotherhood temalı toplantılar ve eğlencelerin çoğu yasaktır.

Futbol konusunda "birisi birisinin kafasıyla top oynamış bilmem kaç yüzyıl önce" kafasındalardır, ki bazılarımızın bileceği gibi birisi-birisinin diye bahsettiğimiz hikaye alevi temalıdır, ki kendileri aleviler konusunda da "elinden yemek yenmez", "pis kokuyolar" kafasındalardır.

Hayatın her alanında günah diye nitelendirilme "ihtimali bulunan" her şeyi günah kabul ederler. Kendi çizgilerinde birkaç tv kanalı bulunsa bile tv izlemek büyük günahtır, çünkü kanal değiştirirken çıplak kadın görebilirsiniz, bir de tabii ki gavur icadı. keçi sakal bırakıp bunlardan birine denk gelirseniz çok ters bakarlar, şeytanmışsınızcasına.


'SİYASİ GÖRÜŞLERE MÜDAHALE EDERLER'

 

'Bizzat çok yakınım birine "seçimde şuna oy vereceksin" demişlikleri ve bu yakınım birinin normalde ona oy vereceği yokken oy vermişliği vardır. "ders çekmek" diye tabir edilen dinsel-ödevleri (ne dedim ben) ismailağa cemaati gibi türevlerle karşılaştırılınca hafif sayılabilir. Günde on-on beş dakika "rabıta" adı verilen meditasyonu yaparlar.

 

menzil-siyasetcafe2.jpg

 

As-üst ilişkisi çok katıdır ve "hoca" denilen kişi 25 yaşında bir kız/erkek çocuğu olsa bile, 40-50 yaşında kadınlar/adamlar bu kişilerin her dediğine itibar eder, çevrelerini de bu yönde etkilemeye çalışırlar. Çok bağlanan mürid(e)ler artık bir süre sonra kendi eliyle kesmediği, kurban bayramında gözünün önünde kesilmeyen, veya tanıdık, güvenilir bir kasap tarafından satılmayan hiçbir hayvansal ürünü tüketmezler. Zira herhangi bir şeyin içinde domuz eti, hiç değilse domuz yağı olabilir.

 

'BİRBİRLERİNİ TANIMAK İÇİN AYNI BIYIK MODELİ BIRAKIRLAR'


Kadınlar pardesü giyerler, çarşaf pek hoş karşılanmaz. pardesünün üstüne saçların varlığını belli etmeyecek ve önden yüz etrafında yuvarlak bir görüntü verecek şekilde türban bağlarlar. saçların belli olmaması ve yüzün, boynun ilgi çekmemesi adına son beş-on yılda çok yaygınlaşan ve "sıkmabaş" diye de tabir edilen boynun etrafına dolanmış ve arkadan kabartılmış modele şiddetle karşı çıkarlar.

Erkekler kısa saç kullanıp -sıkı durun- badem bıyık bırakırlar. Aslında günümüzde badem bıyık olarak adlandırılan bıyığa fırça bıyık da diyebiliriz.

Badem bıyık hitler bıyığı işte. Neyse, çok kavram kargaşasına girmeyelim. Günümüzde AKP veya Gülen cemaati ile özdeşleştirilen ve bazı alanlarda da yaygınlaşan bu fırça bıyık aslında süleymancı bıyığıdır.

 

menzil-siyasetcafe4.jpg

 

Yıllardır, onyıllardır da böyle olmuştur ve ancak son zamanlarda AKP ve Gülen cemaati mensuplarınca nedendir bilinmez benimsenmiştir. Bahsettiğimiz bıyık bir veya iki numara ölçüsünde kısaltılır. Üst dudağın ucu ve kenarlarından da kırpılır. ortaya üst dudağın background'ının görülebileceği şekilde, uzatılmış sekizgen şekilli bir bıyık çıkar.

