Zamanı okumak!

Mehdi AKSU

İslam dini Müslümana zamanı iyi okuyabilmeyi ve dolayısıyla basiretli olmayı önemle tavsiye etmiştir. Zamanı iyi okuyabilmek ferasetli ve basiretli olmayı gerektirir. Bu konuda her Müslüman; aydın, siyasetçi, âlim, gençlik, kadın erkek zamanı iyi okuyabilmeli ve zamanın koşullarını iyi analiz edebilmelidir.

Bu bağlamda âlim kendi zamanını iyi okuyabilendir. Aydın kendi devrini iyi kuşanabilendir. İrfan ve hikmet sahibi kendi çağını iyi anlamlandırabilendir. Hangi dalda olursa olsun, hangi meslekte olursa olsun, belli ezberlere sıkışmış sığ düşüncelerle, bağnazlık ve taassuplarla, önyargılarla daralmış ve birtakım menfaatlere indirgenmiş yaklaşımlar toplumlara asla fayda sağlamayacağı gibi zarar da sağlayacaktır.
 
Zamanı okuyabilen insanlar, insanı tanımadan onun problemlerini çözmenin mümkün olmayacağını bilirler. Zamanı tanıyan insanlar öncelikle insanı tanımaya çalışır, tanıdıktan sonra onu sever. Olaylara ve gelişmelere yabancı kalmaz. Dertli olanların dertlerini dert edinir, çare ve çözümler üretir, istişare eder ve gerçekler üzerinde hayatını yönlendirir.

Zamanı iyi okuyan insanların amacı başkaları tarafından takdir edilmek olmaz, onların gayesi ancak ve ancak Allah’ın rızasını kazanmak ve bu doğrultuda yaşamaktır.

Zamanı iyi okuyamayan ve günü birlik yaşayan insanlar için insanî değerler erozyona uğrar, sınırsız bir dünyevileşme ve maddileşme benliklerini kaplar, bencillik, kıskançlık, çekememezlik ve tahammülsüzlük gibi mikroplar ilişkilerinde öne çıkar. Bu zaaflar toplumda mutsuz, umutsuz, olumlu düşünemeyen kişilerin sayısını çoğaltır.

Zamanı okuyamayan ve günü birlik yaşayan insanlar utanmadan, sıkılmadan yalanlara sarılırlar, iftiralar atarlar, gerçekleri ters düz ederler. Fitne, fesat ve günah ateşlerine odun taşırlar, küçük menfaatlere teslim olurlar. Hadislerde buyrulduğu üzere; “ahir zamanda gece karanlığı gibi fitneler zuhur edecektir. Kişi sabah mümin, akşam kâfir, akşam mümin, sabah kâfir kalkacaktır ve az bir pahaya dinini satacaktır.” Yani doğruya yalan, yalana doğru, hakka batıl, batıla hak, iyiye kötü, kötüye iyi, mümine müfsit, müfside mümin gözüyle bakacak ve baktığı gibi muamele edecek. Böyleleri hakka karşı duyarsız, sağır, dilsiz, kör ve kalpsiz olurlar.

Böyle insanlara ne kadar yarar sağlasanız da, ne kadar iyilik yapsanız da onlar için bir anlam ifade etmez. Zira böyleleri çıkarları doğrultusunda en ulvi değerleri hatta insanlıklarını bile satmaktan bir an olsun geri kalmazlar.

Zamanı okuyamayan insanlar samimiyeti, birliği, dayanışmayı, kardeşliği cemaatçiliğe, mezhep bağnazlığına, şahsi çıkarlara ve ırkçılığa kurban ederler. Sevgiyi, insafı, hoşgörüyü, vefa ve sadakati, dünyevi ve şehevi arzulara, insanlardan olan şeytanların beğenisini kazanmaya kurban ederler.

İslam coğrafyasında her türlü işgal, terör, açlık, fitne, savaş ve sefalet belalarından uzak, adalet ve hukuka dayalı bir şekilde özgürce barış, kardeşlik, huzur ve adalet dolu günleri ne zaman yaşayacağız? Ve ne zaman fitne, fesat, hakaret, nifak, küfür, şirk, kin, haset, hırs, düşmanlık ve cehalet yangınları sönecek?


Allah’ı ve ölümü tam manası ile hatırladığımız gün. Kıyamete ve hesaba tam manası ile yakin ettiğimiz gün. Nefsimizi ıslah, kendimizi adam ettiğimiz gün. Unuttuğumuz ve uzaklaştığımız değerlerimize gerçek anlamda döndüğümüz gün. İslami ve insani değerleri hatırladığımız gün. Birbirimizi kalben sevdiğimiz gün. Sadece iman kardeşi olduğumuzu kavradığımız gün bu fitne ve günah ateşleri sönecektir.

Selam ve dua ile…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.