Ali Hikmet İnce yazdı: 'Türk Kasabı' Kuyucu Paşa / 2
Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı!
Murat Paşa, Temmuz 1607’de, harekâta girişti. Geçtiği her bölge kan koktu. Cesetler yığıldı, kuyular ağzına kadar doldu. Adapazarı’nı üs edinen ‘Parmaksız’ adlı Celalî ve etrafındakileri tepeledi. Bursa ve civarını tehdit eden ‘Kalenderoğlu’na karşı şiddet kullanmadı. Elçi gönderdi. Ankara Sancakbeyliği’ne getirdiğini, suçlarını da bağışlandığını bildirdi. Geçtiği bölgelerde devlet hâkimiyetini sağladı.
‘Saraçzâde Ahmet’i tanıyıp yaptıklarını duyunca inanamadı. Saraçzâde, Konya’da ‘halk kahramanı’ydı. Toplumu ezen vali vekilinin defterini dürmüş, ahalinin güvenini/sevgisini kazanmıştı! Murat Paşa, şehre gelince Saraçzâde’nin yakalanıp infaz edilmesini emretti. Eşraf araya girdi, bin bir rica ile kararı erteletti. Kuyucu, tedbirli adamdı. İnsan sarrafıydı. Şehir ileri gelenlerinin de hazır bulunduğu toplantıya Ahmet’i davet etti. Sorularını sıraladı: ‘Buradan Canbolatoğlu’nun üzerine gideceğim. Bana kaç asker verebileceksin?’
Kuyucu Murat Paşa'nın kendi kaderine terk edilen türbesi
Muhatabı düşünmeden cevapladı: ‘30 bin silahlı adam hazır edebilirim!’
Paşa, hemen cellâtları çağırdı: ‘Alın bu adamı! Gereğini de yapın!’
Sonra topluluğa döndü: ‘Kısa sürede 30 bin neferi bir araya getirebilen kişiye Konya’yı teslim edemem! Ya bir de beni arkadan vurmaya kalkışırsa?’ ‘Çok geçmeden, Saraçzâde’nin kellesinin kesilip kuyuya atıldığı,’ haberi geldi.
Kuyucu Murat Paşa
- Canbolatoğlu, Sultan’a Sığınıp Af Dilendi… -
Kuyucu Murat Paşa, Konya’yı sağlama aldı. Yeniden yola düzüldü. Adana civarında Canbolatoğlu ile ittifak eden Cemşit’i ve diğer asi liderlerini ortadan kaldırdı. ‘Asıl hedef noktası Canbolatoğlu’nun Bakras Boğazı’nda konumlandığı, bütün kuvvetlerini savaşa süreceği,’ istihbaratını aldı. Kuyucu ile Canbolatoğlu, Oruç Ovası’nda karşılaştı. Asi liderin kuvvetlerinin toplamı 40 bin kişiydi. Eğitimli, teçhizatlı piyade ve süvari kuvvetlerinden oluşurdu. 2 tarafın kapışması akşama kadar sürdü. - Her 2 ordudan da on binlerce asker canını yitirdi. Aynı sayıya yakını da yaralandı veya sakat kaldı! - Sonuçta Kuyucu Murat Paşa galibiyete ulaştı. Ardından Osmanlı Ordusu, yürüyüşünü sürdürdü, Halep’i ele geçirdi. Canbolatoğlu yakalanamadı. - Sonradan asi liderin İstanbul’a gidip Sultan Birinci Ahmet’e sığındığı, canının bağışlanmasını talep ettiği, öğrenildi. Affedildi ve Temeşvar Beyliği’ne getirildi. Burada da rahat durmadı. Yöre halkına zulmetti. Belgrad’a geçmek zorunda kaldı.
