Muhsin Yazıcıoğlu'na "İYİ" vefasızlık
Vefa sadece İstanbul’da bir semt adı değildir…Ülküdaşları Muhsin Yazıcıoğlu’na ahde vefasını göstermelidir..
Vefa sadece İstanbul’da bir semt adı değildir…Ülküdaşları Muhsin Yazıcıoğlu’na ahde vefasını göstermelidir..
Meral Akşener’in kurucu genel başkanı olduğu partinin kuruluş dilekçesi İçişleri Bakanlığı'na sunuldu. Akşener’in partisinde bulunan isimleri incelediğimiz de, bir üye dikkatimizi çekti. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazasıyla ilgili başlatılan soruşturmada bir dönem adı geçen ve ifade veren dönemin eski Adana Bölge Jandarma Komutanı emekli Tuğgeneral Ali Lapanta, partinin kurucu listesinde yer alıyor. Ahde vefa adına bu isme tepki koymak her ülkücünün olduğu gibi benimde boynumun borcudur. İsmi geçen şahıs bizler için bir şüphelidir. Ali Lapanta’nın yeni partiye katılmasında referans olan kimlerdir bunu bilmek bizim hakkımızdır.
Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili. Ali Lapanta’nın ve tanıkların mahkemeler de, TBMM’de, devlet denetleme kurumunda ve Malatya’da yerel mahkemede vermiş oldukları ifadelerin bazıları şunlardır:
Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ali Lapanta, Malatya özel yetkili savcısına verdiği ifadesinde kâğıt üzerinde arama yapıldığı yönündeki iddiaları yalanlıyor. Yarbay Hamza Tiryaki ise Meclis araştırma komisyonuna Ali Lapanta'nın tersi yönünde bilgi verdi.
Meclis araştırma komisyonuna 1 Ekim 2010 tarihinde Muhsin Yazıcıoğlu kazasıyla ilgili bilgi veren Hamza Tiryaki:
Helikopterin düştüğü akşam 22.30'da kendisine gelen haritadaki bilgileri komutanları Ali Lapanta ve Mazlum Koçoğlu ile paylaştığını belirtiyor.
Tiryaki'nin ifadesi şöyle:
“22. 30 civarında gelen bilgiyi orada bulunan Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ali Lapanta ve Kurmay Başkanı Albay Mazlum Koçoğlu ile paylaştım. Saat 22. 00 civarı onlar hareket merkezine gelince artık hareket merkezinde görevli değildim. Orada en yüksek rütbeli subay olarak bulunuyordum. Daha yüksek rütbeli subay gelince de o andan itibaren orada görevim sona erdi. Bilgileri kendilerine ilettim. Krokileri gösterdim. Harita üzerinden değerlendirme yaptık ve ertesi gün için yaptıkları bir görevlendirmeden sonra o bölgeden ayrıldım.”
Yarbay Tiryaki, ifadesinde:
Genelkurmay Başkanlığı'ndan aynı saatlerde enkazın Kurucu ova Bölgesi'nde olabileceği bilgisinin gelmesi üzerine ikinci gün arama kurtarma ekiplerinin bu yöne doğru kaydırıldığını belirtiyor:
"Değerlendirmeyi yaparken veya yapmadan bir müddet önce Genelkurmay Başkanlığı'ndan kaza mahallinin Kurucu ova bölgesinde de olabileceği, oraya da bakmaları gerektiği bilgisi geldi. Bunun üzerine bölge komutanı, olay anlaşıldı, helikopterin düştüğü yeri kabaca burası olarak tahmin ediyoruz, bundan sonraki aramaları buna göre yapacağız, yalnız şimdi Kurucu ova’da da arama var, şimdi bu bölgede, Kızıl öz tarafında alay komutanı, asayiş şube müdürü, vali herkes. Yarın sabah erkenden sen, senin emrine vereceğimiz birliklerle Kurucu ova bölgesine git ve aramayı sen yönet, orayı teferruatlı ara. Hemen ayrıl istirahat et diye sözlü emir verdi. Görgü tanıklarından edindiğimiz bilgileri de değerlendirdik. Sisne köyünü geçtikten sonra vadi ikiye ayrılıyor. Bir Kızıl öz tarafına bir de sol tarafa devam ediyor. Orada hâkim arazi Keş Dağı bölgesidir. Zaten kabartma harita üzerinden de helikopterin gidiş istikameti olarak düşmüş olabileceği yer ve muhtemelen telefonların çekmiş olduğu yeri kabartma harita üzerinden tespit ettik. Evet, bu bölgede düşmüştür! Dedik."
