Ülkücüleri yasa boğan kayıp: Novruz Emmi vefat etti

Ülkücüleri yasa boğan kayıp: Novruz Emmi vefat etti

Azerbaycan-Ermenistan savaşının kahramanlarından Karabağ'ın özgürlüğü için savaşan ülkücülerin “Novruz Emmi” dediği Azerbaycan'ın Tovuz eski Emniyet Müdürü Yarbay Novruz Hasan Bozalganlı hayatını kaybetti.

MHP’nin kurucu lideri Başbuğ Alparslan Türkeş'e yakınlığı ile bilinen ve Ülkücüler tarafından "Novruz Emmi" olarak tanınan Bozalganlı’nın vefaatı MHP ve ülkücü camiada büyük bir üzüntü ile karşılandı. Türklük ve Türkçülük uğruna mücadele veren Azerbaycan'ın 90'lardaki varolma mücadelesinin kahramanlarından olan Novruz Emmi’ye Yüce Allah’tan rahmet ve tüm sevenlerine siyasetcafe ailesi olarak başsağlığı diliyoruz.

YARBAY NOVRUZ HASAN BOZALGANLI KİMDİR?

Azerbaycan'ın Tovuz eski emniyet müdürü yarbay Novruz Hasan Bozalganlı, "Şah-Mat" adlı kitabında Merhum MHP lideri Alparslan Türkeş'in talimatıyla gerilla savaşı vermek için özel bir komando eğitim kamp kurulduğunu yazmıştı.

İstanbul-Azerbaycan'da Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'e karşı gerçekleştirilen başarısız darbe girişimin ardından Türkiye'ye yerleşen Tovuz eski Emniyet Müdürü emekli yarbay Novruz Hasan Bozalganlı, "Şah-Mat: Bir Yarbayın Kaleminden Azarbaycan Gerçeği" adlı kitabında darbeyle ilgili ilginç anekdotlara da yer vermişti.

AZERBAYCAN İÇİN ŞEHİT OLAN ÜLKÜCÜLER

Altınküre Yayınları'ndan çıkan kitabında Bozalganlı, Azerbaycan'da askeri faaliyetlerde bulunan ülkücülerle ilişkilerini de anlatıyor. Aliyev'e karşı darbe girişiminde bulunan Azerbaycan Özel Birlikler(OMON) Komutanı Ruşen Cevadov hakkında ilginç anekdotlara yer veren Bozalganlı, Türkiye'den gelen ülkücülerin kurdukları eğitim kamplarında yetiştirilen timlerin Ermenistan içlerinde gerçekleştirdikleri operasyonlara yer veriyor. Operasyonlarda bazı ülkücülerin hayatını kaybettiğini belirtiyor.

TALİMATLAR ALPARSLAN TÜRKEŞ’TEN

Darbeden 1 yıl kadar önce Bakü'de Türkiye'den gelen İrfan Özcan, Mustafa Yenişeker ve Ülkü Ocakları Genel Başkanı Atila Kaya ile tanıştıklarını anlatan Bozalganlı, "Atilla ile biraz dolaştıktan sonra Gence'ye doğru yola çıktık. Onun kökeni de Genceli olduğu için maksadım ona Gence'yi göstermekti. Atilla, Alparslan Türkeşin talimatıyla Azerbaycana geldiğini, Karabağ savaşı için Azerbaycanlı ve Türk dünyasının çeşitli bölgelerinden gelecek gençleri savaşa eğitmek maksadıyla burada olduklarını söyledi. Konuşmamız esnasında onun iki üç aydır Azerbaycanda olduğunu anladık. Hatta Elçibey'le görüşerek maksatlarını anlatmış ve onayını almıştı. Yalnız bu geçen süre zarfında uygun bir eğitim alanı bulunamamış. Mustafa Yenişeker de "Biz buraya dinlenmeye değil savaşmaya geldik' diyerek Türkiye'ye dönmüş, onlar ise biraz daha beklemeyi kararlaştırmışlardı. Hemen arabayı ters yöne çevirdik. Atilla 'nereye gidiyoruz' dediğinde, 'İstediğiniz eğitim alanına, uygun bir yere' diyerek onu Tovuz'un kırk kilometre dışında dağların arasında, ormanlık arazinin içindeki Sovyetler döneminden kalma 'izcilik' kampına getirdim. Atilla arabadan inerek dağlara, ormana ve binaya bakarak, 'Ağabey burası ideal bir eğitim alanı' dedi. Binaları gezdik. Uzun süredir kullanılmadığı için çok yıpranmış ve kullanılamaz haldeydi. Atilla 'Yapılacak çok iş var' dediğinde, 'Siz kararınızı verin ben gereğini yaparım' dedim. Atilla kararını çoktan vermişti, yine de 'İrfan başkan gelip bir baksın' dedi. Bozalganlı,Tovuz'daki kampın kuruluşunu şöyle anlatıyor:

