AKAM'dan flaş seçim anketi! MHP kaybederken kazanıyor! AKP kazanırken kaybediyor

AKAM'dan flaş seçim anketi! MHP kaybederken kazanıyor! AKP kazanırken kaybediyor

AKAM Araştırma Şirketi’nin Başkanı son yerel seçim anketinin sonuçlarını açıkladı ve değerlendirmelerde bulundu. İşte haberin ayrıntıları;

31 Mart yerel seçimlerine dört ay kala AKAM’ın Başkanı Kemal Özkiraz, partilerle ilgili çok önemli açıklamalar yaptı ve oy oranlarını açıkladı.

Avrasya Araştırmalar Merkezi (AKAM) Başkanı Kemal Özkiraz, 24 Haziran’da yüzde 52 olan Cumhur İttifakı’nın oyunun yüzde 47-48’lere düştüğünü ifade etti.

Yerel seçimlere dair Artı Gerçek’ten Derya Okatan’a değerlendirmelerde bulunan Özkiraz’a göre, MHP bu seçimde çok fazla belediye kazanamasa da oylarını çok arttıracak. Zira MHP’nin derdi belediye değil, devlet yönetimi.

“MHP kaybederken de kazanıyor. Tayyip Erdoğan kazandığını hissederken kaybediyor” diyen Özkiraz, Devlet Bahçeli’nin fiilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yönettiğini söylüyor: “Devlet, Tayyip Erdoğan’ın iki dudağı arasında ama Erdoğan da Devlet Bahçeli’nin iki dudağı arasında.”

Kemal Özkiraz’a göre, CHP ise oylarını yüzde 30’un üzerine çıkaracak. 3 büyükşehire dair anket sonuçlarını da açıklayan Özkiraz, ismi geçen adaylar için de değerlendirmelerde bulundu.

AKAM Başkanı Kemal Özkiraz’ın değerlendirmeleri şöyle:

KRİTİK NOKTA 7 HAZİRAN

-AKP-MHP ve CHP-İYİ Parti ittifaklarını daha detaylı konuşmak istiyorum ama artık Türkiye siyasetinde ittifaklar dönemi mi başladı? Genel seçimler için daha anlaşılır ama yerel seçimler için daha zor gibi düşünülüyordu hep, şimdi ne oldu da partiler ittifak yapmak zorunda kalıyor?

Bu, ihtiyaçtan gelişti. Hükümetin ihtiyacıydı. Hem referandumda hem referandumdan sonraki seçimde ittifaksız olarak tek başına iktidarını koruyamayacağını fark etti. MHP de 7 Haziran seçimlerinden sonra eğer bir sağ blok yaratmazsa Kürtlerin iktidara gelebileceğini, sistemin içerisine dahil olabileceğini gördü ve bundan çok ürktü. Aslında kritik nokta 7 Haziran seçimleri. MHP’nin sağ blok yaratmaya çalışması devlet aklının sonucuydu.

ERDOĞAN BAHÇELİ’NİN İKİ DUDAĞININ ARASINDA

-Yani aslında Devlet Bahçeli, AKP’ye yedeklenmedi mi?

 

Tabi, temel neden 7 Haziran. Hükümet 7 Haziran’da açılım politikasının kendisine oy kaybettirdiğini, Kürtleri güçlendirdiğini fark etti ve açılımdan vazgeçti. MHP de muhalefette kalırsa herhangi bir iktidar seçeneği olmadığını fark etti. Kürtleri de iktidara getirmek istemiyor. O yüzden bir sağ blok yaratmak için AKP ile yakınlaştı. Hep yanlış değerlendiriyorlar, ben ilk günden beri söylüyorum. 1 Kasım’dan itibaren herkes, MHP’nin AKP’nin yedeği olduğunu söylüyor, öyle değil. MHP, AKP’yi fiilen yönetiyor. Devlet Bahçeli, Tayyip Erdoğan’ı fiilen yönetiyor. Devlet, Tayyip Erdoğan’ın iki dudağı arasında ama Erdoğan da Devlet Bahçeli’nin iki dudağı arasında. Aslında Devlet Bahçeli eliyle devlet aklı hükümeti yola getirmiş, kontrol altına almış oldu. Türkiye’nin milliyetçi muhafazakar bir çizgide olmasını istiyorlar. MHP’yi kullanarak, elde avuçta tutamadıkları AKP’yi ele almış oldular.

