4 bin Ebola yetimi
Son yılların en tehlikeli Ebola salgınıyla mücadele eden Batı Afrika ülkelerinde, ailesini kaybeden çocukları salgın korkusuyla yakın akrabaları dahi dışlıyor. Ebola'nın 4 bin yetim çocuğu gelecekten umutsuz.
Batı Afrika'nın kabusu Ebola hızla yayılıyor. Avrupa ve Amerika'ya sıçrayan vakalar haber ajanslarından son dakika olarak geçse de, salgının merkezindeki ülkelerde yaşanan trajedi, bu uzak coğrafyalarda pek yer bulamıyor. Salgının yaşandığı ülkelerde bazı hastalar sokaklarda ölüyor.
Batı Afrika ülkesi Sierra Leone’de yaşayan 17 yaşındaki Aminata, başkent Freetown'daki mahallesinde başlayan Ebola salgınında annesini kaybetti. Fakat yaklaşık 40 gündür karantina altında olan mahallede Ebola kurbanlarına uygulanan dışlama nedeniyle, Aminata annesinin ölümünün virüsten olduğunu kabullenemiyor:
“Ebola’dan ölmedi, başı çok ağrıyordu sonra da enfeksiyon kaptı. Diş etleri şişip patladı. O yüzden öldü biliyorum, Ebola’dan değil. Öldüğünde ben de evdeydim.”
Afrika’nın batısında son zamanların en ciddi Ebola salgını yaşanıyor. Aminata, ebeveynlerini salgında kaybeden Afrika’nın binlerce öksüz çocuğundan biri.
Aminata yalnızca annesini değil, en iyi arkadaşını da kaybetti. Hastalığın vücut sıvılarına yakın temasla bulaşması nedeniyle, ölenlerin yakınlarına akrabaları ve komşuları yaklaşmak istemiyor.
Aminata’nın mahallesi hastalığın kuluçka süresi olan 21 gün boyunca karantinaya alındı. Karantina esnasında Aminata’nın annesi de dahil iki kişinin ölmesi üzerine, süreye 21 gün daha eklendi.
Sağlık görevlilerinin annesinin cesedini vedalaşamadan götürdüğünü söyleyen Aminata, “Anneme adetlerimize göre bir cenaze yapamadım, nerede gömüldüğünü bile bilmiyorum” dedi. Sierra Leone’de cenazeler gömülmeden önce aile bireyleri tarafından yıkanıyor. Salgının yayılmasının temel nedenlerinden biri de bu. Sağlık görevlileri de ailelerin cesetlere dokunmasına izin vermiyor.
17 yaşındaki Aminata, “Annem benim tek dayanağımdı. Artık onsuz hiçbir geleceğim yokmuş gibi hissediyorum” diyor. Tüm arkadaşlarının da dışladığı Aminata, en çok da en yakın arkadaşını özlüyor:
“En iyi arkadaşım benimle konuşmuyor. Diğerleri de uzaktan beni işaret edip alay ediyor.”
"Hala birkaç arkadaşımız var"
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) verilerine göre, Ebola salgınında en az 4 bin çocuk yetim kaldı. Uluslararası insani yardım örgütü GOAL’un müdürü Braima Sellu, şimdiye dek 250 Ebola yetimine yardım ettiklerini, Aminata’nın da artık teyzesiyle yaşayacağını söyledi.
Aminata’nın annesinin ölümünün Ebola’dan olduğunu kabul edememesinin normal olduğunu söyleyen Sellu, “Toplumdaki önyargı nedeniyle pek çok kişi bu gerçeği inkâr ediyor” diye konuştu.
Altı yaşındaki Ebu Bekir ve 9 yaşındaki ağabeyi İsa da Ebola yetimlerinden. Annelerine dair hatırladıkları son şey, sedyeyle evden çıkarılması oldu. Anneleri kısa bir süre sonra da hastanede hayatını kaybetti.
Babalarının nerede olduğuysa bilinmiyor, bir aile dostu çocukları himayesine aldı. “Artık bizimle oynayan daha az çocuk var ama yine de iyiyiz. Hâlâ birkaç arkadaşımız var” diyor İsa.
"Çok mutsuzum"
Braima Sellu’ya göre en çok etkilenenler, kimsesiz çocuklar. ‘Jo Jo’ lakaplı 13 yaşındaki Julius, ailesinin ölümünden sonra onu evine alan aile dostunun da ölmesiyle kimsesiz kaldı. Çocuğun hiçbir akrabasına ulaşamayan gönüllüler, Jo Jo’yu bir yetimhaneye yerleştirdi.
“Karantinadaki hastanede kendimi çok yalnız hissettim” diyen çocuk, “Keşke her şey eski haline dönse. Çok mutsuzum” diyor.
"Çocuk ticareti başlayabilir"
Yetimlere yardım eden Don Bosco Fambul kurumunun müdürü Peder Lothar Wagner, ülkedeki salgını fırsat bilenlerin tıpkı iç savaşta olduğu gibi çocuk ticaretine başlamasından endişe ediyor:
“Ailelerini kaybeden çocuklar yabancıların eline düşüyor. Bazıları da sokaklarda çalıştırılıyor. Bunun bir, iki yıl daha devam etmesinden korkuyorum. Acilen bir şeyler yapmamız gerekiyor.”
İngiltere merkezli Sokak Çocuğu (Street Child) örgütüne göre, Sierra Leone’de 50 bin çocuk sokaklarda yaşıyor.
"Ağlayan çocuklara sarılamamak beni çok üzüyor"
Ülkede görev yapan Yeni Zelandalı hemşire Rochelle Martin, Ebola karantinası altındaki Connaught Hastanesi’nde, çocukların asla yaşamaması gereken travmatik deneyimlere maruz kaldığını söylüyor:
“4 yaşındaki bir çocuk, babasının sarsılarak ölüşünü izledi. Cesedi ve odayı temizlerken sağlık çalışanları çocuğun gözünü kapatmak zorunda kaldı. Çocuk, boş yatağı görünce saatlerce ağladı."
Bir pediatrik hemşire olarak gördüklerinin kendisini çok üzdüğünü söyleyen Martin, şöyle devam etti:
“Ağlayan bir çocuk görünce içgüdüsel olarak onu kucağıma alıp sarılmak istiyorum. Fakat Ebola salgını varken böyle bir şey yapamam. Çok tehlikeli olur. Çocuklar üzerimdeki koruyucu giysiyi çekiştirebilir, üzerime kusabilir. Onlara sarılamamak, duygusal olarak çok zor.”
Yeni Zelandalı hemşire, tanık olduğu en korkunç şeyin ise Ebola’ya yakalanıp hayatta kalmayı başaran çocuklara aileleri tarafından sırt çevrilmesi olduğunu söylüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.