Türkistan hattında 'Büyük Oyun' yeniden mi başlıyor?
Türkiye'nin ekonomik ve siyasal sorunları ağırlaşırken dışarıda da ülkeyi yakından ilgilendiren gelişmeler yaşanıyor. Ve bu gelişmeler içerideki tartışmalar kadar irdelenemiyor.
Prof. Dr. Kürşat Zorlu bugünkü yazısında "Türkiye’nin ekonomik ve siyasal sorunları ağırlaşırken dışarıda da ülkeyi yakından ilgilendiren gelişmeler yaşanıyor. Ve bu gelişmeler içerideki tartışmalar kadar irdelenemiyor. Doğrusu partizanlık ve polemik kültürünün yoğurduğu bu iklimde başka bir fotoğrafın ortaya çıkması mucize olurdu!" diye yazdı.
"İşte bunlardan biri de 90’lı yılların başında olduğu gibi Orta Asya’da, Hazar hattında yaşanıyor. Burası Türkiye’nin kısa ve orta vadede etki gücünü hissettirerek güçlü işbirliği imkanları yaratabileceği Trans-Hazar hattıyla (Türkistan) da ilgili..." diyen yazarın Habertürk'teki yazısının tamamı şöyle:
Bilindiği gibi ABD ve NATO güçlerinin 11 Eylül 2021 itibarıyla Afganistan’dan çekileceği açıklandı. Ancak 1 Mayıs’ta başlayan bu çekilme ile terör faaliyetlerinde meydana gelecek boşluk merak ve kaygı uyandırıyor. Halen 10 bine yakın NATO askeri burada bulunuyor.
Şimdi şu soruya ciddi şekilde cevap aranıyor: Çekilme ile ABD ve NATO güçleri yeniden bazı Orta Asya ülkelerine konuşlandırılabilir mi?
Özellikle Pentagon’a yakın çevrelerde seslendirilen bu soru Rusya ve Çin’de de yankı buluyor. Zira böyle bir gelişme yaşandığında sadece Afganistan’daki terör faaliyetleri açısından değil küresel güç mücadelesinde de yeni bir alan açılacaktır. Bu bölge 19. Yüzyılda Rudyard Kipling’in ortaya koyduğu “Büyük Oyun” kavramının merkezinde yer alıyor. O dönem İngiltere ve Rusya arasındaki bu mücadele bugün yeni bir görünüm kazanarak kendisini hissettiriyor.
Bununla birlikte “Büyük Oyun” yaklaşımının bir tezahürü 1991’de SSCB’nin dağılmasıyla birlikte ABD-Rusya arasında yaşandı ve gelişmelerin bir yerinde Türkiye’nin potansiyel gücü bulunuyordu. O yıllarda belirli adımlar hızlı atılamadığı için Türkiye etki gücünde ciddi bir sınırlama yaşadı.
11 Eylül saldırılarıyla beraber gerek dünyada oluşan ortak kamuoyu gerekse bu ülkelerin Afganistan’dan gelecek tehlikeyi bertaraf edebilmek için ABD'nin Özbekistan ve Kırgızistan'da üsler kurabilmesine imkan tanıdı. Ancak askeri birlik, Rusya’nın ciddi etkisiyle sırasıyla 2005 yılında Özbekistan’dan 2014’te de Kırgızistan’dan ayrıldı.
O tarihten bu yana ABD, Orta Asya politikasında istediği yönelimi gerçekleştiremedi. İşte Afganistan çekilmesiyle birlikte sorgulanan bir konu da ABD’nin bu sahada daha fazla etkinleşmesi meselesi…
Halihazırda bu hedefte görece makul saydıkları ülke Özbekistan... Rusya’nın öncülüğündeki Kolektif Güvenlik Örgütü ve Avrasya Ekonomik Birliğine üye olmayan tek Orta Asya ülkesi. Türkmenistan zaten tarafsızlık sözleşmesi gereği uzun yıllardır bu denklemin dışında. Belki önemli bir detay, 2008’de Pakistan hattındaki sorunlar sebebiyle NATO’nun Afganistan’a malzeme taşıması için oluşturulan Kuzey Dağıtım Hattı, Gürcistan ve Azerbaycan, oradan Hazar Denizi üzerinden Kazakistan ve Özbekistan’a ve son aşamada Afganistan'a malzeme getirilmesini sağlıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken, 22 Nisan'da (görüşmeden bu konuya değinilmediği belirtilse de) Özbekistan ve Kazakistan dışişleri bakanları ile telefon görüşmeleri yaptı. 23 Nisan'da Orta Asya ülkelerinin tüm dışişleri bakanlıklarının katılımıyla C5 + 1 formatında sanal toplantı gerçekleştirildi.
Bu adımlar Rusya tarafından da yakından izleniyor. RIA Novosti’nin Özbekistan Savunma Bakanlığından bir temsilciye dayandırdığı haberde "Özbekistan’ın askeri doktrini bu tür üsleri yasakladığı için ABD kuvvetlerinin ülkeye konuşlandırılma olasılığı bulunmamaktadır” değerlendirmesine yer verdi.
Öyle anlaşılıyor ki Karabağ zaferinin ardından yeni bir ivme yakalayan Türkistan güzergâhında yeni büyük oyunun ayak sesleri bunlar…
Siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.