Paralel Devletin eli “Postmodern anarşizm”: Çalarak mülkiyet!
Post modern anarşizmde örgüt gizliliği ve sosyal dayanışma gücünü kullanarak, örgüt üyesi olmayanlardan “ÇALARAK MÜLKİYET” edinir. FETÖ’nün ÖSYM KPSS vs sorularını çalması ihale yolsuzlukları, ödül ve sahte paye dağıtılması vb. buna örnektir.
‘’Herkes Eşittir Ama Domuzlar Daha Eşittir’’ Hayvan Çiftliği, ORWELL
Paralel Devletin Gözü Panopticon adlı makalemizde Fetö ve Gözetim Toplumunu ana başlıkları ile anlatmıştık. Gözetim Toplumu Projesini bir silah olarak planlayıp hayata geçiren Fetö’nün diğer bir silahı ise POSTMODERN ANARŞİZM’dir. Diğer bir ifade ile Paralel Devletin, Gözetim Toplumu faaliyetlerinde tespit ettiği engelleri ve rakiplerini bertaraf etmek için kullandığı asimetrik stratejidir. Paralel devlet otorite ve egemenliğini kurmak için millî unsur ve kişilere karşı birtakım eylem ve şiddet türleri uygular. FETÖ hakkında "Devrin Haşhasi Hareketi" tanımını kullanmamızın sebebi, işte bu postmodern anarşist taktik ve saldırılardır.
PEKİ ANARŞİZM NEYDİ VE POSTMODERN ANARŞİZMİN FARKI NEDİR..?
Anarşizm kelimesi Yunanca kökenlidir. Kuralsızlık anlamındadır. Fransız devriminden beri düzenin yıkılması anlamında Kullanılır. Proudhon “toplum anarşideki düzenin peşinden koşar” tezi postmodern anarşizm de “KARGAŞADAN DÜZEN DOĞAR” tezine dönüşür ve anarşizm ara rejim olur. Yani paralel devlet suları bulandırıp balık avlamaya çalışır.
Paralel devlet kendi istediği düzeni kurmak için anti devletçiliği kullanarak Türk devletini yıkmaya çalışmaktadır. Bu Anlamda postmodern anarşizm; devleti yıkmak yahut etkisizleştirimek için araçsallaştırılmaktadır. Anarşistler bunu meşrulaştırmak ve hedeflediği gayeye ulaşmak için "MAKYEVELİZMİ" kullanmakta ve her türlü kuralsız saldırıyı mübah görmektedir. Bu durum FETÖ’nün fundamantel literatüründe "DARUL HARP" olarak geçmektedir. Fetö yalan söylemeyi "TEVİL" yani bir çeşit savaş hilesi olarak , devletçi ve milliyetçi kişilere yaptığı kötülüğü ise CİHAT faaliyetleri olarak görmektedir.
Michael Bakunin’in liderliğini yaptığı anarşizm sendikacılık ile kitle hareketine, Anarko-sendikacılık ile de devrim ve çatışmalara dönüştüğü ülkeler Meksika İspanya Arjantin Uruguay'dır. Bu ülkelerde anarşizme karşı tepki olarak otoritaryanizm ve politik baskı oluşmuştur. Fetö işte bu olguyu gerçekleştirmek için hükümete "TİRAN" diye hakaret etmektedir. Yani Fetö bir post-modern anarşist hareket olarak, Tiran kavramını postmodern anarşit militanlarının (direnişçilere) devlet otoritesine baş kaldırısında motive etmek için kullanmaktadır. Ayrıca daha önce bahsettiğimiz JHON LOCKE’NİN HÜKÜMET ÜZERE İNCELEMELER kitabında sık sık tiranlıktan bahsedilmekte ve egemenin yolsuz ve usulsüzlüklerinin artması halinde; anarşizmi toplumun genelinde oluşan bir haklı isyan olarak göstermektedir. İşte 2012 den beri örgüt üyelerinin Tiran kelimesini ağızlarında sakız yapmalarının şifrelerini deşifre ediyor, Türkiye’ye oynanan oyunun ultrasonunu çekiyoruz.