AKP DÜŞERKEN KÜRTLER YÜKSELMEYE BAŞLADI

AKP düşüş trendindeydi. Bu düşüş trendi belki karar alıcıların hoşuna giderdi ama AKP düşerken Kürtler yükselmeye başladı ve Türkiye’deki geri kalan muhalefet kutuplaşmanın etkisiyle Kürtlere daha sempatik bakmaya başladı. Kürtler ve Kürt siyasi hareketinin Türkiyelileşme hamlesi çok doğru bir hamleydi, figürleri de doğruydu. Devlet ‘demokratikleşmeyle kantarın topuzunu kaçırıyoruz galiba’ dedi. Çünkü devletin toprak kaybetme korkusu var. Bir taraftan da hükümetlere her zaman iç düşman lazım. Kürtlerle barıştıkları zaman Türkiye’nin ekonomisi de atılım yapıyor. Bundan devletin de vatandaşın da mutlu olması lazım ama hükümetin oyları milliyetçi muhafazakar muhalefete kayıyor. O yüzden bu, demokrasi için değil ama partiler için rantabl bir şey. MHP için de, AKP için de, eskilerin derin devlet dediği bizim devlet aklı dediğimiz şey için de kazan kazan anlayışı… Kürtleri düşmanlaştır, uzak tut, muhalefeti sürekli Kürtler üzerinden eleştir, iktidarını sağlama al. Sistem böyle işliyor.

TAYYİP ERDOĞAN’IN KAZANDIĞI BİR ŞEY YOK

-Devlet Bahçeli’nin AKP’yi yönettiğini söylediniz. Bunun göstergeleri neler?

Önce Tayyip Erdoğan’a dediler ki, başkanlık sistemine geçmen lazım. Erdoğan bunu zorladı ve 7 Haziran’da iktidarını kaybetti. O arada Devlet Bahçeli topa girdi, çok rahatlıkla başbakan ya da cumhurbaşkanı olabilecekken hayır ben istemiyorum dedi, Türkiye’yi 1 Kasım seçimlerine zorladı. O arada bütün kaos planları devreye girdi. 1 Kasım’da Erdoğan kazandığını zannetti fakat bu seçim, 15 Temmuz darbe girişimini getirdi. Bu da muhtemelen Tayyip Erdoğan’a bir gözdağı idi. Sonrasında Bahçeli ile iyice yakınlaşmış oldular. Bu sefer dediler ki, 7 Haziran’da alamadığın başkanlığı MHP ile birlikte alabilirsin. Bunu, MHP teklif etti. O şaibeli referandumda yine Erdoğan kazandığını zannetti, fakat o referandum da bize bir erken seçim ve ekonomik kriz getirdi. 7 Haziran’da Tayyip Erdoğan, çok rahatlıkla CHP, MHP hatta HDP ile koalisyon kurup demokratikleşmeyi devam ettirebilir ve efsane lider bile olabilirdi. Kutuplaşmayı da bitebilirdi. Ama o fırsatı tepti. 7 Haziran’da teptiği fırsat, 24 Haziran’da ona azınlık hükümeti olarak döndü. ‘Erdoğan kazanıyor’ deniliyor ama kazandığı bir şey yok. 550 sandalyeli parlamentoda 317 milletvekili vardı. Şu anda 600 sandalyeli parlamentoda 290 milletvekili var. Aslında birbirlerini geleneksel olarak da sevmeyen iki parti, iki ideoloji birlikte çalışmaya başladı. Bu da sürekli taviz gerektiriyor. Son taviz de yerel seçimlerde ittifak yapmak oldu. Şimdi belki kendi başına girse rahatlıkla kazanacağı 5-6 il, 50-60 ilçeyi MHP’ye vermek zorunda kalacak.

