AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulunuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İlker Başbuğ'la ilgili yaptığı çağrıyla ilgili konuşan Çelik "Yarın arkadaşlarımız suç duyurusunda bulunacak" dedi.
Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti milletvekilleriyle bir araya geldiği toplantı sonrasında basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, yeni yılda yapılacak çalışmaları değerlendirmek üzere milletvekilleriyle bir araya geldiğini belirten Çelik, toplantıya 56 milletvekilinin katıldığını, bu toplantıların 5 grup halinde yapılacağını söyledi.
Toplantıda illerdeki en detay meselelerden ilin genelinin fotoğrafının çekilmesine kadar her türlü meseleye uzandıklarını ifade eden Çelik, toplantının başında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın değerlendirmesinin ardından milletvekillerine söz verildiğini aktardı. Çelik, Erdoğan'ın milletvekillerinin değerlendirmeleriyle ilgili notlar aldığını ve kendi görüşlerini açıkladığını, halledilmesi gereken meselelerle ilgili talimatlarını verdiğini anlattı.
"3-4-5 Nisan tarihlerinde Kızılcahamam'da kamp yapmaya karar verdik." diyen Çelik, bu toplantıların hem iç politika hem dış politikayla ilgili Kızılcahamam kampında oluşturulacak büyük resme dönük hazırlık toplantısı olarak görülebileceğini söyledi. Çelik, "Buradaki tartışmalar kademe kademe en tepeye doğru çıkacak ve Kızılcahamam'da bir şekilde burada yapılacak çalışmaların neticesi bir büyük resim olarak oluşturulacak." diye konuştu.
"BİRİNCİSİNİN ACISI GEÇMEDEN İKİNCİSİ İÇİMİZİ YAKTI"
Son dönemde üst üste üzücü olaylar yaşandığını hatırlatan Çelik, Van'ın Bahçesaray ilçesindeki çığ felaketinin herkesi derinden yaraladığını belirtti. Çelik, "2 çığ felaketi üst üste yaşadık. Daha birincisinin acısı geçmeden ikincisi içimizi yaktı. Tabii burada olay olduğu andan itibaren ilgili bütün kurumlar seferber edilmiştir. İlgili bütün kurumların tam bir koordinasyon içerisinde bu çığ felaketine maruz kalan vatandaşlarımıza ulaşması, onların hayatlarını kurtarmaya çalışmasıyla ilgili yoğun bir faaliyet yapılmıştır. Fakat maalesef çok sayıda kaybımız oldu bütün birimlerin gayretlerine rağmen." ifadelerini kullandı.
Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyen Çelik, çığ altındakilerin sağ kurtarılması temennisinde bulundu.
İlgili isimlerin olayı bizzat yerinde takip ettiklerini dile getiren Çelik, bu olaya ilişkin üzüntü devam ederken Sabiha Gökçen Havalimanı'nda bir yolcu uçağının yaptığı kazada da can kayıpları yaşandığını anımsattı. Çelik, bu kazada hayatını kaybedenlere de Allah'tan rahmet diledi.
Çelik, konuyla ilgili olarak da çeşitli yorumlar yapıldığını, nihayetinde ilgili kurumların kendi soruşturmalarını yürüttüklerini bildirdi.
Bu konularla ilgili çeşitli mecralarda çok fazla spekülatif ve doğru olmayan haber gördüğünü belirten Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu haberlere itibar edilmemesi gerekir. Sağlık Bakanlığımız, Ulaştırma Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız kendi alanları ile ilgili olarak gereken açıklamaları yapıyorlar. Tabii bu üzüntü verici hadiseyle ilgili olarak yüreğimiz yanarken, halen bu konularla ilgili çalışmaları devam ederken, ölüm haberleri, yaralı haberleri konusunda çok hassas olmak gerekir. Hem Bahçesaray ilçesinde gelen çığ felaketiyle ilgili olarak hem uçak kazasıyla ilgili olarak böyle kestirmeden, iyi araştırılmadan suçlayıcı ifadeler kullanılması, birtakım kişilerin suçlanması gibisinden bir yaklaşım doğru olmuyor. Orada Cumhurbaşkanımızın başdanışmanı eski milletvekili arkadaşımız biliyorsunuz çığ altından kurtarıldı Gülşen Orhan arkadaşımız. Maalesef bu saatlere kadar bir gazetecinin son derece yakışıksız ve vicdansız bir şekilde çığ felaketine sanki arkadaşımız sebep olmuş gibisinden hiçbir şekilde gazetecilik faaliyetiyle izah edilemeyecek bir yaklaşımı oldu. Saatler boyunca insanların çeşitli yorumlar yapmasına sebebiyet veren, haksız, vicdansız, kendisi de yaralanmış bir arkadaşımızı derinden üzen bir yaklaşım oldu. Arkadaşımız kapsamlı bir açıklama yaptı bunlarla ilgili. Zannediyorum arkadaşlarımızın verdiği bilgiye göre o gazeteci de özür dilemiş. 'Yanlış bir beyanatta bulundum' demiş. Ama görüyorsunuz tek bir cümlenin, tek bir haberin çığ felaketi ya da kaza ya da başka afetlerle ilgili konular söz konusu olduğunda ne kadar önemi var. İnsanların canlarını bir kere daha yakıyoruz. İnsanları boş yere kaygı ve endişeye sevk ediyoruz, boş yere panik oluşmasına sebep olunuyor. O sebeple bunun dili konusunda çok yüksek bir hassasiyet gösterilmesi gerektiğinin bir kere daha altını çiziyoruz."