Postmodern anarşizmin, anarşizmle olan farklarını anlatmaya devam edelim. En büyük fark; anarşizmde var olan anti devletçilik, postmodern anarşizmde devletin kılcal damarlarına sızıp, meşru fiziki güç kullanma selahiyetinin tek sahibi olan devletin makamlarını paralel devlet olarak ele geçirip, devletin meşru yetkilerini devletçi milliyetçi insanlara ve devletin savunma mekanizmalarına karşı illegal olarak kullanmakla vücut bulmaktadır. Bunun en büyük örneği *ERGENEKON* soruşturma dalgalarıdır. Polis savcı ve hakim görünümlü postmodern anarşistler devletin genel kurmay başkanını bile derdest edip illegal olarak ceza evinde esir etmişlerdi. Osmanlı devletinin birinci dünya savası sonunda, İstanbul’un işgalinde esir verdiği ve Malta’ya sürülen asker siyasi iş adamı mütefekkir 150 civarında iken sadece Fetönün sahte operasyonlar sürecinde kurguları ile zarar verdiği kurmay sayımız 300 den fazladır. İşte postmodern anarşizm, işte postmodern işgal girişimi…
Anarşizmde militanlar Rousseau’nun "İNSAN ÖZGÜR DOĞMUŞTUR AMA ARTIK HER YERİNDEN ZİNCİRLERE BAĞLIDIR" sözünü şiar edinir ve devlete başkaldırır. Postmodern anarşizmde ise örgüt üyeleri daha çok refah ve statü için paralel devlete mutlak itaat edip devlet aleyhine çalışırlar.
Anarşizmde Anti-klerikalizm yani kiliseye dolayısıyla dine baş kaldırı mevcut iken postmodern anarşizmde, din motivasyon aracı olarak görülür ve örgüt eylemlerine yüce bir dini manevi anlam yükletilerek meşrulaştırılmaktadır.
Anarşizmde devlet "kulüp, silah, kelepçe ve hapishane" olarak görülür iken (Emma Goldman) postmodern anarşizmde devleti ele geçiren paralel devlet, rakiplerini ve devleti zayıflatmak için "devleti CEBERRUT gösterip", samimi duygular ile devleti koruyan ve kollayan devlet adamlarını çeşitli komplolar ile hapishaneye göndermeye çalışırlar.
Bakunin "politik güç ve refah birbirinden ayrılmaz" demiştir. Anarşizm bu politik güç ve refaha başkaldırır. Postmodern anarşizmde ise örgüt üyeleri politik güç ve refahı örgüt dayanışması içinde illegal olarak ele geçirirler. Ve rakipleri ve devlete karşı bu politik gücü kullanarak saldırırlar.
Postmodern anarşizm kollektiftir. Örgüt menfaatleri bireysel özgürlükten önce gelir. Dayanışma hayatın her alanında önceliklidir. Anarşizmde Proudhon’un dediği gibi "MÜKİYET HIRSIZLIKTIR", ama postmodern anarşizmde örgüt gizliliği ve sosyal dayanışma gücünü kullanarak, örgüt üyesi olmayanlardan *ÇALARAK MÜLKİYET* edinir. Fetö'nün ÖSYM KPSS vs sorularını çalması ihale yolsuzlukları, ödül ve sahte paye dağıtılması vb. buna örnektir.
Anarşistler seçimle göreve gelen hükumeti ve anayasayı reddederler. Postmodern anarşistler ise kadroları ile hükumetleri ele geçirirler veya tahakküm altına alarak kendi anayasalarını yapmaya çalışırlar.
Anarşistler bireyci görüşe sahip Thoreau jefferson’un “en iyi yönetim en az yönetendir” sloganına inanırlar. Postmodern anarşistler ise gözetim toplumu sayesinde her yeri gözetleyip herkesi dinleyip kontrol etmeye çalışırlar, ÖZEL ALANI DAHİ, HABERMAS’IN TANIMLADIĞI KAMUSAL ALANA DAHİL EDEREK bireylerin şahsiyetlerine görünmez kelepçeler takarlar. Özgünlüğü kaldırırlar. İşte Fetö'cülerin, vasat bir gözlemci tarafından bile tanınmaları ve kendilerini saklamaya çalışırken karikatürize olmaları ve deve kuşu misali saklanamamaları bu yüzdendir.