BAHÇELİ SÜREKLİ KAZANAN TARAF OLUYOR

-Kaldı ki kısa süre önce ittifak yapılmayacağı açıklanmıştı…

İttifak yok açıklaması yapmasının sebebi, AKP’nin içinde Numan Kurtulmuş, Ömer Çelik gibi isimlerden sürekli çatlak sesler geliyordu. Devlet Bahçeli bundan rahatsız oldu. ‘Kullanıldım ve bir kenara mı terk ediliyorum’ dedi. Bahçeli, sağlam akıllıca iki hamle yaptı. Bir tanesi Melih Gökçek’i aday yapabiliriz diye açıkladı. Bu aslında Tayyip Erdoğan’a ‘bütün küskünleri aday çıkarırım, kazanamam ama sana da kazandırmam’ taktiği idi. Bir tanesi de Emeklilikte Yaşa Takılanlar görüşmelerinde iki saatlik muhalefet blokuna geçişle mecliste seni azınlığa düşürürüm tehdidi idi. ‘Türkiye zaten ekonomik kriz ortamında, onu kaldıramazsın, seni iktidardan ederim’ diye tehdit etti. Tayyip Erdoğan kuzu kuzu masaya gelecek ve ittifak yapacaktı. İttifakı isteyen MHP, istemeyen Tayyip Erdoğan. İttifak yapmak Erdoğan için çok zor. Genel seçim gibi değil, binlerce belediye meclis üyesi listesi yapıyorsunuz. İnanılmaz dengeler var. Ben girmezsem seçmenim nereye gider, mesela Adana’da CHP’ye mi gider, başka şehirde milliyetçi ama laik milliyetçi İYİ Parti’ye mi gider? Bu çok ciddi araştırmalar gerektiriyor. Zaten o araştırmalardan sonra oy kaybettiklerini gördüler. Devlet Bahçeli’nin iki kritik tehdidiyle masaya geri geldiler. Bahçeli hiçbir şart sürmeden İstanbul, İzmir ve Ankara’yı verdik diyor. Bahçeli sürekli verdik diyor ama sürekli kazanan taraf oluyor. MHP bu seçimde de çok fazla belediye kazanamayacak ama oyunu çok arttıracak.

MHP KAYBEDERKEN DE KAZANIYOR, ERDOĞAN KAZANDIĞINI HİSSEDERKEN KAYBEDİYOR

-Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer bir mutabakat yapıyorsak, karşılıklı jestlerimiz tabii ki olacak” açıklaması yaptı. MHP’ye vereceği jestler nereler?

Bu jest değil bir kere. Devlet Bahçeli vereceksin diyor, onlar da verecek. Adana, Mersin, Manisa, Osmaniye gibi birkaç il. Antalya’da Kepez, Serik, Alanya, Ankara’da Polatlı, İstanbul’da Bayrampaşa, Üsküdar, belki Küçükçekmece ve Tuzla gibi metropol ilçeler. İzmir’de birkaç ilçe istenecek. Yetmeyecek MHP’nin bölge barajını geçemeyeceği yerlerde belediye meclis üyeleri istenecek ve bunların belediye başkan yardımcısı olması istenecek. MHP kaybederken de kazanıyor. Tayyip Erdoğan kazandığını hissederken kaybediyor.

-Peki MHP sahip olduğu illeri korur mu?

Koruyamaz. Mesela Adana’da AKP’nin desteğiyle dahi MHP’li adayla kazanamaz. Geçen seçimde MHP muhalefet blokundaydı ve Manisa, Mersin, Adana gibi illerde muhalefet partileri AKP kazanmasın diye, kazanma ihtimali en yüksek gördükleri için MHP’ye oy vermişti. Adana’da benim hesabıma göre, MHP’ye 66 bin CHP oyu gitmişti. Ama Adana’da genel seçimlerde yüzde 10’un altına düşmüş. Mersin, Muğla, Aydın, Manisa’da İYİ Parti hep katlamış. Yani MHP kitlesi zaten kopmuş. O seçmen yeniden MHP’ye destek vermeyecek. Adana’da Ak Parti’ye oy verenler arasında, bizim araştırmamıza göre; yüzde 38’i Kürt seçmen. Bunlar Adana Büyükşehir Belediye Başkanı ile içten içe çatışıyor, hizmet alamadıklarını söylüyor. Aynı şekilde Mersin’de MHP’li belediye başkanını değiştirdiler. O başkan muhtemelen İYİ Parti’den aday olacak ve CHP muhtemelen onu destekleyecek. MHP 24 Haziran’da ikiye bölünmüştü, bir kısmı İYİ Parti’ye gitmişti şimdi bir daha bölünecek. (Mersin’de) Hamit Tuna ile Burhanettin Kocamaz arasında ikiye bölünecek. MHP yüzde 30 kazanmışsa geriye 7,5 gibi bir katkısı kalıyor. Ama İYİ Parti oralarda yüzde 20 aldı, CHP ile birleştirdiğimiz zaman yüzde 45’leri bulacak. HDP de aday göstereceğine göre ve HDP hiçbir zaman yüzde 10’un altına düşmediğine göre, matematik kazanamayacağını gösteriyor.

