Üç tane koyunu güdecek çapı olmayan tarikat ve cemaatleri kim yönetiyor?
Nurcular, Süleymancılar, Menzil, İskenderpaşa, İsmailağa gibi tarikat ve cemaatleri kim yönetiyor?
Siyasetcafe yazarı Sait Çamlıca'nın tarikat ve cemaatlerle ilgili geçmişte yazdığı yazısı yeniden gündem oldu.
Son günlerde çok tartışılan tarikat ve cemaatleri kimin yönettiği, tarikat ve cemaatlerin nasıl finanse olduğu oldukça merak ediliyordu.
Çamlıca, yazısında Nurcular, Süleymancılar, Menzil, İskenderpaşa, İsmailağa gibi tarikat ve cemaatlerin sahip oldukları şirketleri kimin yönettiğini sorguluyor.
İşte Çamlıca'nın o yazısı;
'CEMAAT VE TARİKATLARI KİM YÖNETİYOR?'
'Yazıya başlık olan sorunun cevabına geçmeden önce, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olarak herkesin bildiği, kabul ettiği ve nefret ettiği ihanet şebekesini kimin yönettiğine dair bir analiz yapmam gerekiyor.
Yüz yetmiş (170) ülkede örgütlenmiş dev bir yapıdan bahsediyoruz. Türkiye’de yüzlerce eğitim ve sağlık kurumu, kargo şirketinden dinlenme tesisine, mobilya fabrikalarından yazılım şirketine kadar, para kazanılan nerdeyse her alanda işletme sahibi bir örgüt. Kendilerine ait bankaları var, sigorta şirketleri var. Sınav hazırlığı ve kitap basımı için onlarca farklı isimde yayınevi, kitap satan yüzlerce mağaza sahibi bir örgüt. Asıl soru şu; tüm bu şirketleri kuran, büyüten ve yöneten kişi, ilkokul mezunu emekli bir vaiz olan Fethullah Gülen mi? İş kurmak ve iş yeri yönetmeye dair zerre kadar bilgisi olan herkes, böylesi dev bir yapıyı bir kişinin kurup yönetemeyeceğini bilir.
CEO KİM?
Bunlar sadece Türkiye’de gördüğümüz ve bildiğimiz kurumlar. Avrupa ülkelerinden Asya ülkelerine kadar, Afrika’dan Uzakdoğu’ya kadar, 170 civarında ülkede, Türkiye’de ki kurumlara benzer kurumlar FETÖ kontrolündeydi. Dillerini bile bilmedikleri ülkelerde dev şirketler kurup, o şirketleri yöneten kişinin, ilkokul mezunu emekli bir vaiz’in olamayacağını söylememe gerek yok.
Dünya’da 170 civarında ülkede örgütlenmiş şirketler yok mu? Var elbette. Bazılarının isimlerini hepimiz biliyoruz. McDonald’s, CocaCola, BurgerKing gibi misyonu belli şirketler, çok yaygın bir şekilde her yerde işyeri açmış durumda. Bunların başında ki yöneticiler veya sahiplerinden daha çok misyonları bilinir. Bu tür dev şirketlerin CEO’su vardır. Başka türlü bu tür dev yapıları yönetemezsiniz.
CEO, yönetim kurulundan aldığı hedefi gerçekleştirmek amacıyla strateji oluşturup uygulayan kişidir. Yani, şirketin bugününü yönetirken; yarınını da planlayan ve de yönetim kuruluna hesap veren öncü kişidir. Kısacası CEO, yöneticilerin en baştaki yöneticisidir. CEO açılımı, ‘Chief Executive Officer’. CEO, büyük şirketlerde, yönetim kurulu ile icra kurulunun arasında bağlantı kurar. Baş Yönetici anlamına gelir.
DİĞER CEMAATLERİ KİM YÖNETİYOR?
FETÖ hainlerinin sahip olduğu şirketlere benzer birçok şirket sahibi diğer cemaat ve tarikatlarda durum ne? En güçlü ve yaygın cemaatlere bakalım:
Nurcular, Süleymancılar, Menzil, İskenderpaşa, İsmailağa gibi cemaat ve tarikatların sahip olduğu şirketleri kim yönetiyor?
Eğitim kurumları var. Hastaneleri var çoğunun. Televizyon ve Radyo sahibi olmak onlar için imanın şartlarındandır. Yardım kuruluşları vasıtasıyla para toplamak hepsinin sünneti. STK adı altında derneklerini besliyorlar. FETÖ ekibinin sahip olduğu ve kendini büyüttüğü birçok iş sahası, nerdeyse hepsinde de var. Daha önemlisi yurt dışında da şubeleri var. Kimisi elli ülkede, kimisi yüz civarı ülkede örgütlenmiş durumda.
Gelelim en önemli soruya. CEO’lar tarafından yönetilmesi gerekecek kadar büyük şirketleri, cemaat veya tarikatın başındaki kişi mi yönetiyor?
Koyun Güdemez Ama Şirketler Yönetiyorlar?