Kim doğru söylüyor…
Dönemin bölge komutanı Tuğgeneral Ali Lapanta, Malatya Özel Yetkili Savcı’ya “Bölge aranmadığı halde aranmış gibi kayıt tutulması şeklinde kesinlikle benim emir ve talimatım yoktur”diyor.
Yarbay Hamza Tiryaki’nin ise Meclis araştırma komisyonuna konuyla ilgili şu ifadeyi verdiği ortaya çıkmıştı:
“İkinci gün bu bölgelerde arama yapıldı; ama cerideye işlenirken yani birlik komutanı örnek veriyorum oraya aramaya gönderdiğimiz birlik komutanı dolaştığı yeri, koordinatını nokta nokta ölçüp bildirmiyor ki, kabaca bir bölgedir, orada kroki, belki ne bileyim 300 metre bu taraftan geçilmiştir belki; ama o bölge arandı! Yani illa bize alaydan gönderilen krokilere, yazılara itibar etmek yerine o aramaya bizzat katılan rütbeli personelin, sivil vatandaş herkes orada. Yani fiili olarak arama yapıldı ama kağıt üzerinde.”
Meclis araştırma komisyonu, 156 telefon kayıtlarının dökümünden yaptığı tespitlerde Hamza Tiryaki’nin verdiği saatte de bir çelişki tespit etti. Tiryaki, saat 24.00’te uyumak için karargâhtan ayrıldığını beyan etmişti. Komisyon, Tiryaki’nin verdiği bu bilginin tersi yönünde bulgular elde etti.
Bu bulgular komisyon raporlarına şu şekilde yansıdı:
“26. 03. 2009 günü saat 02. 17'de Vali Yardımcısı Servet Güngör ile saat 05. 09’da Vali Yardımcısı Mustafa Anteplioğlu ile saat 07. 04'te yine Vali Yardımcısı Servet Güngör ile saat 07.06'ta Şaban isimli astsubay ile 07. 28’de il jandarma komutanı ile telefon görüşmesi yapıyor ve bu görüşmelerin hepsini karargahta gerçekleştiriyor.”
Helikopterin düştüğü gün, saat 22. 00'de Jandarma Genel Komutanlığı’nda görevli J.Astsubay Başçavuş Süleyman Akdoğu, Turkcell hattının koordinatlarıyla Avea hattının koordinatlarını çakıştırarak oluşturduğu haritada 30 kilometrelik sinyal çapını 4 kilometrelik bir alana indirmişti. Aynı saatlerde Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığı Hareket Merkezi’ne Genelkurmay’ın da bildirdiği koordinat bilgileri ulaşmıştı. Fakat Genelkurmay'ın haritası ile Süleyman Akdoğu’nun oluşturduğu haritalarda 20 kilometre fark olduğu ortaya çıkmıştı.
Devlet Denetleme Kurulu Raporundan:
“Yüzlerce kilometrekare alan gereksiz yere arandı ve sonuçta enkazın “17 köylü vatandaş” tarafından bulunduğu anlaşılmıştır. Arama kurtarma çalışmalarını planlayan Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ali Lapanta ve bazı askeri personelin TİB’in belirlediği enkaz bölgesinin aranması konusunda gerekli dikkat ve titizliği göstermediği müşahade edilmiştir.” Kısaca ihmal değil kasıt olduğu söylenir…
Murat Ünlü
siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.