17. yüzyılda İstanbul'da sosyal hayat
Kuyucu’nun damadı Kadı Ali Paşa, Belgrad Muhafızı’ydı! Kayınpederinin emrini uygulattı: ‘Canbolatoğlu, boğularak öldürüldü!’ -
Kuyucu Paşa, Bağdat’ta, hükümdarlığını ilan eden ‘Tavil Ahmet’i de hedefine koydu. 1607’de, Cağalzade Mahmut Paşa komutasındaki orduyu üzerine gönderdi. Bağdat, yeniden Osmanlı’nın idaresine girdi. Asi lider yakalandı ve kafası kesildi. Tavil Ahmet’in kardeşi Meymun, emrindeki birliklerle Orta Anadolu’yu kendine çatışma alanı seçti. Kırşehir ve civarını yağmaladı. Tokat yöresine doğru ilerlerken, Kuyucu’ya bağlı kuvvetlerle karşılaştı ve bozguna uğradı. Askerlerinden kaçabilenler, İran’a sığındı.
Gününü gün eden yerel derebeyiler
- Asi Lider Kalenderoğlu Ankara’ya Sokulmadı… -
Kuyucu, kafasındaki planı adım adım uyguladı. Güneydoğu bölgesine inerken, Maraş Beylerbeyi Zülfikar Paşa’ya ulak gönderdi. Kuvvetleriyle kendisine katılmasını emretti. - Zülfikar Paşa, tövbe etmiş bir Celalî idi. Osmanlı’ya sığınıp bağışlanma dileyince, taraftarlarıyla beraber aff-ı şahaneye mazhar olmuştu. Ödüllendirilmiş, Maraş Beylerbeyliği’ne getirilmişti! - Paşa, talimata uydu. İyice güçlenen ordu, Lübnanlı Dürzî lideri Ma‘noğlu Fahreddin’in üzerine yürüdü. İskenderun yakınlarındaki Belen Boğazı geçildi. İsyancılarla karşılaşıldı. Kanlı savaş, 23 Ekim 1607’de başladı. Bir gün bir gece sürdü. Yenilgi kesinleşince, Ma‘noğlu Fahreddin ve askerleri meydandan çekildi.
17. asırda kurulan ziyafet sofralarını betimleyen gravür
Kuyucu Murat Paşa tarafından Ankara’ya beylerbeyi tayin edilen Kalenderoğlu ve yanındakiler, şehre alınmadı. Kent halkı, sabıkası kabarık Celalî’nin kendilerini yönetmesine rıza göstermedi. Asi lider, ili muhasara etti. Giriş çıkışı engelledi. Teslim olmaya zorladı. Ancak emeline ulaşamadı. Osmanlı kuvvetleri gelince çekildi. Bursa ve çevresinde talana kalkıştı. Kuyucu’nun kuvvetleriyle giriştiği kapışmayı kaybetti. Yandaşlarıyla beraber İran’a kaçmak/sığınmak zorunda kaldı.
Kuyucu Murat Paşa Türbesi'nin restorasyon öncesinde görüntüsü
- Kuyucu, İstanbul’da Görkemli Törenlerle Karşılaştı… -
Paşa, ilerlemiş yaşına karşın, aşırı inadı ve direnciyle Anadolu’daki muhalefeti sindirdi. Ama İstanbul’daki rakipleri durumdan memnun değildi. Dersaadet’ten uzak durması yararlarınaydı. Sultan Birinci Ahmet’i ikna edip yerinde kalmasını sağladılar. ‘Kışı Diyarbakır’da geçirip, baharda da İran üzerine yürümesi,’ emrini de çıkarttılar. Ancak Kuyucu da, Sultan’a ulaştı. Yorgunluğunu ve hastalığını ileri sürdü. Dönüş izni verilmesini talep etti. - Bu süreçte, Diyarbakır Beylerbeyi Nasuh Paşa, Kuyucu’nun huzuruna çıkıp affını istedi. Paşa, Nasuh Paşa’yı geri çevirmedi.
