TÜRKMEN`i GÖRMEYEN TÜRK UTANSIN!
TÜRKMEN`i GÖRMEYEN TÜRK UTANSIN!
Felekle derdi olan insanları hiç gözlediniz mi?
Onlara hal ve hatır sorduğunuz zaman dalar gider ve içten içe feleğe çatarak cevap verirler.
Bu cevap isyan değildir, dövünme hiç değildir sadece ince bir sitemdir.
Oysa felek genel anlamada gök, gökyüzü demektir.
Bir bakıma feleğe çatınca insan göklere haykırır sesini.
İnsanlar yine duygularını en güzel feleğe sitem ederek anlatırlar.
Feleğe küsmek, feleğin sillesini yemek, feleğini şaşırmak insanın içinde bulunduğu hallerin özetidir.
Örneğin; o gün mutlu iseniz,` felekten bir gün çalmış` çok şey yaşamış bir insan iseniz ` feleğin çemberinden geçmişsinizdir.`
Ve hatta sevdiğine duygularını dile getiren bir genç;
'Bilmesin o felek seni çok sevdiğimi
Duymasın kaderim seni istediğimi` der ve içten içe yaşar acılarını…
Hal böyle iken Felek denince akla hemen Türkmen ve Türkmen ağıtları gelir!
Türkmen çektiği acıları dile getirmek, yalnızlığını anlatmak için,
“Çak felek
Hançeri al çak felek
Düşmana fırsat verdin
Düşmandan alçak felek” der ve durumunu özetler.
Evet, ağıt denince bireysel sorunlar dışında toplumsal bir acı gelir gözlerimiz önüne o acının adı; Türkmen`dir.
Türkmen denince de akla Kerkük gelir, Musul gelir.
Türkmen`in acıları okadar derindir ki, acılarını dile getirirken tüm Türk dünyasının şarkıları ile hoyratları ağıtları ile ortak sesi olmuştur.
Ve o Türkmen yine zorda!
Irak işgalinden beri buradaki Türkleri sindirmek, yıldırmak, öldürmek, göçe zorlamak ve mallarını ele geçirmek ve fidye istemek için kaçırılmaları sıkça yaşanmakta ama dünya bu olaylara gözünün kapamaktadır.
Türkmen`in güvenliği ABD ve Kürtlerin denetimindeydi ama bir anda IŞİD diye bir örgüt ortaya çıktı ve katliamlara başladı.
Irak`ta başlayan bu kan savaşlarında yine en savunmasız olanlar Türkmen`lerdir.
Çünkü; Türkmenler bölgede silahsız tek toplumdur ve bugün kan ağlamaktadırlar
Ve Türkmenler haykırmaktadır;
'Kadir Mevlam senden bir dileğim var
Beni muhannete muhtaç eyleme`
Peki kim bu İrak Türkmen`leri ?
1040 Dandanakan zaferinden sonra Ön Asya'ya ve Anadolu'ya gelip yerleşerek vatan tutan Oğuz Türkleri'nin torunlarıdır. Oğuz Türkleri, 1071 Malazgirt zaferinden sonra Anadolu'yu vatan haline getirirlerken, Musul ve Elcezire bölgesi, çoktan Türk vatanı hüviyetini kazanmış bulunuyordu. Musul bölgesi, 11. yüzyılın ortalarından itibaren sırayla Selçuklu, Musul Atabeğliği, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Osmanlı Türk hâkimiyetleri ile de 1918 yılına kadar kesintisiz bir şekilde Türk idaresinde ayrılmaz vatan parçası olarak kalmıştır. Bu bölge, 900 senelik Türk hâkimiyeti devresinde, daima Anadolu'nun hükümran bir eyâletiydi.
Birinci dünya savaşından sonra sınırların ayrılmasıyla bizlerden koparılmak istenen bu insanlar bizim kanımız, canımız belkide akrabalarımız. Yani bizim ta kendimiz bu insanlar.
`Beni muhannete muhtaç eyleme`diyor Türkmen.
Muhannet ne demek? Güvenilmez, namert demek.
Kim o muhannetler? Elbette ki, şu an orayı işgale eden güçler.
İyi de mertler nerede peki?
Mert`in nerde olduğunu önce aynaya bakarak ararken siz ben yine bir hoyratla sesleneyim;
‘’Yara sızlar
Ok değmiş yara sızlar
Yaralının hâlinden
Ne bilsin yarasızlar’’
Hem biz hep feleğe çattık, iyi de felek demez mi `ben size ne yaptım ki kardeşim? Siz önce kendinizden utanın` evet Felek ne yapsın, Türkmen`i görmeyen Türk utansın!
Kalın sağlıcakla…
Selçuk Düzgün- Bakü
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.