Tıp dünyasının gündemi: Organ nakli
Prof. Dr. Ayhan Dinçkan, “Ülkemiz organ nakli konusunda çok iyi bir noktada. Dünya ülkeleriyle karşılaştırdığımızda canlıdan yapılan nakillerle üst sıralarda yer alıyoruz. Ancak şu anda 28 bin kişi nakil için bekliyor” açıklamasını yaptı.
Prof. Dr. Ayhan Dinçkan Türkiye’de organ bekleyen hasta sayısı şu an 28 binlere ulaştığını belirterek, “Bu rakamın 22 bin 400 kişisini böbrek, 2 bin 500’ünü karaciğer, 270’ini pankreas, 650’sini kalp ve 70’ini de akciğer nakli bekleyen hastaların oluşturduğunu söylüyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, geçen yıl 10 bin hasta nakil olamadığı için hayatını kaybetti” dedi.
AİLELER VASİYETE UYMALI
Nakillerin artması için bağışların da çoğalması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Dinçkan, ancak bağış yapan herkesin organlarının alınamadığına dikkat çekti: “18 yaşını doldurmuş akli dengesi yerinde olan herkes hiç kimsenin onayını almaksızın sadece iki şahit huzurunda vereceği bir belge ile organ bağışında bulunabilir.
Türkiye’de bugüne kadar 50 bine yakın kişi organlarını bağışladı, bu organ nakli bekleyenlerin sayısından fazla. Ama maalesef bağışı yapmak yetmiyor. Bizim sistemimizde kişi kendi sağlığında organlarını bağışlasa bile, beyin ölümü gerçekleştiğinde aileden iki kişinin imzası olmadan organları kullanılamıyor. Dolayısıyla organ bağışına dikkat çekmek için yine de organ bağışında bulunmalıyız.”
DÜNYANIN HEDEFİ KADAVRADAN NAKİL
Türkiye’de her 5 nakilden ancak biri kadavradan gerçekleşiyor, canlıdan canlıya yapılan nakiller ise daha fazla. Organ nakilleri konusunda dünyada kabul gören görüşün kadavradan nakiller olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ayhan Dinçkan, “Dünya organ yetmezliği çeken insanlara nakledilecek organların kesinlikle ve kesinlikle beyin ölümü gerçekleşmiş kadavra denen insanlardan elde edilmiş olması görüşünü benimsiyor.
Keşke organ bekleyen tüm hastalara kadavra sisteminden bir organ çıksa da hiçbir canlı vericinin kılına bile dokunmuyor olsak. Dolayısıyla bu işin bilimsel çözümünün kadavradan nakil olduğunu bilmek lazım. Ve bunun için ‘Bana lazım olmaz’ diye düşünmemeli. Tüm gücümüzle organ bağışının artması için çalışmalıyız. Kadavra sisteminde her organ çok değerli. Bağışlanan organlar ister yeni doğmuş 3 kilo bir bebeğin, isterse 90 yaşındaki birinin olsun, bir hastanın organ yetmezliğine çare olacaksa o organların hepsini kullanmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
ÇAPRAZ NAKİL EN UYGUN TEDAVİ
Çapraz nakillerin organ yetmezliği çekenler için en uygun tedavi yöntemlerinden biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Dinçkan şunları söyledi: “Çapraz nakil kısaca verici takasıdır. Bir çift var bunlar akraba fakat böbrek ya da karaciğer nakli için düşünüldüğünde, kan grubu uyumsuzluğu ya da immünolojik testlerin olumsuz olması nedeniyle kendi alıcısına organ veremiyor.
Buna benzer bir çift daha var ve onlar da benzer nedenlerle kendi alıcısına organ veremiyor. Ancak çapraz takas halinde tüm veriler uyuyor. Dolayısıyla verici değişimiyle her iki hasta da nakil olamayacakken birden nakil olma şansını yakalıyor. Dolayısıyla çapraz nakil, nakil olma şansını yitirmiş çiftlere nakil olma yolunu açan hem yasal, hem etik hem de tıbben en uygun tedavi tekniklerinden bir tanesi.”
