Liberalizmin yılmaz savunucusu Nagehan'dan tarihi itiraf
Her türlü liberalizm çalışmalarına destek veren Habertürk yazarı Nagehan Alçı, liberalizmin kaybettiğini açıkladı.
Uzun yıllardır liberalizmin çizgisini savunan ve eşi Rasim Ozan Kütahyalı, FETÖ’cü liberallerin kalesi olarak adlandırılan Taraf’ta yazılar kaleme alan, liberalizm çalışmalarına destek olan Nagehan Alçı, liberalizmin kaybettiğini açıkladı.
LİBERAL DÜŞÜNCENİN BÜYÜK MAĞLUBİYETİ
Nagehan Alçı, Habertürk’teki köşesinde “Liberal düşüncenin büyük mağlubiyeti” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Alçı yazısında şunları kaydetti:
“Ben bir liberal-demokratım. Liberalizmin siyasi düşünceler tarihindeki en makul ve mantıklı fikir akımı olduğu kanaatindeyim. Bunu da yeri geldiğinde vurgularım. İnsanlığın ortak huzuru ve barışının sağlanması için liberal-demokrat düşüncenin yaşamsal önemine inanıyorum.
Kuşkusuz liberalizm de kendi içinde entelektüel açmazlar barındırıyor. Hem liberalizm ile demokrasi mekanizması arasında hem de liberalizm ile mevcut kapitalizm arasında çözülmesi çok zor belki de imkansız çelişkiler var.
Büyük liberal filozofların bile çözemediği çelişkiler bunlar. Bu yaman çelişkiler yüzünden hem Hayek hem de Popper ömürlerinin son dönemlerinde delirmeye yakın izlenimi veren tuhaf açıklamalar yaptılar.
Friedrich Hayek genel oy hakkını bile sorguladı ve demokrasi yerine demarşi gibi anti-demokratik bir düzen önerdi. Karl Popper televizyon kanallarının ve genel olarak ‘mass media’ olgusunun uygarlığı tehdit ettiğini ve bunlara karşı yasaklayıcı önlemler alınması gerektiğini söyledi.”
MAALESEF LİBERAL DÜŞÜNCE YENİLMİŞTİR
“Ben her şeye rağmen insanlığın tüm farklılıklarıyla barış ve özgürlük içinde yaşaması için liberal demokratik rejimden daha iyi bir yolun icat edilemediğini düşünüyorum” diyen Alçı şöyle devam etti:
“Hâlâ en makul, hâlâ en mantıklı politik felsefe liberal demokrasidir.
Liberalizmden nefret eden siyasi ekollerin de, bireysel özgürlüklerinin ve huzurlarının garantisi ortadan kalkınca bir anda kendi menfaatleri için liberal argümanlara sığınmak zorunda kaldığını görüyoruz. Ülkemizde de böyle bu.
Fakat şunu da itiraf etmek zorundayım ki 2020’lerin dünyasında maalesef liberal düşünce yenilmiştir. Liberal demokrasi ve hatta liberal ekonomi doktrini de kaybetmiştir. Tam anlamıyla küresel çapta bir mağlubiyet yaşıyor liberalizm.
Dünyadaki mevcut siyasi ve ekonomik düzen anti-liberal bir çizgiye doğru hızla ilerliyor. Liberalizmin bu mağlubiyeti kısa vadede telafi edilebilecek küçük bir yenilgi de değil bana göre. O yüzden başlık için ‘liberal düşüncenin büyük mağlubiyeti’ demeyi uygun buldum.”
“SERBEST PİYASA İSTEMİYORLAR”
Nagehan Alçı yazısını şöyle sürdürdü:
“Özgürlükçü bir demokrasinin hayatta kalması için mecburi olan serbest piyasa ekonomisi ise maalesef bir masaldan ibaret hale gelmiş durumda. Nasıl ki hukuk devleti yerine devlet hukuku egemen durumdaysa, devlet kapitalizmi ya da kronik kapitalizm rejimi de bugün resmi küresel ekonomik ideoloji konumunda.
Serbest piyasa sadece söylemde egemen. Gerçekte dünyada var olan egemen iktisadi düzen devletler tarafından güdümlenen bir sözde piyasa ekonomisi.
Küresel şirketler ve özellikle büyük bankalar ile finans çevreleri bu çarpık devlet kapitalizminden gayet memnun. Serbest piyasa istemiyorlar. Mevcut küresel kapitalist düzende şirketlerin amacı batamayacak kadar büyük olmak ve iflasın eşiğine gelirlerse faturayı tüm topluma yüklemek. Sloganları da adeta şu: ‘Kazançlar oldu mu şirkete, zararlar oldu mu devlete.’”
“İŞTE BU YÜZDEN LİBERALİZM YENİLMİŞTİR”
“Finans sektörüyle dev küresel firmaların etkili konumdaki siyasetçileri ve bürokratları yönlendirmek için tuttukları güçlü lobi şirketleri de hep bu yönde çalışıyor. 2008’de iflas etmiş bankaları kurtarma paketinde olduğu gibi çok da başarılı oluyorlar.
Bir tip zenginler sosyalizmi var dünyada. Liberal ekonomiye tam zıt bir düzen bu. İşte o yüzden liberalizm yenilmiştir. Marksist sosyalizme karşı galip gelmiş ama zenginler sosyalizmine mağlup olmuştur liberaller. Alan Greenspan ve Larry Summers gibileri de serbest piyasa diye diye zenginler sosyalizminin sözcüsü haline gelmiştir.
Adam Smith özellikle büyük kapitalistlerin serbest piyasa ile serbest rekabetten asla hoşlanmayacağını ve her fırsatta devlet ile işbirliği içinde pazarı boğmak isteyeceklerini söylerken ne kadar öngörülü bir filozof olduğunu gösteriyor bize.
Acaba dünyadaki önemli liberal aydınlar ve belli başlı liberal-demokrat siyasi partiler Adam Smith’in bu uyarılarını dikkate aldılar mı?”
“TÜRKİYE’DE BENZER PROBLEMLERLE KARŞI KARŞIYIZ”
Yazısında “Devletin küçülmesi ve serbest piyasa söylemde var ama eylemde nasıl bir illüzyon olduğu son 40 yılın küresel rakamlarına bakınca daha da iyi anlaşılıyor. Devlet büyüyor ve büyüdükçe ceberrutlaşıyor. Türkiye’de de benzer problemlerle karşı karşıyayız” diyen Nagehan Alçı yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Önümüzdeki aylarda Türkiye’de büyük şirketler belli ki aynı 2008 ABD krizindeki gibi kurtarma paketleri yani geniş çapta kamulaştırma isteyecek devletten. Yine aynı zenginler sosyalizmi formülü geçerli olacak. Kazançlar şirkete kayıplar devlete yani vergi mükelleflerine.
Türkiye özelinde şüphesiz bizim bambaşka siyasi meselelerimiz de var. Liberal düşüncenin Türkiye’de yenilgiden de öte dehşetli bir çöküş yaşaması ayrı bir hikaye ama yukarıda özetlediğim küresel tablodan bağımsız değil. Türkiye’de liberal düşüncenin yaşadığı trajedinin ana hatlarını da uygun bir zaman olunca bu köşede yazmayı düşünüyorum…”
SİYASETCAFE.COM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.