CUMHUR İTTİFAKI’NIN OYU YÜZDE 48’LERDE

-MHP’nin hep kazandığını söylediniz. Bu durumda MHP ne kazanacak?

MHP’nin derdi belediye değil, devlet yönetimi. MHP yerel siyaset partisi değil, oy oranını arttırma derdinde. Şöyle düşünün, ikisinin (AKP ve MHP) toplamı yüzde 52 idi. Şu anda yüzde 47-48’lerde. Bunun yüzde 15’inin MHP olduğunu düşünün ki, yüzde 5-6’sı AKP’den geldi. AKP de yüzde 33’lerde. MHP, bu oy oranıyla yüzde 45’lik bir lideri yönetiyor. Yüzde 15 olduğu zaman etkinliği artacaktır. Yerel seçimden sonra muhtemelen bu iş genel seçime gider.

ERDOĞAN MHP’DEN KURTULACAK

-O zaman ne olur ve MHP’nin gidişatını nasıl görüyorsunuz?

Bu iş genel seçime giderse ve AKP oy kaybederse bu ittifakı yapmaz. MHP, iktidar bloku içinde olduğu için, hala o mahallede olduğu için oy kazanıyor. O mahallenin sınırlarından çıkamayan bir seçmen grubu var. Şimdi AKP’li olmak bir risk. Ekonomi kötü yönetiliyor, mahalle baskısı var. ‘AKP’ye oy verdin, ekonomi ne hale geldi’ deniliyor. AKP’de kalmak seçmen için riskli bir durum fakat mahalle dışına çıkmak da riskli. O yüzden MHP’de kalıyor. Sürekli oy geçişkenliği olursa Tayyip Erdoğan MHP’yi muhalefet blokuna itmek ve baraj altında bırakmak zorunda. Mesela ittifak yasası ile cumhurbaşkanlığını kazansa da Erdoğan bu yasadan hiçbir şey kazanmadı. İttifak yasası olmasa AKP’den MHP’ye oy geçişi olmayacaktı, İYİ Parti ile CHP arasında ittifak olmayacaktı. O zaman AKP’nin 350 milletvekili olacaktı. Tayyip Erdoğan’ın ilk hedefi mümkün olan en kısa sürede MHP’den kurtulmak ki, bu yerel seçimden sonra olacak.

-Ama ittifaka ihtiyacı var, oy kaybediyor dediniz…

İşte oy kaybının büyük kısmı MHP’ye olduğu için kurtulmak isteyecek.

-7 Haziran’la başlayan süreçte CHP’nin rolü neydi?

Kemal Kılıçdaroğlu en çok sağa açılıyor diye eleştiriliyor. Kılıçdaroğlu sağa açılmıyor, sağdan da isimler alarak tam olarak merkeze gelmeye çalışıyor. 7 Haziran’da mesela az da olsa oyu artan tek parti CHP oldu. Çünkü hükümet etmeye, yönetmeye istekli davrandı. Referandumda muhalefetin başatı konumuna geldi. İyice kendini merkeze çekmiş oldu. Bu hamleleri çok doğruydu ama mesela dokunulmazlık konusunda büyük yanlış yapıldığını düşüyorum. Kürtlerin aklında hala o mesela var, öbür tarafın kazanmaması için CHP’ye oy verecek ama dokunulmazlık aklına geliyor. CHP’nin merkeze gelme hamlesi sayısal olarak henüz meyve vermedi. CHP’yi yüzde 30’lara getirmedi ama şunu sağladı, 2009’da CHP’ye asla oy vermem diyenler yüzde 70’lerdeydi, şimdi yüzde 40’larda.

AKP ADANA’DA HÜSEYİN SÖZLÜ’YÜ İSTEMİYOR

-Devlet Bahçeli, İstanbul, Ankara ve İzmir’de “AKP’nin adayı kim olursa olsun destekleyecekleri” vurgusu yaparak aday çıkarmayacaklarını açıkladı. Bu, MHP tabanında nasıl bir etki yaratır?

