Halk oyuyla seçilmiş ilk CB sayın Erdoğan iki gün önce korkunç rahatsız edici olması gereken şeyler söyledi. Ve tık çıkmadı Türkiye'den.
Avrupa Medeniyetini yalan yanlış tespit ve sonuç çıkarmalarla kötüledikten sonra dedi ki:
Bizim medeniyetimiz Kuran ve Peygamber Efendimizin oluşturduğu örneğin izinden giden medeniyettir. Ve bizim medeniyetimizde milyarlarca insan yaşamaktadır.
Basit mantıkla söylenen cümlelerden ötürü söylenmemiş olsa da söylenmiş olan cümleleri yazalım.
Diyor ki Erdoğan,
Dünyada 7.5 milyar insan yaşıyor. Bunun beşte biri yani 1.5 milyarı Kuran ve Peygamber örneğini izliyor. 6 milyarı, A L T I milyarı izlemiyor. Biz bu altı milyar insanın medeniyetini reddediyoruz. Bizim medeniyetimiz onlarınkinden farklıdır ve onlarınkine üstündür. Biz bizim medeniyetimizin üstünlüğünü sağlayıp öteki medeniyetlere galip gelmek için siyaset yapıyoruz.
Türkiye'de sağ düşüncenin geldiği düzey, daha doğrusu düştüğü düzeysizlik insanı ümitsiz kılıyor. 19uncu yüzyılın sonları ve 20inci yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğunda kimlik ve kurtuluş siyaseti arayışı içindeki entelektüeller ve siyasetçiler yoğun bir şekilde tartışmışlardı. Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batılılaşmacılık uzun boylu tartışılmış, siyasi arayışlarda denenmişti. İttihat Terakki ve İmparatorluk ile Atatürk ve arkadaşları ve Cumhuriyet arasında bir düşünce köprüsü olan Ziya Gökalp bu kimlik sıkıntısını, Türk Milletindenim, İslam dinindenim ve Batı medeniyetindenim diyerek sentezlemek istemişti. Ziya Gökalp'in ve Atatürk'ün sentezi tutmadı. Çöktü. Tayyip Erdoğan, hiç bilmediği ve merak etmediği Osmanlı siyasi ve düşünce tarihine hiç ama hiç referans yapmadan, Müslüman Kardeşler edebiyatını izleyerek kendini 6 milyarlık küfür dünyası karşısında Kuran ve Peygamber yolunda mücadele veren bir mareşal gibi görüp, 6 milyar insanın varlık sahasındaki değerler, fikirler, sanatlar, tarihler külliyatını reddediyor. Beethoven'ı reddediyor, Upanishad'ı reddediyor. Zerdüşt'e hakaret ediyor. Şekspir'i reddediyor. Galile'yi reddediyor. Kuran ve Sünnet geleneği üstünde görmediği her şeyi reddediyor. Medeniyeti reddediyor. İnsanlığı reddediyor.
Halk tarafından seçilmiş olması sayın CB mızın medeniyet kategorisini hiç anlamadığı gerçekliğini ortadan kaldırmıyor. Erdoğan medeniyet kategorisini D İ N kategorisi yerine ikame ediyor. Bizim medeniyetimiz derken demek istediği bizim dinimiz ya da Sünni yorumu ile İslamiyettir.
Türkiye Cumhuriyetinde devletin resmi siyaset tezinin BATI medeniyetine, Batı siyasal dünyasına külli bir reddiye haline gelmiş olması R A D İ K A L bir hadisedir. İstanbul'da 8 şiddetinde bir deprem olsaydı olacak olan kadar radikal bir hadisedir.
Türkiye'de yaşayan ve özellikle İstanbul'un tiki restoran ve kulüplerini dolduran güya laik yüz binler, ülkedeki devlet geleneğinin 1718 den beri peşinde olduğu medeni dünyaya ortak olarak katılma stratejik hedefinden kopartıldığının farkında değildirler. Ya da umursamamaktadırlar.
2016 yılında İran'da yaşayan insanların daha büyük bir bölümü Türkiye'dekilere göre daha laik ve daha medenidirler.
Prof. Dr. Yahya Sezai Tezel