Yemin ettirip ölünceye kadar devlete ve kendisine bağlı kalma sözü aldı. Canını bağışladı! - Ağır kış şartlarına aldırış etmeden yola düzüldü. 18 Aralık 1608’de, mahiyeti ve esir Celalî şefleri ile İstanbul’a girdi. ‘Sultan Birinci Ahmet, sözünden çıkmayan, Anadolu’daki muhalefeti yok eden/ezen yaşlı Paşa’nın şanına uygun şekilde karşılanmasını emretti. Dersaadet’in tarihinde ender görülen merasimler düzenlendi. Kuyucu Murat Paşa duygulandı!’
Celâlileri etkisiz hale getiren Yeniçeriler
1609 baharında, Sultan Ahmed-i Evvel, ‘İran’a sefere çıkılması, Anadolu’da ilerlenirken de geride kalan irili ufaklı Celalî topluluklarının da ortadan kaldırılması,’ emrini verdi. Kuyucu Murat Paşa da benzer fikirdeydi. Müverrihlerin iddiasına göre, kışı geçirirken plan(lar)ını yapmıştı.
Sadrazam Kuyucu Murat Paşa, Haziran 1609’da, Üsküdar’a geçti. Ordunun hazırlıklarına nezaret etti. Bir yandan da affettiği eski Celalî şeflerinin gelişini bekledi. - Şahıslarına özel sürpriz(ler) mi yapacaktı?! - Aydın yöresinde isyan eden Yusuf Paşa çağrıya olumlu yanıt verdi ve orduya katıldı. İçel Beylerbeyliği’ne getirdiği ‘Muslu Çavuş’un üzerine Zülfikar Paşa’yı gönderdi. Paşa, çok geçmeden beklenen haberi yolladı: Muslu Çavuş ve ekibi tasfiye edilmişti! Bunun üzerine yüzü gülümsedi: Yusuf Paşa’nın da infazını emretti!
- Kuyucu, Düşmanı Önce Yükseltir Sonra da Çamura Saplardı… -
Tarihçilerin ortak yargısı: Kuyucu Murat Paşa’nın ‘muhalif kişi ve kitlelere karşı aldatma manevralarını başarıyla yaptığı/yönettiği,’ yolundaydı. Paşa, ulaşamadığı/yakalayamadığı elebaşılara merhamet elini uzatır, affettiğini bildirirdi. Yüksek rütbelerle gözlerini kamaştırır, yanına çekerdi. Sonra hiç beklemedikleri anda boğazlarını sık(tır)ıverirdi.
Celâli süvarileri
Haziran 1609’da, İran’a sefer açılmadı fakat kazılan kuyular, Celalî şeflerinin ve bağlılarının kopuk kafaları ve cansız vücutları ile dolduruldu. Harekâtın adı: ‘Üsküdar Operasyonu’ diye anıldı!
Kuyucu Murat Paşa, Haziran 1610’da, İran’a, Şah Abbas üzerine harekete geçti. Paşa, Erzurum, Çaldıran ve Hoy üzerinden Tebriz’e ulaştı. Şah da aynı bölgedeydi. Acıçay bölgesinde karşı karşıya geldiler. Ama aniden bastıran sert kış şartlarından ötürü savaşıl(a)madı.
Kuyucu, kifayetsiz mühimmat ve yiyecekten ötürü geri çekildi. Diyarbakır’a dönüp soğuk mevsimi geçirmeye karar verdi. Bir yandan da Şah ile mektuplaşmayı sürdürdü. 1611’de, sefere devam edecekti. Hazırlıkları ikmal ederken, 5 Ağustos 1611’de, aniden hastalandı ve vefat etti. 90 yaşını aşkındı, fakat sağlığı yerindeydi. Bir şayiaya göre Kuyucu Murat Paşa, yörede ziyafete davet edildi. Yemekli toplantıda zehirlendiği ileri sürüldü. Fail olarak da, - yemekli çağrının sahibi! - en büyük rakiplerinden, canını bağışladığı, Diyarbakır Valisi Nasuh Paşa gösterildi!