Devlet Bahçeli’nin kim olursa olsun deme sebebi; ben senin adayına karışmam, sen de Adana, Mersin, Manisa’da benim adayıma karışma idi. Adana’da bir kriz olduğunu biliyorum. AKP, Hüseyin Sözlü’nün devam etmesini istemiyor. MHP tabanının nasıl tepki vereceği, muhalefetin adaylarına bağlı. Mesela muhalefet Ankara’da CHP ile girerse, sıkıntılı. Çünkü Ankara’da kritik kitle ülkücüler. Ülkücülerin geçen seçimde Mansur Yavaş çok güçlü gelirken bile CHP’ye oy vermediğini, hiçbir iddiası olmadığı halde MHP’de kaldığını gördük. İstanbul’da İYİ Parti ile seçime girerseniz kazanamazsınız çünkü orada kritik kitle Kürtler. İzmir’de MHP, AKP’ye oy vermez. Çünkü orada mahalle baskısı var, AKP’yi birlikte eleştiriyorlar. O yüzden bölgeye ve adaya göre değişir.

-AKP’nin oyları neden düştü, ekonomik kriz mi?

Birçok nedeni var. İnsanlar son yıllardaki uygulamalardan çok rahatsız, özellikle OHAL dönemindeki. Burada sadece ekonomi diyemeyiz ama ekonomi bu işin katalizörü oldu. Hukuk, demokrasi kötü olsa da insanlar rahatsızdı ama rahat yaşadıklarını düşünüyor ve ses çıkarmıyordu, risk alamıyordu. Şimdi çok daha geriye gidiyor ve ceplerinde paraları da bitti. İnsanlar bir şey alamıyor, mülk edinemiyor. Bunun üstüne bir de ülkede hukuk yok, huzur yok, demokrasi yok. Patlama noktası buradan çıkıyor zaten.

AKP’NİN OYU YÜZDE 38, MHP 13-14’LERDE

-24 Haziran seçimlerinden bu yana partilerin oy oranlarında değişim var mı?

Anketlerimize göre, Ak Parti 2009 yerel seçimlerine yakın bir oy alacak, yüzde 38 gibi gözüyor. Tabi ittifaksız. MHP’nin yüzde 13-14’lerde olduğunu düşünüyorum. 52’ye 48’lik dengenin bozulma ihtimali yüksek. Yüzde 50-50 gibi bir denge kurulabilir. Bu yerel seçimlerde HDP ve İYİ Parti normal olarak düşük oylar alacaklardır. Çünkü insanlar muhalefette kendisine en yakın ve kazanacak adaya oy veriyor, burada partiyi umursamıyor. Yerel seçimde çıkacak sonuçlar genel seçim için kesinlikle bir kriter olamaz. Mesela ölçümlüyoruz, İYİ Parti genel seçimlerde hiç oy kaybetmiyor. Yarın genel seçim olsa İYİ Parti tek başına barajı aşabilir ama yarın yerel seçim olsa dediğimizde oy oranı çok düşük.

-Aslında genel seçim havasında yerel seçimlere giriyoruz ama bu havanın yanıltıcı olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Tabi. Hükümet tarafı bunu genel seçim gibi hissetmemizi istiyor. Daha doğrusu kendi seçmeni için bunu istiyor. Ama artık kutuplaşma o kadar yüksek ki, bunu yapmak için hükümetin çalışmasına gerek yok, bizim de engellemek için yapabileceğimiz bir şey yok. İnsanlar her seçimi genel seçim havasında değerlendirecek. Partilerin tercihleri daha çok şu kazansın değil de o kazanmasın üzerine gelişecek.

CHP YÜZDE 30’U AŞACAK

-CHP-İYİ Parti ittifakını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şart, olması gereken bir ittifak. İYİ Parti’nin belediye kaybetme riski yok, hükümet medyasının sonuçları yanlış aksettirme riski var. ‘İYİ Parti yıkıldı, mahvoldu’ diyecekler. CHP açısından ise ittifaksız bile yüzde 30’u aşacağını düşünüyorum. Fakat yüzde 33-34 bile alsa İstanbul ya da Ankara, en azından birini kazanamıyorsa bu CHP’yi 24 Haziran sonrası olduğu gibi kongreler sürecine sürükler. Zaten 24 Haziran sonrası Muharrem İnce’nin kongre ısrarı motivasyonu mahvetti. Kılıçdaroğlu kurultay sürecindeki dağınıklığı toparlamak için hem partisini hem ülkeyi yerel seçim gündemine soktu. Doğru bir hamleydi. Bunun meyvesini oy oranı olarak alır ama ittifak yapmazsa belediye olarak alamaz.

