Ali Hikmet İnce yazdı: Gökyüzünde Süzülen İlk Türk Kadın Pilot

Ali Hikmet İnce yazdı: Gökyüzünde Süzülen İlk Türk Kadın Pilot

Bedriye Tahir Gökmen Hanım, havacılığa gönül veren, pilotluk sevdası ile yanan binlerce Türk kızının örnek aldığı, arkasından yürüdüğü tarihî kişiydi. Kıt kanaat yaşantıya rıza gösterip, hayalini gerçekleştirmeye çalıştı.

Bedriye Tahir Hanım, tarihe geçen ilk Türk kadın pilottu. İstanbul doğumlu, orta halli, bekâr bir hanımdı. Türk sivil havacılığının en önemli ismi Vecihi Hürkuş’un hayranıydı.

Sonradan öğrencisi olma şansını da yakaladı. Hürkuş ile ilgili haberleri okur, saklardı. Türk havacıları ile - yayınlanmış! - her türlü bilgiye sahipti. Gökyüzünde süzülen çelik şahinler hakkında uzman sayılabilecek teknik bilgi birikimine vakıftı. Gönlü ‘pilotluk sevdası’ya doluydu. 

Bir rivayete göre memurdu. Bir başka bilgiye göre de büyük bir şirkette muhasebe elemanıydı. Ama idealindeki meslek: ‘Pilotluk’tu ve bulutlar arasında vals yapar gibi uçup gözlerden kaybolmaktı.

 

- Göklerde Süzülen İlk Türk Hanımı… -

 

Hırslıydı. Kafasına soktuğu fikri gerçekleştirmek için bütün gücünü/imkânını ortaya koyardı. İdealindeki meslekte hep erkekler öndeydi. Şimdiye kadar - Mayıs 1932! - hiçbir Türk kızının uçak kullandığı duyulmamıştı/görülmemişti. Pilot brövesini takıp, tayyaresini uçuran Türk hanımına denk gelinmemişti. Belki de düşündüğü/idealindeki işe şimdiye kadar hiçbir hemcinsi cesaret edememişti.

‘Göklerde süzülen ilk Türk kadını olacaktı ve parmakla gösterilecekti.’ Nitekim eğitimini tamamladıktan hemen sonra kendisiyle görüşen İngiliz gazetecinin yazdıkları ilgi çekiciydi: ‘Türkler, diğer milletlerden önce, kadının büyük/üstün gücünü ve kabiliyetini gökyüzünde de gösteriyor!’

Bedriye Tahir, bir Türk gazeteciye verdiği röportajda duygularını anlattı. Ona göre, ‘Tayyarecilik tatlı, cazip ve ayrılması gayri mümkün meslekti. Bağlanan bir daha asla kopamazdı. Ülküsü/emeli: Usta/başarılı tayyareci olmak, Türk kadının her sahada diğer memleketlerin hanımlardan geri kalmadığını göstermekti. İlk hedefi de: Ülkede tayyareciliğin tanınması ve sevilmesi için durmaksızın çalışmaktı.’

 

sa-003.JPG

Bedriye Tahir Gökmen Hanım eğitim uçağının önünde

 

- Hayatında Annesinden Başka Kimsesi Yoktu… -

 

Bedriye Hanım, 1932’de, İstanbul Kalamış’taki Vecihi Sivil Havacılık Okulu’na başvurdu. 30’lu yaşlarının başındaydı. Heyecanlıydı ve hayatının mesleği için alacağı eğitime ilk adımı atıyordu. - Bekârdı, evlenme zamanı geldiği halde bir yuva kuramamıştı! - Biricik annesinin desteği ve duası da arkasındaydı. Mektebin kapısından girdiğinde herkesi şaşırttı.

Okula kayıt yaptıranların/kursiyer adaylarının tamamı erkekti. Şimdiye kadar hiçbir hanım bırakın mektebe yazılmayı, bahçeden içeriye dahi sokulmamıştı. Vecihi Hürkuş, Bedriye Tahir Gökmen’i karşısında görünce gözlerine inanamadı. Demek ki çalışmaları hanımlara kadar erişmiş ve cesaret vermişti.

‘Hedefine ulaştıracak merdivenin basamaklarını çıktığına bir kez daha kanaat getirdi.’ İlk hanım kursiyerinin kaydını kendi eliyle yaptı. Birinci taksit tutarı 1.000 lirayı dikkatle saydı ve makbuzu titizlikle kesti. Broşüre bakılırsa, ‘okulun yıllık ücreti 10 aylık eşit paylara bölünmüştü.’

Bedriye Tahir Gökmen, zengin değildi, fakat çok gayretli ve çalışkandı. Maaşının tamamına ailesinin kira gelirinin bir kısmını ekleyerek taksitlerini ödeyebilecekti. Haftanın 7 günü - en az! - 18 saat ayaktaydı. Sabahları 05.30’da okula gelen ilk öğrenciydi.