"Atilla Kaya Bakü'ye döndü ve birkaç gün sonra İrfan Beyle beraber geldiler. İrfan da bu kampı çok beğenmişti. Kamp Azerbaycan-Ermenistan sınırına çok yakın bir yerdeydi. Yani yürüyerek savaşın olduğu yere ulaşmak mümkündü. İrfan ve Atilla, Başbuğa bilgi vermek, bu kampa gençleri davet etmek için yeniden Bakü'ye döndüler. Birkaç gün içinde kampın elektrik ve doğal gaz hattını mutfağını yatak odalarını ve başka işlerini tamamladım. Daha sonra İrfan ve Atilla beraberindeki arkadaşlar Tovuz'a geldiler. Yaklaşık 25 kişiydiler. Sekizi Azerbaycan Halk cephesi üyeleri, geri kalanlarsa Türkiye'den gelmişlerdi. Bu gençlerin sayısı yavaş yavaş artacak, eğitmen olarak görevli Hamit ve Yusuf Hocalar daha sonra kampa katılacaklardı. Kar yağmur demeden günlerce ormanlık arazide komando eğitimi yapıyorlar, ara sıra takviye güç olarak savaş bölgesine gidiyorlardı. Bense emniyet müdüründen daha çok gençlerin komutanı gibiydim."

Bozulganlı, MHP lideri Alpaslan Türkeş'in Karabağ sorununu çözümünde ciddi rol alabileceği gerekçesiyle Tovuz'da bir alayın kurulması için emekli tankçı binbaşı Seyfi ve üsteğmen Ahmet beyi görevlendirdiğini belirterek, Elçibey'in de bu fikri onayladığını ifade ediyor. Ceyrançöl'de kurulan alay kampında eğitim görecek 2000 askerin 500'ünün Türkiyeli ülkücülerden teşkil edileceğini söyleyen Bozalgan,"1500'ü ise Halk Cephesi ve Müsavat partilerinden katılacak olan gençler olacaktı.Bu gençler teker teker seçilecek hem fiziken hem de fikren komando eğitimine uygun gençler olacaktı. Seyfi bana 'Bana 6 ay lazım, 6 aydan sonra Karabağı benden isteyebilirsin' dediğinde sanki dünyalar benim olmuştu" diyor. Kitapta ayrıca Bakü'de Şıhov Taburu'nun kurulmasından sonra eğitim için Türkiye'den Yusuf Arpacık'ın görevlendirildiğini de ekliyor Bozalganlı. Tovuz'daki kampın eğitmenlerinden Binbaşı Seyfi Bey'in hayatını kaybettiğini öğreniyoruz. Özel Birlik(OMON) komutanı Ruşen Cevadov ile Türkiye'de Özel Harekat Başkan Vekili İbrahim Şahin'i Hamit Bey'in tanıştırdığını belirten Bozalganlı, PKK'nın Azerbaycan'daki faaliyetlerini önlemek için işbirliği yaptıklarını da anlatıyor.

“BENİM RESMİMİ ABDULLAH ÇATLI OLARAK VERDİLER”

"Abdullah Çatlı'yı son kez Aksaray'daki Avrasya Restoran'da o meşhur sünnet düğününde gördüm. İbrahim Bey masaya geldi, kucaklaştık. En son Bakü'de görüşmüştük. Fotoğrafçıyı çağırdı. Ellerimizi birbirimizin omuzuna atarak fotoğraf çektirdik. Sonradan bu fotoğraf bütün Türkiye yazılı ve görsel basınında yer alacak ve İbrahim Şahin'le fotoğrafı çekilen beni Çatlı diye takdim edeceklerdi. Bazı medya kuruluşları fotoğrafın altına 'İbrahim Şahin TBMM Susurluk Komisyonu'na verdiği ifadede Çatlı'yı tanımadığını söylüyor. Ancak fotofrafta Çatlı ile ne kadar samimi gözüküyor' diyeceklerdi. Bu fotoğrafımız bir gün sonra Akşam gazetesinde yayınlandı. Fotoğrafı çeken muhabir de yanılmış (Fotoğrafımız Susurluk Olayı'ndan sonra basın organlarına dağıtılmıştı). İbrahim Bey beni oyuna davet ediyordu. Oynayanlardan tanıdık bir yüze tesadüf ettim. Benim için kahramanlık sembolü olan Çatlı'ydı. Salonda olduğumu gören Çatlı, Azeri oyun havaları çaldırmıştı. Dünyanın neresinde olursa olsun bir karış Türk toprağı için şehit olmaya hazır olan bu iki kahramanla oynamaktan gurur duyuyordum. Türk dünyasının bu iki dev ismi bu dava için başlarına geleceklerden habersizce oynuyorlardı. Pusuda bekleyen kötü niyetliler flaşlarını patlatıp resimleri değerli belge olarak saklayacaklardı. O geceden sonra Nevşehir'deki Türk bayrağına sarılı tabutunu gördüm Çatlı'nın."

Siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.