CHP’DEN BEKLENTİ TOPLUMUN ÖNÜNDE OLMASI

-Yani CHP sadece seçimlere odaklı bir muhalefet mi yürütüyor? Zira Kılıçdaroğlu’nun Meral Akşener ile görüşmesinde de ülkenin temel sorunlarına dair fikir alışverişi yapıldığı söylendi. CHP’nin ekonomik kriz, yargıdaki sorunlar, antidemokratik uygulamalar gibi tüm bu sorunlara yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tabi ki sadece seçim için çalışmıyor ama bir şeyleri değiştirmenin yolu da seçimlerden galip çıkmak. Türkiye’nin kronik problemleriyle ilgili herkes ne düşünüyorsa CHP de onu düşünüyor. CHP’den beklenti, toplumun önünde olması fakat medyanın baskısıyla, kara propaganda etkisiyle bunu yapamıyorlar bence. KHK ile ilgili bir şey söylesen FETÖ’cü oluyorsun, Kürtlerle ilgili bir şey söylesen PKK’li oluyorsun. Berkin’le ilgili bir şey söylesen DHKP-C’li, laikle ilgili bir şey söylesen dinsiz oluyorsun. O medya baskısı muhalefeti bence çok kısıtlıyor. Ben daha cesur olmalarını bekliyorum. Bunun yolu sokakta, tabanda siyaset yapmaktır. Adalet Yürüyüşü ile bunu sağlamaya başladı, o eylemselliğin devamının gelmesi lazımdı. Protesto eylemlerinden bahsetmiyorum, örgütlerin çalışmasından bahsediyorum.

-Anketler 3 büyükşehir için ne gösteriyor?

İstanbul, yüzde 50-50 sıkışmış gibi görülüyor. Bizim anketlerimize göre muhalefet, iktidar blokunun önünde. Ama muhalefeti bir araya getirmek çok zor. AKP ve MHP birbirine çok yakın, milliyetçi ve muhafazakar. Fakat muhalefet tarafında eski ülkücüler, HDP’liler, liberaller, Kemalistler var. Bunların tamamını bir araya getireceksiniz, yetmeyecek öbür taraftan da yüzde 1-2 oy alacaksınız. Muhalefetin yapacağı iyi bir aday bulup iyi bir kampanya yürütmek. Bunun CHP’nin klasik milletvekili veya belediye başkanı profili ile olmayacağı açık. Hem Kürtlerden, hem İYİ Parti’den, hem MHP içindeki seküler ülkücülerden, hem AKP içindeki libarellerden oy alabilecek bir aday. Bu adayı bulabilecekler mi? Aslında bence ismi geçenler var.

KILIÇDAROĞLU’NUN KAFASINDA ABDÜLLATİF ŞENER VAR

-Kim?

Abdüllatif Şener.

– Anketlerde nasıl?

Anketlerde çok iyi çıkıyor. Bir tanesinde Binali Yıldırım’ı bir puanla geçen tek aday. Binali Yıldırım muhalefete göre gel deyince gelen git deyince giden, Tayyip Erdoğan’a yaslanarak siyasi kariyer planlamış bir adam gibi gözükse de İstanbul seçmeni için öyle değil. Ulaştırma Bakanlığı’nda başarılı bir bakan, başbakanlığında devletin en ceberrut döneminde sempatik bir başbakan, İstanbul’da belediye tecrübesi olan, projeci bir aday. Şimdi bu tarafın adayını bulmak lazım.

ANKARA İSTANBUL’A GÖRE DAHA KOLAY

-Abdüllatif Şener ciddi olarak düşünülüyor mu?

