3 yazar Kütahyalı üzerinden Özkök'e vurdu
Sözcü gazetesi yazarları Emin Çölaşan, Can Ataklı ve Ümit Zileli, Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'ün Rasim Ozan Kütahyalı'ya ilişkin yazısına sert tepki göstererek yerden yere vurdular.
Beyaz TV'de "Kusturmalı Boşnak Saksosu" ifadelerini kullanan Kütahyalı, Boşnaklara yönelik ırkçı ve belden aşağı sözler sarf etmişti.
Bu nedenle Beyaz TV'den kovulan Rasim Ozan Kütahyalı ile ilgili bir yazı kaleme alan Ertuğrul Özkök, Kütahyalı gibi isimlerin çıkmasından 1990'lı yılların muhalif gazetecilerini sorumlu tuttu.
Bunun üzerine Emin Çölaşan, Can Ataklı ve Ümit Zileli çok sert ifadelerle Rasim Ozan Kütahyalı'yı eleştirdi.
İşte Odatv’de yer alan o eleştiriler:
EMİN ÇÖLAŞAN: “GAZETECİLİĞİN YÜZ KARASI LİBOŞ”
Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, “Gazeteciliğin yüz karası liboş” başlıklı yazısında Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök’ü çok ağır ifadelerle eleştirdi. Doğan Grubu’nda yazdığı dönemden de söz eden Emin Çölaşan’ın yazısı şöyle:
“Sevgili okurlarım, bu gazetecilik mesleğinde nicelerini tanıdım. Bir bölümü sözüne güvenilir, dürüst, mert, haysiyetli, sağa sola kıvırtmayan, kıçı başı oynamayan, adamına göre muamele etmeyen insanlardı.
Böyle siyasetçileri de tanıdım, gazetecileri de…
Ama özellikle iyi tanıdığım gazeteciler içinde bazıları vardı ki, her şeyleri ile gerçekten utanç verici idiler.
Onların onursuzluğuna tanık oldukça hep utandık.
Bu kesimde yer alanların başında Ertuğrul Özkök gelir.
Dünkü yazısında isim vermeden yine bana sataşmış ve zırvalamış olmasaydı, bu yazıyı yazmayacaktım.
* * *
Korkak, ürkek, kendi ayıplarının ve günahlarının altında ezilen bir tiptir.
Yaşı 70'i aşınca iyice sapıtmış, bu kez “Penis” olayını köşe yazarlığına dahil etmeyi başarmıştır!
Şimdi mankenliğe de soyundu!
Hürriyet'teki yazılarını her gün okuyorum ve gerçekten de okudukça utanıyorum.
Ülkemiz bu durumda iken gündeme getirip ısıttığı belden aşağı magazin konularını, aklı başında herkesi tiksindiren başlıklarla verir.
* * *
Ben bu adamla Hürriyet'te yıllarca çalıştım, neler gördüm neler!..Yemekte patronunun salatasına sosu o koyar, onun ızgara etini getiren garsonu herkesin içinde azarlardı:
“Kardeşim ben sana demedim mi Aydın Bey'in bonfilesi az pişmiş olacak diye!..Yine çok pişmiş geldi, biraz dikkat edin yani, al bunu götür!..”
Böylesine ucuz yalakalık yöntemleriyle koltuğunu ve köşesini korumayı başardı.
* * *
Ne zaman ki AKP iktidarı kuruldu ve Tayyipgiller'in medya üzerindeki baskısı yoğunlaştı, işte o zaman iyice paniklemeye başladı.
Patron korkuyordu, bu şahıs ondan daha çok korkuyordu.
Her gün bana adeta yalvarırdı:
“Gözünü seveyim iktidarı eleştirme, bizim onlardan çok beklentimiz var…İsterlerse kabak gibi oyarlar…”
Bunlara, başta Bekir Coşkun olmak üzere o dönemde Hürriyet'te çalışmakta olan herkes tanıktır.
Ertuğrul'un bu zavallı korkaklığına tanık oldukça bazen güler, bazen de utanırdık.
* * *
22 yıl hizmet ettiğim gazeteden kovulunca üç ayrı kitap yazdım ve bu vatandaşın “Marifetlerini (!)” tek tek sergiledim. Bir umudum vardı:
“Beni mahkemeye verir, yargı önünde hesaplaşırız.”
Fakat paçası sıkmadığı için dava açamadı. Onun yerine patronu Aydın Doğan açtı ve benden 50 bin lira tazminat istedi.
Üstelik bu Ertuğrul'u tanık göstermişti.
Hiç utanmadan geldi mahkemeye ve yalancı tanıklık yaptı.
Dava reddedildi!
İşin ayrıntılarını kitaplarımda anlatmıştım.
* * *
Dedim ya, korkak, zavallı, omurgasız bir tiptir. Esen rüzgara göre yön alır, güçlülerin dümen suyuna yelken açar.
Hiç değişmedi, ancak son zamanlarda yaşlanma sürecine girince iyice sapıttı.
Bu onursuz davranışlarını şimdi Hürriyet okurlarına sanki marifetmiş gibi yutturmaya kalkışıyor.
Seçmece karpuz olmasa bile, güçlülerin kucağında oturmayı sürdüren seçmece bir liboş, esen rüzgarların yönüne göre tavır değiştiren bir dönektir.
Bırakın okurlarını bir yana, 70'inden sonra sapıtan, yazdığı cinsellik, penis-vajina yazıları nedeniyle karısından, kızından, torunundan bile utanmayan bir zavallıdır.
Gazeteciliğin yüz karasıdır.”