ORGAN BEKLERLEN HAYATLARINI KAYBEDİYORLAR
Organ bağışının artmasının nakil bekleyen hastalar için hayati önem taşıdığını kaydeden Prof. Dr. Ayhan Dinçkan, “Organ yetmezliği çekenler arasında böbrek hastaları biraz daha avantajlı. Çünkü kronik böbrek yetmezliğine giren kişiyi diyalizle belli bir süre yaşatabiliyorsunuz. Karaciğer yetmezliği çeken birine herhangi bir tedavi uygulayamayacağınız için nakil olmadığı zaman bu hastalar hayatını kaybediyor.
Dolayısıyla bekleme listesindeki rakamlara bakarsanız, karaciğer bekleyenlerin sayısı böbrek nakli bekleyenlerin neredeyse 10’da biri oranındadır. Bu insanlar beklerken hayatlarını kaybettiği için bu listelerde sayıları artmıyor. Kalp ve akciğerin canlıdan nakli bile yapılamıyor. Kalp için günümüzde bir takım mekanik pompalarla kalp nakli olana kadar müdahale edilebiliyor” şeklinde konuştu.
ÇOCUKLAR İÇİN NAKİL OLMAZSA OLMAZ
Organ yetmezliğinin her yaş grubundaki hastaları ilgilendirdiğini, çocuk hastaların ise vicdanen kendisini daha çok etkilediğini belirten Prof. Dr. Dinçkan, şunları anlattı: “Düşünün yeni doğandan itibaren çocuklarımız karaciğer yetmezliğine girebiliyor ve bunları tedavi edemiyoruz, tek çare organ nakli. Ya da böbrek yetmezliğine giren çocuklarımız var. Bu çocukları koca koca diyaliz makinelerinde ya da karınlarına koca koca kataterler takarak tedavi etmeye çalışıyoruz. Ancak hiçbiri istediğimiz verimlilikte tedavi sağlamıyor.
Özellikle de karaciğer yetmezliği çeken çocuklarımız nakil olamazsa hayatlarını kaybediyor. Dolayısıyla bu çocukları sağlıklı yaşıtlarıyla eşit koşullara getirmenin tek yolu vücutlarında çalışmayan organ her ne ise o organın yerine aynısından ya da bir parçasından koymak.”
ARTIK EYLEME GEÇME ZAMANI
Prof. Dr. Dinçkan son olarak şunları söyledi: “ 3-9 Kasım her yıl ülkemizde Organ ve Doku Bağışı Haftası olarak geçiyor ve temel amacı da toplumda farkındalık yaratmak. Bakanlık, dernekler, vakıflar, STK’lar, organ nakil merkezleri, şirketler, hastaneler bunun için çalışıyor. Bu faaliyetler sonucunda ülkemizde son 15 yıl içerisinde organ bağışı oranlarının 5 kat arttığını söyleyebiliriz. Bağış yapan insan sayısı ile ailesi tarafından bağışına onay verilenlerin sayısına baktığımızda aynı seviyede olmadığını görüyoruz. Bu nedenle sıra yakınlarımızın organlarını bağışlama aşamasına geldiğinde yeterli duyarlılıkta olmak gerekiyor.
Sonuca ulaştıracak tek bir şey var, eyleme geçmek. Şunu söyleyebilirim. Bizim derdimiz şu dakika itibariyle organ bekleyen 28 bin insana organ bulmak değil. Amacımız, Türkiye’nin her kurumunun her hücresine kadar organ bağışı sistemini oturtmak. Oturtalım ki gelecek nesiller bu konu ile ilgili sıkıntı çekmesin. Gelecek nesillerin içerisine kendimizi, çocuğumuzu yakınımızı da katmamız gerekiyor. Unutmayalım ya bir gün organ bağışında bulunacaksınız ya da organ bağışında bulunanların bağışıyla elde edilen organları sizin için ya da yakınınız için kullanılmasını talep edeceksiniz. O yüzden gelin sağlıklı iken bu konuya karar verin. “
siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.