Ciddi olarak düşünüldüğünü biliyorum. Bence Kemal Kılıçdaroğlu’nun kafasında da Abdüllatif Şener vardır fakat anket sonuçlarına bakacaktır. Kesin kazanıyorsa aday yapacaktır. Şener ile kaybetme riskini göze alamaz. Kaybedecekse Gürsel Tekin’le, Muharrem İnce ile kaybetmek daha evladır onun için, yine sağdan bir isim getirdin, yine kaybettin demesinler diye. Bence Abdüllatif Şener kazanabilecek noktada. Ankara için Ak Parti ile MHP’nin bloklaşmasını kırmanın en kolay yolu sağ bir parti ile uygun kişi ile seçime gitmek. Bence CHP logosu ile Ankara’yı alamaz. Ankara, İstanbul’a göre daha kolay.

– Yani İYİ Parti ile mi girmeli?

Bence İYİ Parti çıkarmalı.

– İsim?

Çok ters birisi olmadıktan sonra çok önemli değil bence. Herkesin aklına Mansur Yavaş geliyor ama biraz da bu muhalefetin eksikliği, 5 yıldır Ankara’ya aday önerisi olmamasından kaynaklı. Kutuplaşma çok büyük, Mansur Yavaş’a oy veren herkes, farazi olarak söylüyorum Koray Aydın’a da, Levent Gök’e de, Bülent Kuşoğlu’na da çok rahat oy verebilirler. Hatta logo birinin aday birinin bile olabilir. CHP örgütünde, seçimden sonra gelmedi gitmedi diye Mansur Yavaş’a bir tepki var, bu tabana yansır mı emin değilim.

Diğer büyükşehirler için durum nedir?

İzmir: Zaten CHP adayını açıkladığı anda seçim bitmiş olacak.

Adana: CHP ile girilecek. Doğru aday seçilirse rahatlıkla kazanılabilir.

Antalya: CHP ile girilmesi gerekir, iyi bir adayla kazanılabilir.

Mersin: Muhtemelen 5 partili bir seçime gidiyor. Burhanettin Kocamaz’ın İYİ Parti’ye geçeceği ve CHP’nin onu destekleyeceği söyleniyor, bunlar sokakta konuşulan şeyler. Bu olursa Mersin’de kazanılabilir.

ydın, Muğla: İzmir gibi aday açıklandığı anda seçim bitecek yerler.

Balıkesir: İYİ Parti ittifak görüşmelerinden sonra adayını Ahmet Akın lehine çekerse kesin, çekmezse yüzde 60 ihtimalle kazanacak.

Hatay, Eskişehir: İYİ Parti aday çıkarmazsa CHP’de kalmaya devam edecektir.

Kocaeli, Sakarya: Yine Ak Parti’de olacaktır. Buralarda İYİ Parti adayı olması gerekir.

Bursa: Doğru bir adayla muhalefetin kazanabileceğini düşünüyorum ama zordur.

Denizli: İyi bir aday ve ittifakla kazanabilir.

Manisa: İttifak olsa da çok zor.

Zonguldak: CHP’nin ittifak yapması gerekir.

Tekirdağ: CHP rahatlıkla kazanır.

Konya, Kayseri, Antep, Maraş: Yine Ak Parti alacaktır.

Van, Mardin, Diyarbakır: HDP adayını açıkladığı gün seçimin biteceği yerler.

Urfa: HDP adayı kazanır mı bilmiyorum ama Ak Parti’yi zorlayacaktır.

-AKP, Diyarbakır ve Hakkari’de kayyumları aday gösterdi, şansları var mı?

Kayyımların şansı yok, ne kadar başarılı olursa olsun tepki çekiyor. Kayyumlar gelmeden önce HDP’li belediyelere para yoktu, kayyumlar geldi para var. Halk, madem para vardı, benim seçtiğime niye verilmiyordu diye tepki gösteriyor.

-HDP açısından durum nedir?

Bölgesinde aynı, iyi. Bölge dışında HDP seçmeni muhalefet tarafına kanalize olmuş durumda, muhalefetin adaylarına oy verecek.

-Nasıl bir seçim atmosferi bekliyorsunuz?

Çok kavgalı geçecek. Önceden 4-5 adaylı seçimler olurdu, gençler sokakta birbiriyle dalaşacak bile olsa ortaya hakem olarak başka bir partinin adayı girerdi. Şimdi hakemlik yapacak kimse kalmayacak. İnşallah sonu iyi olur.”

siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.