- Nasuh Paşa Çok Zengindi, Rüşvet Almayı Severdi… -
Nasuh Paşa, Sultan Birinci Ahmet’e bir mektup yazmıştı. Sadrazam Kuyucu Murat Paşa’nın azletmesini, yerine kendisinin geçirmesini talep etmişti. ‘Dileği gerçekleşirse, şahsi servetinden hazineye 40 bin altın lira verecekti. İran seferine çıkacak ordunun bütün masraflarını da karşılayacaktı!’ - Nasuh Paşa, emeline ulaşmak için Kuyucu’nun ölümünü bekleyecekti! -
Divan üyesi vezirler
Nasuh Paşa, İstanbul’dan gönderilen sadaret mührüne 22 Ağustos 1611’de kavuştu. İran ile hemen barış anlaşması imzaladı. Şah Abbas, Osmanlı’ya her yıl 200 deve yükü ipek verecekti. - Bazı muhalif müverrihler, Paşa’nın imza öncesinde 250 deve yükü ipeği rüşvet aldığını da yazacaktı! - Şubat 1612’de, Sultan Birinci Ahmet, yeni sadrazamını başarısından ötürü ödüllendirdi. Küçük kızı Ayşe Sultan’ı Paşa ile evlendirdi. ‘Gelin 4, damat - tahminen! - 60 yaşındaydı!’ Düğün, formaliteden ibaretti! -
Nasuh Paşa, Sadrazam Kuyucu Murat Paşa’nın Diyarbakır’da geçici mezara defnini sağladı. Ordugâhındaki bütün mallarına ve 6,5 milyon akçe tutarındaki nakit varlığına - devlet adına! - el koydu! Paşa’nın en yakın adamları: Kapıcıbaşı Sarı Hüseyin Ağa ile Kethüdâ Ömer Ağa boğazlanmaları emrini verdi.
- Kuyucu Murat Paşa İki Kez Gömüldü… -
Kuyucu Murat Paşa’nın naaşı daha sonra İstanbul’a getirildi. Vezneciler’de - Mimarbaşı Sedefkâr Mehmet Ağa’ya yaptırdığı! - adını taşıyan külliyedeki türbesine defnedildi. Eser; medrese, türbe, sıbyan mektebi, sebil ve dükkânlardan oluşurdu!
İnfaz edilen Celâliler
Kuyucu Murat Paşa’nın ‘devlet töreni ile defni’, Anadolu’da tepki ile karşılandı. Katledilen, cesetleri kuyulara doldurulan on binlerce Türk insanının aileleri, akrabaları, hemşerileri ‘Paşa’ya gösterilen saygı ve sevgiyi’ kabullen(e)medi!
İstanbullular da, sonraki yöneticiler de, Kuyucu Murat Paşa’nın adını unut(tur)mayı tercih etti. Külliyesi ilgisizliğe terk edildi. Son yıllara kadar da anıt kabri kaderine bırakıldı! Bakımı yapılmadı, harabeye döndü. Bazı çevrelerce, ‘‘Katliam Müzesi’ haline getirilmesi bile önerildi!’
Kuyucu Murat Paşa'nın türbesinin restorasyon sonrasındaki görünüşü
‘Ancak 2011’de, dönemin yetkilileri anıt mezarı restore ettirip temizletti!’
Bazı tarihçiler, Kuyucu Murat Paşa’nın öldürttüğü insanların kafalarından piramitler yaptırdığını kayda geçirdi. Savaş alanlarından her yana yayılan ‘ürkünç’ söylenceler, geniş halk kitleleri arasında korku yarattı. Acımasız, kan dökmekten hoşlanan yapısı herkes tarafından bilindi. İnsanın yaşına, cinsiyetine, savunmasına bakmazdı. ‘Celalî’ damgasını yiyen(ler)i hemen infaz ettirirdi. Naima Tarihi’nde nakledilen bir olay, tavrını yansıtırdı: ‘Suçlu diye yakalananlar arasında küçük erkek çocuk da vardı.
Boynunun vurulmasını emretti. Ne cellât(lar) ne de yeniçeri(ler), direktifi yerine getir(e)medi. Murat Paşa, kürkünü çıkardı. Çocuğu boğdu ve kuyuya attı!’