08.30’a kadar dersleri izler, uçuş eğitimine kalır ve sonra işine yetişirdi. Hafta sonlarında bütün zamanını ‘kutsal mekânım’ dediği Hürkuş Sivil Havacılık Okulu’nda geçirirdi. Sınıf/okul arkadaşları arasındaki adı ‘Bedriye Bacı’ idi. ‘Bütün talebe birbirini kardeşi sayardı ve son derece saygılı davranırdı.’ 

İstiklal Savaşı’nda aynı cephede omuz omuza verip düşmana karşı savaşan Türk insanı, ‘eğitim davası’nda da aynı dayanışma ruhu içindeydi.

 

trtrt.JPG

Bedriye Tahir Gökmen Hanım ve öğretmeni Vecihi Hürkuş 

 

 

- Türk Kızlarının Rol Modeliydi… -

 

‘Kanatlılar’ adlı derginin yazarlarından İffet Halim’in satırlarına bakılırsa, Bedriye Tahir Hanım, kendisini Türk kadının yükselişine adamıştı. Hemcinslerine rol modellik yapabilmenin gayreti ve uğraşındaydı. Daha ilk yaşlarında hedefini seçmişti. ‘Çocukluğunda kuşların uçuşlarını, kanat çırpışlarını, dönüşlerini büyük dikkatle seyrederdi. İzlemekten büyük zevk alırdı.’

İffet Halim Hanım’ın satırlarından anlaşıldığına göre, Bedriye Tahir ile röportaj mektupla yapılmıştı. Muhabir, Vecihi Hürkuş aracılığıyla sorularını iletmişti. Cevaplar da aynı şekilde kendisine ulaşmıştı. Hürkuş’a sunduğu katkıdan ötürü teşekkür de edilmişti. - Vecihi Bey, okulundan yetişen ve Türk Havacılık Tarihi’ne geçen kıymetli öğrencisini hep el üstünde tutacaktı! 

 ‘Çocukluk özlemi’ni dile getiren cümleler Bedriye Hanım’a aitti:

‘Tayyareleri seyrederken tatlı bir heyecan duyardım. ‘Bu insanlar ne kadar şanslı, ne kadar mesut,’ diye imrenirdim. ‘Ben de böyle uçabilsem,’ diye hayal kurardım.’

 

- Bedriye Hanım Aynı Zamanda ‘İlk Türk Kadın Paraşütçü’ydü… -

 

‘Bedriye Tahir Hanım, paraşütle atlamayı düşündüğünde, ürperirdi ve içini tarif etmekte zorlandığı bir korku halesi sarardı. Ama ilk atlayışından sonra ürkeklikten kurtulmayı başardı.’

‘Türkiye’nin ilk erkek paraşütçüsü’ kabul edilen Abdurrahman Türkkuşu da öğretmenleri arasındaydı. İlk atlayışını da onun nezaretinde yapmıştı. Abdurrahman Bey, 21 Haziran 1934’te, 2525 sayılı  Soyadı Kanunu çıkınca kendisine için Türkkuşu’nu almıştı. Bedriye Tahir Bacı içinse Gökmen’i önermişti. - Başka bir bilgiye göre, Mustafa Kemal Paşa’nın önerisiyle Türkkuşu soyadını almıştı! - Başarılı öğrencisi, hocasının teklifini kabul etti ve soyadını nüfusuna kaydettirdi.

 

fg.JPG

Bedriye Tahir Gökmen

 

Abdurrahman Bey, aynı Vecdi Hürkuş gibi ‘havacılık için doğmuş’tu. Rusya’da pilotluk ve paraşütçülük eğitimi görmüştü. Bildiklerini öğretmek için idealist arkadaşının okulunda görev almıştı. Hürkuş Sivil Havacılık Okulu’nun sacayaklarındandı. Bütün öğrencilerin ‘ağabey’iydi. Derslerinde titizdi, bildiklerini/tecrübesini aktarırken son derece disiplinliydi. 

Abdurrahman Türkkuşu, adını tarihe yazdıracak beceriye ve girişimci ruha sahipti. 3 Mayıs 1935’de, Atatürk’ün destek ve direktifiyle Ankara’da Türk Hava Kurumu’nun bünyesinde faaliyete geçirilen Türkkuşu’nun Paraşüt Okulu’nun ilk müdürü ve öğretmeniydi. Türkkuşu’nda önce Planör Okulu, ardından da Paraşüt Okulu açıldı. 

 

- THK, Türk Havacılığında Çığır Açtı… -

 

1936’da da Tayyare Okulu ile motorlu uçak eğitimi veren kurum çalışmalarına başladı. Türk Hava Kuvvetleri’nin askeri pilot ihtiyacı karşılanmaya çalışıldı. ‘Dünyanın ilk kadın savaş pilotu’ kabul edilen Sabiha Gökçen Hanım da Tayyare Okulu’nun ilk talebelerindendi. Yine bir dünya rekoru sahibi, pilot Emrullah Ali Yıldız da, Türkkuşu Planör Okulu mensubuydu. Pilot Yıldız, 12 Haziran 1938’de 14 saat 20 dakika süren bir uçuş gerçekleştirdi ve büyük başarıya imzasını attı.