Tarikat bünyesinde bunun hiçbir şekilde şekilcilik olmadığı, sadece birbirlerini tanımak için böyle politikalar izlendiği, veya bunun sadece bir gelenek olduğu gibi şeyler dolaşsa da, direkt üst seviyede bir üyeden böyle bir "birinci el" açıklama duymadığım için burada yorum yapmayacağım. Üyeleri karşı cinsle el sıkışmaz, sigara içmez (içenler gizli gizli içerler diyelim, çok iğrenç bir kafirlikmiş gibi davranır çoğu) ve zorda kalmadıkça tüylü hayvanlara dokunmazlar (ellerine veya üzerlerine bulaşabilecek eser miktarda çiş, bok nedeniyle abdestlerinin bozulacağı veya namazlarının kabul olmayacağı korkusuyla).

 

'KEMERİNİ DOĞRU TAKMAZSAN EVİNE MELEK GİRMEZ'

 

Daha önce de bahsedildiği gibi her şey için bir duaları vardır. Çok üst seviyede üyeler pek bu tarz şeylere yanaşmasalar da "şu duayı okursan şu oluyormuş" derseniz her türlü ortalama üyeyi inandırabilirsiniz. Böyle şeylere çok sığınırlar. Hatta bizzat buzdolabının üstüne dua (!) asıp "dolabı açmadan önce iki kere okursan bereketli oluyormuş" diyenini de gördüm.

Üzerinde arapça "allah inananları korudu" gibi anlamlara gelebilecek grameri falan da bozuk bir şey yazıyordu. Hayatlarının her alanına uygulayabilecekleri öğütleri ve direktifleri vardır hocalarının. Araştırılırsa kemeri şu tarafa doğru takmazsan evine melek girmez tarzı uygulamalar bulunabilir. batıl inançlara çok meyillidirler ve özellikle pensilvanya civarlarında yaşayan ve "amish" diye tabir edilen topluluklara tutuculuk ve birazcık da yaşam tarzı olarak çok benzerler.

 

menzil-siyasetcafe22.jpg

 

Çoğunun evinde üyesi ister kadın, ister erkek olsun süleyman hilmi tunahan'ın bir portre fotoğrafı olur. Normalde evde yabancı erkek veya kadın fotoğrafına karşı duruşta olsalar da bu zat'ın fotoğrafı bir dolapta, bir çekmecede durur ve arada çıkartıp bakarlar.

Peygamberin bile peygamberlik görevi dışında normal insan kabul edildiği bir dinde başka bir insanın evliya kabul edilip peygamber'den çok hürmet gösterilmesi bu tipte bir tarikatta bu zatların Allah ile peygamber arasında bir konuma sahip olduklarını göstermektedir.

 

'MİLLİ GÖRÜŞ ÇİZGİSİNE YAKINDIRLAR'

 

Siyasi olarak milli görüş çizgisine çok yakınlardır (hayat görüşleri de bu çizgidedir hala), ancak son seçimlerde akp-mhp arasında gidip gelmişlerdir. Kendileriyle aynı görüşte olmayanları pek sevmez, kendilerinden aşağı görürler. Örneğin dinsiz bir insanı sevmemelerinin sebebi onlara ters olması değil, onu acınası iğrençlikte aşağı bir varlık olarak kabul ettiklerindendir. Önlerine kuran da koysanız, peygamberi diriltip de getirseniz "yok, bizim hoca şöyle dedi" deyip geçiştirirler. birbirlerini çok sayar ve severler, bu nedenle her türlü görüşleri kendi aralarında şekillenir. başkalarını aralarına almayı pek sevmezler.

 

'YURT YANGININDA CAN VERMEDİM AMA NELER KAYBETTİĞİMİ FARK ETTİĞİMDE İÇİM YANDI'

 

'Bu cemaati en iyi tanıyanlardan biri de benim neden mi? 7 sene kaldım çünkü yurtlarında. bazı söylemlere cevap vereyim...

Siyasetçi değiller:  2007 yılında bizim yurdu Ankara'dan toplayıp Kırıkkale'deki Mehmet Ağar mitingine götürdüklerini saymazsak siyasetçi değiller. 15 16 yaşında çocukları otobüse bindirip, üzerlerine demokrat parti tişörtü, ellerine demokrat parti bayrağı veren bunlar değildi. Müzik haramdır dedikleri halde, otobüste bangır bangır demokrat partinin seçim şarkısını çalanlar da bunlar değildi. aynen, siyasetçi değiller.