"TEPKİ GÖSTERDİĞİMİZ FAALİYETLERE YENİSİ EKLENDİ"
Avrupa Parlamentosu'nda (AP) Türkiye'nin tepki gösterdiği faaliyetlere dün bir yenisinin eklendiğini belirten Çelik, yakın zaman önce Yunan bir vekil tarafından Türk bayrağına saygısızlık yapıldığını, Avrupa Parlamentosu'nun bunun gereğini yapması gerektiğini net bir şekilde ifade ettiklerini söyledi. Çelik, "Avrupa Parlamentosu giderek ırkçıların, faşistlerin bu şekilde İslam düşmanlığı, Türkiye düşmanlığı yapanların gösteri mekanına dönüşmeye başlamıştır. Bu tabii Avrupa için kaygı vericidir." dedi.
Avrupa'nın görünmez Berlin duvarlarıyla kuşatıldığını, bu duvarların arkasında son derece görünür bir aşırı sağ, ırkçılık tehlikesinin Avrupa'yı kuşatmaya devam ettiğini dile getiren Çelik, Avrupa Parlamentosu'nun ve diğer Avrupa Birliği organlarının buna karşı güçlü bir mücadele vermediğini gördüklerini söyledi.
Merkez sağ ve merkez sol partilerin sessizliğinin o partilerin de zemin kaybetmesine yol açtığını belirten Çelik, şöyle konuştu:
"Mesela çok uzun zamandır Almanya'da ve diğer yerlerde aşırı sağın yükselişi ile ilgili uyarılar yapıyoruz, camilere, Müslümanlara, Türklere dönük saldırılar konusundaki uyarılarımızı tekrarlıyoruz. Bakın gelinen noktada ne oldu? Normalde bu uyarılara kulak verilseydi bugün bahsedilen Thüringen eyaletindeki olay olmayacaktı. Bugün eyalet başkanı seçimiyle ilgili ortaya koyulan tepkilere başta Merkel olmak üzere baktığınızda Alman demokrasinin, Avrupa'nın en güçlü demokrasinin nasıl tehdit altında olduğunu görüyorsunuz. Eyalet başbakanı orada iktidar partilerinin ve muhalefet partilerinin şimdiye kadarki mutabakatının tamamen tersi bir şekilde AFD denilen ırkçı partinin desteğiyle seçildi. Bir eyalet başbakanının ırkçı partinin desteğiyle seçilmesi demek Avrupa demokrasileri için bu uyarının ne kadar güçlü bir nitelik taşıdığını gösteriyor."
Avrupa'da demokrasi için bugün tehdidin içeriden geldiğini ifade eden Çelik, aşırı sağcılar, ırkçılar, faşistlerin Avrupa demokrasilerini yıkmak üzere harekete geçtiklerini kaydetti.
Geçmişte antisemitizm vasıtasıyla Avrupa'ya yapılan kötülüğün, bugün antisemitizmin yerine İslam düşmanlığı konularak yapılmak istendiğini dile getiren Çelik, "Dolayısıyla Avrupa, geçmişte demokrasisini korumak için antisemitizme karşı güçlü bir duruş sergileseydi Avrupa demokrasileri korunmuş olacaktı. O gün bu yapılmadı. Şimdi bugün aynı hata tekrarlanıyor. Bugün Avrupa demokrasilerini korumanın yolu İslam düşmanlığına ve Türkiye düşmanlığına set çekmektir, bu konuda net bir tavır sahibi olmaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Demokrasileri tehdit eden aşırı sağcılar, ırkçılar, faşistlerle tehdidin başladığı yerde mücadele etmek gerektiğini belirten Çelik, "Bu da İslam düşmanlığı ve Türkiye düşmanlığı yapanlara karşı güçlü demokratik tedbirlerin alınmasıyla olur." dedi.
Avrupa'da terör konusundaki çifte standardın da devam ettiğini belirten Çelik, kendilerinin de terör örgütü kabul ettiği ve Türkiye'ye saldırı gerçekleştiren örgütlere karşı müsamaha gösterildiğini kaydetti. Çelik, "Daha önce de defalarca uyardık Avrupa Parlamentosu PKK'lı teröristlerin veya başka teröristlerin gösteri mekanı haline gelmemelidir." değerlendirmesinde bulundu.
İLKER BAŞBUĞ AÇIKLAMASI
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İlker Başbuğ'la ilgili yaptığı çağrıyla ilgili konuşan Çelik, "Arkadaşlarımız yarın suç duyurusunda bulunacaklar. 15 Temmuz'da FETÖ'cülerin hedefi olmuş Meclis'i, hedef göstermektedir. TBMM mensuplarını, getirdikleri bir yasa yüzünden kimse Fetullahçı Terör Örgütü'nün yanına yazamaz. TBMM'nin yasama iradesine, Anayasa'nın 83. maddesiyle dokunulmazlık verilmiş yüksek iradeye bir saldırıdır. Bu, Genelkurmay Başkanlığı makamına da Türk demokrasisine de saygısızlıktır. Genelkurmay Başkanlığı makamını da kendi birtakım kişisel inisiyatifleri için istismar etmek anlamına gelir. Kişiler emekli olduktan sonra, demokratik anlayışla, akılla izah edilemeyecek birtakım fikirlerini ortaya savurup, ondan sonra da 'Genelkurmay Başkanlığı yaptım' diyerek bu makamın arkasına sığınamazlar." diye konuştu.
siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.