 

zazza.JPG

İlk Türk Kadın Savaş Pilotu Sabiha Gökçen

 

Bedriye Hanım, dişini sıktı, şartlarını zorladı ve eğitimini hiç aksatmadan tamamladı. Ağustos 1933’e gelinceye kadar bazı olumsuz tavırlarla da karşılaştı. Okul ile işyeri arasında mekik dokuması, kararlı tavrı bazı çalışma arkadaşlarını rahatsız etti/kıskanmalarına sebep oldu. İşi ile okulu arasında tercih yapmaya zorlandı. O günün gazetelerinde yayınlanan haberlere göre, ‘Ya memur ol, ya da pilot!’ baskısı altında çok zor günler yaşadı. Günümüz tabiriyle Bedriye Hanım’a ‘mobbing’ uygulandı!

 

aaa-001.JPG

Atatürk, Sabiha Gökçen ile bir uçuş manevrasını izlerken

 

Hatta direncini kırmak için ceza dahi verildi: Maaşından kesinti yapıldı. Son aşamada da işini kaybedebileceği hatırlatıldı. Ama Türk kızı mağlup edilemedi. Bizzat Vecihi Hürkuş ve Türk Hava Kurumu İstanbul Şubesi yetkilileri devreye girdi. Hanım pilot adayına arka çıkıldı, yalnız olmadığı gösterildi ve işinde kalması sağlandı. Şirketten kovulsa, maaşı kesilecek ve hayatını adadığı eğitimi yarıda kalacaktı. Evine ekmek götürmesi dahi tehlikeye girecekti.

 

- Bütün Zorluklara Karşın Bildiği Yolda Yürüdü… -

 

Bedriye Tahir Hanım, özel hayatında rutin haline gelen zorluklara karşın yüzünü güldüren, çabasına sahip çıkan, gayretine övgüler sıralayan kişilerle de karşılaşacaktı. Havacılık ve Spor dergisinin - 15 günde bir neşredilirdi! - 15 Kasım 1933 tarihli nüshasında kendisiyle yapılan, ‘Bedriye Gökmen Bacı’ başlıklı, Gündüz Artam imzalı bir röportaj yayınlandı.

‘Şu temiz bakışlı, berrak gülümseyişli, dimdik duran, kimsenin önünde eğilmeyen kıza dikkat ediniz,’ deniliyordu. ‘Bu hanımefendi, göklerinin zirvesinde sınavını başarıyla vermiş ve tam not almış Türk kızıdır. Hafifçe yana yatırdığı şapkası nasıl da yakışmış…’

Bedriye Tahir (Gökmen) Hanım, eğitimi süresince yerli ve yabancı gazetecilerin ilgisini çekti. Öğretmeni Vecihi Hürkuş kadar popüler oldu. 

 

yytyty.JPG

Bedriye Tahir Gökmen

 

- Ve Beklenmeyen Son… - 

 

Türkiye’nin ilk kadın pilotu, 1933 yılının son aylarında yalnız başına - yanında uçuş öğretmeni bulunmaksızın! - uçak kullanmaya başladı. Kurs süresince 246 uçuş gerçekleştirdiği kayıtlara geçti. Ama bröve sınavında beklemediği sonla karşılaştı. Okuldan mezun edilen kursiyerler son bir kez de Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nca gönderilen komisyon tarafından sınava alınacaktı. Ağustos 1934’de, adı geçen heyet okula geldi. Bröveyi hak edenlerin kısa süreli uçuş yapmaları istendi.

 

bgvfcd.JPG

Vecihi Hürkuş, havacılıkla ilgili bir tanıtımda

 

 

Okulun tek faal uçağı, birkaç gün önce Kalamış Koyu’nda düşmüştü. Havacılık tabiriyle ‘kırıma uğramış’tı. Araç yokluğundan imtihan gerçekleş(tirile)medi. Heyet geri döndü. Okulun sahibi Hürkuş’un ısrarlı davetleri sonuç vermedi. Bedriye Tahir Hanım’ın da aralarında bulunduğu, eğitimlerini üstün başarıyla tamamlayan 6 kişilik grup kapanmak zorunda bırakılan mektebin son öğrencileriydi. Bröve takamadılar; diploma/uçuş lisansı da alamadılar. 

Bedriye Tahir Gökmen Hanım’ın sonraki yıllarına ilişkin başkaca hiçbir bilgiye ulaşılamadı.  Yerli ve yabancı meslektaşlarımızın yazdıkları ve birkaç resmi hatırasının tarihe naklini sağlayabildi. 

‘İlk Türk Kadın Pilot ve Parüşütçü’ Bedriye Tahir Gökmen Hanım’ın anısına büstü veya heykeli dikilebilirdi. Adı önemli bir kuruma verilebilirdi. Ama her zamanki gibi davranıldı: Ya düşünülmedi ya ismi unutuldu ya da görmezden gelindi. 

Oysa milletler kahramanlarıyla var olurdu!

 

ALİ HİKMET İNCE

YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN!

Siyasetcafe.com

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.