Kur'an'dan başka bir şey öğretmezler: Dini eğitimleri kur'an ağırlıklı olsa da, kulu yüceltmenin bini bir para burada. Talebeler hocalarını, hocalar yurt idarecilerini, yurt idarecileri bölge idarecilerini ve sonra hepsi birlikte başlarında bulunan 'abilerini' yüceltirler. Saadet zinciri dedikleri, içindeki ebubekir beyin, imam-ı rabbani'nin ve son olarak süleyman hilmi tunahan'ın bulunduğu zinciri yüceltirler.

Rabıta denen olayda Allah'ın nurunu Süleyman Hilmi Tunahan tarafından alırlar. Yani peygamber sonrası bir aracı daha koyarlar. Namaz kılarken bile aklınızda Süleyman Hilmi Tunahan bulunsun diyen hocaları vardır. (bireysel hataları cemaate mal etme diyenler, size de geleceğim). yani verdikleri kur'an ağırlıklı eğitim sadece sözdedir.

Mensupları zararsızdır: Bu yurtlardaki talebeler bir baltaya sap olamayıp, bari hoca olalım diyenler tarafından eğitilir. hocaların içlerinde üniversite mezunları olsa da, bunlar diğerleri tarafından sindirilir. bunların genel özellikleri yalaka olmaları, paraya tapmaları, ihvandaki zengin kişilerin çocuklarına dokunamayıp fakir çocuklara her türlü kötülüğü yapmaları ve en nihayetinde karaktersiz birer insanımsı olmalarıdır.

Kendileri, kadınları ikinci sınıf olarak gören birer kadın düşmanı, tarih okuyan öğrenciye onun yerine kur'an okusan hafız olurdun diyen birer fennî ilim düşmanı ve her şeyi ben bilirim havalarında olan birer cahildir. gelişime katkısı olmadığı halde gelişime karşı da olan bu tiplerin zararsız olduğunu hangi vicdan sahibi söyleyebilir? aldıkları ailevi eğitim yetmezmiş gibi bir de yurtlarda kendilerine verilen eğitimle ataerkilliği tam içlerinde hisseden, fennî ilimler namına bir bok bilmeyen, bileni de küçümseyen bu tiplerin zararsız olduğu nasıl söylenebilir?

Açık görüşlü olmayan, kendileri dışındaki insanların tü kaka olduğunu düşünen, en doğru yolun kendi yolları olduğunu benimsemiş insanlar nasıl zararsız olabilir?

Sizin zararsız olmanız için en ufak bir neden göremiyorum ben. Çocukların beynini yıkıyorsunuz, ailelerin beynini yıkıyorsunuz, insanların beynini yıkıyorsunuz ve topluma faydasız zombiler sürüyorsunuz piyasaya. Sadece kendi cemaatinize fayda bekliyorsunuz.

Bakın, gerçekten zor değil. Biraz akıl yürütün; orta çağ'dan bu yana dinle yaşayan hangi devlet gelişmiş bir devlet olmuş? İslam dünyasının bilimle yaşadığı yıllar en parlak yılları değil midir? günümüzde islam ülkelerinin halini düşünün. bu huzursuzluğun, bu savaş halinin nedeni nedir? bunları düşünün.

Ne acıdır ki ailemden dolayı en verimli, en güzel yıllarımı bunların yurtlarında geçirdim. ne doğru düzgün kitap okudum, ne dil öğrenebildim. "üniversite oku iş sahibi ol" prensibiyle yetiştim. üniversiteye geldiğimde ise ne bir vizyon sahibiydim, ne de donanımlı bir genç. kapalı fikirli olmak, islamcı olmak ise cabası.

Ben şanslıydım, bir yurt yangınında can vermedim. ama neler kaybettiğimi fark ettiğimde benim de içim yandı.'

 

ic-005.JPG

tarikat-ic.JPG
 

cub.JPG

 

 

 

siyasetcafe.com

 

 

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
25 Yorum