Anarşistler piyasaların doğal düzenine inanırlar. Postmodern anarşistler ise devletin elini piyasadan çektirerek ANARKO KAPİTALİZMİ kullanarak piyasaları ele geçirmeye ve devletlere hükmetmeye çalışırlar. Şahsen; geçtiğimiz dönemde ve halen yaşadığımız ekonomik sıkıntıları buna bağlıyorum. Bir iktisatçı yada ekonomist değilim, ancak postmodern anarşizmin (BİR EKONOMİK TETİKÇİNİN İTİRAFLARI adlı kitap serisinde olduğu gibi) ekonomik operasyon ve saldırılar yaptığını kavrayabiliyoruz. Çünkü örgütün bireysel ve toplumsal davranış modelleri ve beden dili operasyonun perde arkasını deşifre etmektedir.
Anarşistler hem devleti hem halkı tedhiş etmek için sözde halk mahkemeleri kurarlar (Kızıl Tugaylar). Postmodern anarşistler ise anayasal kurumları ele geçirip özel mahkemeler kurarlar ve rakiplerini kontrolü altında ki bu bağımsız olmayan mahkemelerde cezalandırırlar. ERGENEKON soruşturmalarında gördüğümüz özel mahkemeler gibi…
Anarşistler söylemlerinde herkesin eşitliğini savunurlar, Postmodern Anarşistler ise nimet külfet dağılımında nimetin kendi örgüt üyeleri arasında eşit dağılımı için çalışırlar. Külfeti ve angarya işleri ise kendilerinden olmayanlara yüklerler. Özellikle kamuda bürokratik oligarşiyi kullanarak bunu pratikte göstermişlerdir. Yurt dışı eğitim veya seyahatleri, taltif ve ödülleri hep kendi adamlarına, yapılması gereken ve angarya gördükleri riskli işleri ise hep kendilerinden olmayanlara gördürmüşlerdir. Bu durum George Orwell’in Hayvan Çitliği kitabında geçen "HERKES EŞİTTİR AMA DOMUZLAR DAHA EŞİTTİR" durumu ile birebir aynıdır.
Anarşistler anti devletçi olduklarından, mevcut rejimi top yekun ret ederler. Postmodern anarşistler ise mevcut düzeni İbni Haldun’un ASABİYE tezinde geçen "her varlığın doğup büyüyüp öleceğinin doğal yasa olduğu devletinde bu doğal yasaya tabi bir organizma olduğunu’" varsayımdan yola çıkarak, devleti devamlı bir KAOS içerisinde çöküş döneminde tutup, "KAOS YÖNETİMİNİ" yani devamlı kaos içerisinde olma halini illegalitelerinin ve gayri meşru düzenlerinin emniyet sübapı olarak görürler.
Anarşistler fiziki şiddet ve eylemleri kullanırlar postmodern anarşistler fiziki, sosyal, siyasal, psikolojik, cinsel, ekonomik şiddeti ve her türlü istismar ve taciz araçlarını kullanırlar. Yeri geldiğinde pasif direnişi mesela, *Gandhi’nin* yaptığı "SATYAGRAHA" benzeri pasif eylemleri yaparlar veya yapması gerekeni yapmayarak devlet ve kamu işlevini yavaşlatma gibi pasif eylemleri gerçekleştirirler. Yeri geldiğinde de gezi olaylarında olduğu gibi toplumsal olayları provake edebilirler. İşte bu yüzden Milli Güvenlik Kurulunda legal görünümlü illegal terör örgütü tabiri kullanılmıştır.
Paralel Devleti, Gözetim Toplumu Projesini ve Postmodern Anarşizmi izah etmeye çalıştık. İnşallah bir sonraki makalede; Özellikle 1980 yılından sonra paralel devletin unsur örgütleri ile beraber senkronize şekilde ne tür eylem yapıp hangi şiddet metodlarını uyguladığını YANİ SİLAHLARINI anlatacağız. Fetö'nün sosyal bilim teorilerini realiteye yani pratiğe nasıl koyduğunu, bürokratik oligarşiyi networküne nasıl hizmet ettirdiğini ve vezir düşürme operasyonlarında kullandıkları manipülasyon usullerini izah etmeye çalışacağız…
Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe..
İHSAN ZORLU KÜ-YEREL STRATEJİ
Siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.