Nihat Genç FETÖ'cülerin kellesini istedi "AKP bundan çöküyor"
Gazeteci Nihat Genç, 'Vatana ihanet eden Fetö hainlerinin bulunması, yakalanması, cezalandırılması AKP'nin kendine yakın işadamlarını koruması yüzünden akamete uğradı ve hukuk ve devlete güven toplumca sarsıldı.' dedi.
Oda TV yazarı Nihat Genç, 'Cellatsız saray çok yaşamaz' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
İşte o yazı;
Vatana ihanet eden Fetö hainlerinin bulunması, yakalanması, cezalandırılması AKP'nin kendine yakın işadamlarını koruması yüzünden akamete uğradı ve hukuk ve devlete güven toplumca sarsıldı.
Gaziantep'de, Kayseri'de, Ankara'da hakkında artık çok satan kitaplar yazılan (Metastaz) işadamları rüşvetle ya da iltimasla ya da başka sebeplerle himaye edildi ve mahşeri vicdan yara almakla kalmadı halkın AKP'ye olan inancı sıfırlandı ve devlet ve hukuk'a itimat çok büyük zarar gördü.
Hukukun ve mahşeri vicdanın görüşü: Devlete baş kaldırıp kanlı bir ihtilal girişiminde bulunan Fetö hainlerine karşı ayrım gayrım yapılmamalıydı.
Oysa AKP'lilerin Osmanlı devlet düzenini öne çıkartmaları ve her vesileyle Osmanlı'yla iftihar etmeleri vazgeçemedikleri ideolojik dogmalarıdır.
Bugünden bakalım, veziriazam idamları Osmanlı'nın altı yüz yıl gibi uzun yaşamasına bir çok sebepten büyük bir sebep midir?
İdamlar çürümeyi önlüyor, rüşveti önlüyor, hırsızlığı önlüyor, devlette ikiliği önlüyor.
Osmanlı yaklaşık 210 veziriazamdan (sadrazam) 44'ünü idam etti. Cumhuriyet Türkiye’si de bir veziriazam idam etti. Fatih'in Çandarlı'yı idam etmesi, meşhur Pargalı İbrahim, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Çorlulu Ali Paşa, Koca Mustafa Paşa meşhur sadrazamlardan bir kaçı.
Sarayda cellat ocağı dahi vardı, cellatsız saray olmaz, idam edilen mevki Cellat Çeşmesi vardı, kelle koltuk tabiri, kesilen baş cesedin koltuk altına konurdu.
Kimi padişahın emrine karşı geldiği için kimi rüşvet aldığı için Osmanlı'da “müsadere” geleneği vardı. Müsadere demek, malına mülküne el konulur, ancak vasilerine (evlatlarına) maaş bağlanırdı.
Artık kelle keserek değil hukuk ve yargı önüne çıkartarak 15 Temmuz sonrası AKP müsadere geleneğini bir şekilde sürdürebilir ve devlet ve hukuk'u ikili oynamak gibi kayırmak gibi büyük bühtan altına sokmazdı.
Saray var ama cellat yok, devlet var ama hukuk yok.
Oysa tarihin hiç bir sarayı cellatsız yaşayamadı.
Bir bildiriye imza attılar diye yüzlerce akademisyen işinden atıldı ama Fetöcü himmetle yüz milyonlarca dolar kazanmış onlarca işadamı artık neyin karşılığı bilinmez aramızda hür ve günahsız vatandaşlar olarak baş tacı ediliyor.
Galiba, AKP'de çürüme ve çöküş ve çözülüşü SİYASET MEYDANI'nda kendi adamlarını koruyarak işte böyle başladı.
İNSAN BU OLUYOR İŞTE
Bir yazar olarak siyaset bilimi, siyaset felsefesi ve kültürü üzerine onlarca yıl süren çok uzun okumalarım var, sanat, sanat tarihi; ciddi şekilde ilgilendim. Edebiyat kendi maharet alanım, ve psikiyatri ve psikoloji sahasında çok ciddi okumalarım var.
Yine de “insan” denilince kafamın almadığı, çözemediğim, anlamlandıramadığım çok tuhaf şeyler görüyorum.
Geçen günlerde Ukrayna'da çekilmiş bir hapishane belgesi izledim, yirmiye yakın kadına ve çocuğa tecavüz edip vahşice öldüren bir sapık’ın (65 yaşında) cezaevi günlerini konu ediniyor ki, Ukrayna basını kurbanların sayısının yüzün üstünde olduğunu söylüyor.
İşte bu sapık müebbet hapis yiyor ve şu an cezaevinde, belgesele röportaj veriyor ve hücresini kameralara açıyor.
İşte akılları durduracak sahne: Yirmi beş yaşlarında pek de güzelce genç bir kadın medyadan bu davayı izlerken bu sapık'a aşık oluyor, mektup üstüne mektup yazıyor ve sonra tanışıyorlar.
Genç kadını da tanıyoruz, hayret, konuşması ifadeleri her şey “normal” bir insan görüntüsü veriyor.
Mahkum hakları gereğince sapıkla cezaevinde evleniyorlar ve haftada bir kez özel bir odada birlikte oluyorlar, işte bu evlilikten bir de çocukları oluyor, yetmedi, mahkumun özel odasında buzdolabı ve içinde çilekli pastalar ve dondurmalar ve çekim anında kameraya konuşurken dahi aşkla birbirlerini yalama görüntülerine şahit oluyoruz.
Mikrofon genç kadına uzanıyor, onlarca kadına ve çocuğa tecavüz eden böyle bir sapığa nasıl aşık oldunuz?
Kadın, çocuk ve kadınlara tecavüz eden ben değilim, diye cevaplıyor.
Olacak şey değil. Fetöcü hainler ellerine kelepçe vurulup cezaevine götürülürken her birinin aralarında anlaşmış gibi “ben haram yemedim” demesi gibi.
Ve bu sapık'tan bir de çocuk yapmış.
Bu çocuk insan içine nasıl çıkacak?
Yüzlerce insanı vahşice öldürmüş bir sapık'a duyulan bu aşk'ın psikolojisini anlamakta zorlanıyorum.
Kendime izah edemiyorum, ama işte görüyorsunuz, halkın başından aşağı bombalar atmış, canavarlaşmış, robotların mahkeme ifadelerini.
Adam CIA adına çalışmış, bir gizli örgüt Fetöcülükle Silahlı Kuvvetlerin en üst komutanlığına kadar sızmış, video görüntüleri delil olarak ortada, asıyor, kesiyor, vuruyor, darbenin tam ortasında, meclisi bombalıyor sokağa çıkan halkın başından aşağı bombalar atıyor ve ama bilin bakalım, mahkemede son ifadesinde hangi cümleleri kuruyor.
Şöyle diyor Fetöcü hain: Vatan Sağolsun.
Ve benim de aklıma yüz küçük çocuğa tecavüz edip öldürmüş Ukrayna tarihinin gelmiş geçmiş en azılı sapığına aşık olan genç kadın geliyor.
Hiç kimse ben siyaset, sanat, felsefe, psikoloji yedim yuttum, anlarım demesin, insan bu, oluyor işte, bu akıllara seza pişkin pişkin sapıklıklar hepimizin gözleri önünde yaşanıyor, mahkeme kayıtlarına tarihimize giriyor.
Hala bu sapıklardan çocuk yapanlar var, hala bu sapık'ları koruyan kollayanlar var, hala, yazılarıyla, destekleriyle bu
SİYASETCAFE.COM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.