CAN ATAKLI: ÖZKÖK FENA HALDE YANILIYOR
Sözcü gazetesi yazarı Can Ataklı bugünkü “Ayıp oluyor ama Ertuğrul Bey” başlıklı yazısında, Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök’ü sert bir dille eleştirdi.
Rasim Ozan Kütahyalı, Beyaz TV’de Boşnaklar için ırkçı ve belden aşağı ifadeler kullanması sonrasında Beyaz TV’den kovulmasını hatırlatan Can Ataklı, bu sırada Halk TV’deki program olduğunu ifade ederek şöyle yazmıştı:
“Saray fedailerinden Rasim Ozan Kütahyalı'nın yaptığı densizlik sonucu Beyaz TV'den atılmasını o sırada canlı yayında olduğum Halk TV'deki Yazıişleri programında değerlendirirken “Bundan sonra Rasim Ozan'ı ekrana çıkaracak televizyon ve yazdıracak gazete olmaz herhalde. Bir tek Hürriyet grubu belki kendisine iş verebilir. Çünkü patronları Aydın Doğan Kütahyalı çiftine çok hayran, evlerine bile gidip geliyordu, bir tek o korumaya alma cesareti gösterebilir” dedim. Aslında bu bir espri ve hatta biraz da ironiydi.”
Yazısının devamında, “Ancak dün Hürriyet'te Ertuğrul Özkök'ün Kütahyalı'yı kollayan yazısını okuyunca bu esprimin gerçekleşebileceğini düşündüm. Elbette Hürriyet'in patronu Aydın Doğan'dır ve bir kişiyi müesseselerinde çalıştırıp çalıştırmama hakkı ona aittir. Rasim Ozan Kütahyalı da bir süre kendini unutturduktan sonra Doğan Grubu'nda ortaya çıkabilir” ifadelerini kullanan Can Ataklı, Özkök’ü de eleştirdi.
“Ertuğrul Özkök'ün yazısındaki bazı noktalara ‘çok şiddetli’ itirazım var. Özkök Rasim Ozan ve onun gibilerin AKP ürünü olmadığını ileri sürerek suçu Emin Çölaşan'ın üzerine atıyor” diyen Ataklı, Özkök’ün yazısından bölümler verdi.
Can Ataklı, Ertuğrul Özkök’ün, Kütahyalı gibi isimlerin 1990’larda ve muhalif kanattan çıktığını söylemesine sert çıkarak şu ifadeleri kullandı:
“Özkök fena halde yanılıyor. Rasim gibiler 1990'lı yıllarda yoktu. O yıllarda herkese saldıran yazarlar yoktu. Bazı yazarlar arasında “sert polemikler” yaşanmıştı. Özkök'ün tırnak içinde saydığı tanımlar sadece birkaç kişi arasında dolaşan kelimelerdi. Ama en önemlisi neydi biliyor musunuz? O yıllarda arkasına hükümeti ve devletin gücünü alarak rakip gördüğü kişi ya da kurumlara saldıran tek gazeteci bile yoktu. Hükümet adına operasyon yapmak kimsenin aklına bile gelmezdi. Gazeteciler ister muhalefette olsunlar ister iktidardan yana olsunlar soru sormaktan korkmazdı. Başbakanın uçağına binmek için yarışmaz, ellerine verilen soruları sorup, cevaplarını ballandıra ballandıra yazmazlardı. Ekranlarda parmak sallayarak Ertuğrul Özkökgilleri tehdit edip “Şunu atacaksın yoksa fena olur” diyen ve bunda da başarılı olan tek bir gazeteci bile yoktu. Ertuğrul Özkök iktidarı dolaylı yoldan destekleyebilir ki ilk kez yapmıyor bunu, Rasim Ozan'ı da koruma altına alabilir. Ama sırf bunları mazur gösterebilmek için gerçek dışı suçlamalarda bulunarak zaten beyinleri muhallebiye çevrilmiş olan yeni nesli yanıltmaya kalkamaz. İşte bunun için “ayıp oluyor Ertuğrul Bey” diyorum.”
ÜMİT ZİLELİ: “ZAVALLILAŞAN YAZARIN ADINI YAZSAM NE OLUR”
Ümit Zileli de köşesinde, Kütahyalı gibi isimlerin 1990’lı yıllarda muhalif medya içinden çıktığı şeklindeki sözlerine sert çıktı. Zileli, Ertuğrul Özkök’ün 12 Eylül cunta lideri Kenan Evren, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve eski Başbakanlar Mesut Yılmaz ile Tansu Çiller’e övgüler sıraladığını yazdı. Son olarak AKP iktidarına da Özkök’ün övgüler yazdığını kaleme alan Ümit Zileli, yazısının son bölümünde şu ifadeleri kullandı:
“-İktidara yaranmak uğruna “Artık Abdi İpekçi, Uğur Mumcu modeli gazeteciliğin modası geçti” cümlesi kurabilecek denli zavallılaşan yazarın adını yazsam ne olur, yazmasam ne değişir!..
Örnek çok, örnek yüzlerce, binlerce… Ertuğrul Özkök, bugünün tetikçilerine ülkenin yüz akı kalemlerini rol model olarak göstermekle büyük hata yapmış; onlar adı üstünde muhalif gazeteciler, ne bir sofrada siftinmiş, ne iktidar bakanlarıyla ihale pazarlığı yapmış, ne kaleminden yağ damlayan tek bir satır altına imza atmış, şerefli, yurtsever insanlar…
-Özkök gibilerin bu kalemlerle ne gradoları ne de itibarları yarışabilir!..”
siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.