- Peçevi’ye Göre Muhyiddin-i Arabî, Kuyucu’nun Geleceğini Haber Vermiş… -
Peçevi, adını taşıyan tarihinde, ‘Kuyucu Murat Paşa’yı haklı gösterdi, yaptıklarını övdü!’ ‘Kanaatine göre, Osmanlı topraklarını eşkıyadan temizlemişti!’ Çok hayırlı işler yapmıştı. Hatta Şeyh-i Ekber Muhyiddin-i Arabî Hazretleri, 500 yıl önce yazdığı kitabında, Murat Paşa’yı ‘Kuyucu Koca’ diye methetmiş, geleceğini müjdelemişti! Cesareti, girişimi ile saltanatın/devletin namusunu korumak için çabalamıştı!
17. asırda Sultan Ahmet Meydanı
Osmanlı üzerine çeşitli kitapları çıkan, İstanbul doğumlu, ABD’li sosyolog Prof. Karen Berkey, Murat Paşa’nın Anadolu’da kullandığı yöntemleri, - 17. asır için! - ‘standart uygulamalar’ şeklinde değerlendirdi. Avrupa kıtasındaki pek çok hükümdarlıkta da, isyan eden, halka eziyet eden asi(ler) asılır veya kafaları kesilirdi. Cesetleri de, - ibret alınması için! - halka açık mekânlarda sergilenirdi.
Devlete isyan eden bir grup Celâli
Kimi kaynaklarda belirtildiğine göre Kuyucu Murat Paşa, Nakşibendî tarikatı mensubuydu. Hac vazifesini yerine getirmişti. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın almıştı! Giriştiği bütün savaşlarda Velîd’in silahını kullanmıştı.
- Kuyucu Murat Paşa’nın Adı Antalya’nın Muratpaşa İlçesine Verildi… -
Tarihçi William J. Griswold, ‘Anadolu’da Büyük İsyan 1591-1611’ adlı eserinde, önemli tespitte bulundu. Griswold’un kanaatine göre, ‘Ahmediye’ ya da ‘Sultan Ahmet Camii’, Celalî hareketinin bastırılmasını/ortadan kaldırılmasını simgelemek için inşa edildi! Sadrazam Kuyucu Murat Paşa, mabedin temel atma törenine katılan sayılı davetliler arasındaydı! Toprağa ilk kazmayı vurup, toplu duaya iştirak edenlerdendi!
17. yüzyıl Ankara'sını betimleyen gravür
Kuyucu Murat Paşa, Antalya’nın Muratpaşa ilçesine ismini verdi. Kasabada ‘Muratpaşa Camii’ diye bilinen ibadethanenin de banisiydi.
Cumhuriyet döneminin önemli Osmanlı tarihçilerinden İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Kuyucu Murat Paşa’yı ‘devletine pek sadık’tı diye değerlendirdi.
‘Sultan Birinci Ahmet, kendisine ‘Babacığım!’ diye hitap ederdi. Paşa, azimliydi, yeterince tecrübeliydi, icraatında da amansız ve şiddetliydi. Harekete geçmek için uygun zamanı kollardı. Çoğunlukla da başarırdı!’
Bastıkları şehirleri talan eden Celâli
Saray tarihçisi Naima, Paşa’nın manevi dünyasının üzerinde durdu. Yazdıkları, övdüğü kişinin uygulamalarıyla tam tezattı: ‘Zat-ı muhterem, Nakşibendî Tarikatı’na bağlıydı. Her gün zikirle meşguldü. ‘‘Teheccüt’/‘gece namazı’nı aksatmazdı. ‘Nafile orucu’ tutardı. ‘Celalîlere karşı sefere çıkarken, kendisini ve orduyu yolcu etmeye gelen ahalinin önünde yere kapandı. Gözyaşları eşliğinde ellerini açtı. Allah’tan yardım ve muzafferiyet diledi!’
Ali Hikmet İnce
Siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.