Üç tane koyunu güdecek çapı olmayan, mahalle bakkalı işletse batıracak kadar boş adamlar, nasıl oluyor da, Dünya’nın birçok ülkesinde şubeleri olan kurumlar kurup yönetiyorlar? Fethullah Gülen ilkokul mezunu bir vaiz. Menzil’in yöneticileri konuşmayı bile bilmeyecek kadar boş adamlar. Nurcuları kimin nasıl yönettiğini kimse bilmiyor. İsmailağa ekibinin başında olduğu sanılan Mahmut Ustaosmanoğlu yıllardır yatalak hasta. İskenderpaşa Cemaatinin genç şeyhi Muharrem Nureddin Coşan üç tane koyunu güdemez. Süleymancıların başında ki çömez Alihan Kuriş (gerçek adı Ali Erhan Kuriş) mahalle bakkalı işletemez. Tüm bu gerçeklere rağmen McDonald’s veya CocaCola gibi şirketlerin başardığı devasa yapıları kurma, yönetme ve birçok ülkede örgütlenme işini nasıl yapıyorlar?
HANGİ İLİMLERİ VAR?
Şeyh, Gavs gibi kavramlar kulağa o kadar hoş geliyor ki bilmeyenler için, çok büyük ilimleri olan insanlar sanırsınız. Şeyh, Gavs diye bilinen kişilerden bazılarının yayınlanmış bir tane eseri bile yok. İskenderpaşa Cemaatinin başına, babasından kalan miras gibi geçen Muharrem Nureddin Coşan’ın ne bir sohbeti var ortalıkta ne bir kitabı. Süleymancıların başında bulunan Alihan Kuriş, şeyhler piyasasının en boş adamlarından biridir. Ondan önce lider olan Ahmet Arif Denizolgun veya uzun yıllar liderlik yapmış olan Kemal Kaçar’ın kaç tane sohbeti veya kitabı var?
Kitabı olanlarda ayrı bir tartışma konusu. İslam tarihinde yazılmış kitaplardan harmanlama yaparak, ‘rüyamda Peygamberimizi gördüm bana bunu yaz dedi’ diye pazarlananlar ayrı bir dert, arama motorlarından konuyla ilgili rivayetleri peş peşe dizdirip üstüne ismini yazdırıp piyasaya sürenler ayrı bir dert. Yıllarca savaştığı, esir kaldığı, hapis yattığı halde piyasada birçok kitabı olan Said Nursi’nin Risaleleri hala gizemini koruyor. Aklını kullanmayan müntesiplerini 15 yılda alınan eğitimi 3 ayda ezberledi diye kandırmak kolay. Ama gençler bunları yutmuyor. Önümüzdeki yıllarda, asrımızın en büyük tefsiri diye millete yıllardır okutulan kitapların, hangi kitaplardan derlendiğini de ortaya çıkartanlar olur inşallah.
Gizemin Arkasında ki Gerçek
Sosyal medya hesaplarımda defalarca yineledim bunu. Menzil’in başındaki adam, birilerinin gözlerine bakarak içkiyi bıraktırabiliyorsa, neden televizyon ekranlarına çıkıp tüm sarhoşlara içkiyi bıraktırma sevabı işlemiyor? Sahi bu şeyh, gavs sanılan adamlar neden televizyonlara çıkıp o engin (!) bilgileriyle milleti aydınlatmıyorlar? Eskiden sadece TRT vardı. Artık her istedikleri kanala çıkacak kadar bağlantıları var. Sosyal medya hesapları var. Ama yine konuşmuyorlar. Bunu fikirlerinden istifade ettiğim bir dostuma sormuştum. Bana verdiği o cevabı hiç unutmam. Bu adamlar televizyonlara çıksalar öncelikle cehaletleri ortaya çıkar. Daha önemlisi gizemleri kaybolur ve hepimiz gibi bir insan oldukları anlaşılır. Onun için medyaya pek çıkmazlar. Çıkmalarına izin verilmez. Genelde ikinci veya üçüncü adamları olarak bilinen kişiler çıkar medyaya.
Bu satırları abartılı sanmayın. Hakikat benim yazdıklarımdan daha acı daha kötüdür. İsmailağa cemaatinin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun yeğeni Sadettin Ustaosmanoğlu televizyon kanallarına çıkıp, şeyhin girdiği tuvalete müridi giremez diyebildi. Ayrıntısını merak edenler internette bulup izleyebilir. Özetle şunu söyledi; ‘Mürşidin abdest aldığı yerden müride abdest alma izni verilmez. Mürşidin girdiği tuvalete girilmez. Niye? Onun abdest aldığı yerde abdest alır, girdiği tuvalete girerseniz şöyle dersiniz o da benim gibi bir insanmış’. İnsan oldukları anlaşılmasın diye medyaya çıkmıyorlar.
Piyon
Bütün bunları neden yazdım. Şu gerçeği herkesin bilmesi gerekiyor. Türkiye’de ve İslam coğrafyasında ki güçlü ve etkili cemaat ve tarikatları, başlarında bulunan kişiler yönetmiyorlar. Siz onlara ister şeyh deyin ister gavs, onların hepsi piyon. Tıpkı Fethullah Gülen gibi.
Devrilen piyon Fethullah Gülen’e tekme atmaktan, diğer piyonlara karşı tedbir almaya zaman ayırmayanlara dikkat edin. Sürekli devrilen piyonu konuşanlar, diğer piyonları görmenize engel olmaya çalışıyorlar.'
İlgili haberler;
Siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.