Bugün, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 95'inci yıl dönümü. Cumhuriyet; savaşla yanmış, yıkılmış bir ülkenin küllerinden doğuşudur.
Emperyalist güçlere karşı yürütülen Kurtuluş Savaşı’na 9 Eylül 1922’de İzmir’in Yunanlılardan kurtuluşuyla son noktanın konulmasının ertesinde, 11 Ekim 1922’de İngilizler, Fransızlar ve İtalyanlarla Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalanmıştı.(1)
Böylece, Doğu Trakya ile Gelibolu, yüzyıllardan sonra ilk kez savaşmadan, masa başında anayurda katılmış oluyordu. 24 Temmuz 1923 günü de Lozan’da Barış Antlaşması imzalandı. Osmanlı Devleti’nin yıkıntıları üzerinde kurulan yeni Türk devleti, tam bağımsızlığını ve mutlak egemenliğini bütün devletlere onaylatmış oldu. Bu, Atatürk’ün önderliğinde kazanılan büyük bir diplomasi zaferiydi.
CUMHURİYET’İN İLANI
Sıra artık uluslararası sahneye yeni çıkan Türk devletinin rejimini tanımlamaya gelmişti. Atatürk, rejimin Cumhuriyet olmasına ta 1919’da Kurtuluş Savaşı’na başlarken karar vermişti.
Erzurum Kongresi öncesinde 8 Ağustos sabahı Mazhar Müfit Kansu’ya şunları not ettirir:
“1) Zaferden sonra hükümet şekli Cumhuriyet olacaktır.
2) Padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince gereken muamele yapılacaktır.
3) Tesettür kalkacaktır.
4) Fes kalkacak, uygar uluslar gibi şapka giyilecektir.
5) Latin harfleri kabul edilecektir.”(2)
Şimdi Mustafa Kemal’in Cumhuriyet’i nasıl ilân ettiğini kendi ağzından dinleyelim:
“Müdafaa-i Milliye Vekili Kâzım Paşa’yı, İsmet Paşa’yı, Fethi Bey’i, Kemalettin Sami ve Halit Paşaları akşam (28 Ekim) Çankaya’ya yemeğe davet ettim. Çankaya’da beni görmek için bekleyen Rize Mebusu Fuat ile Afyonkarahisar Mebusu Ruşen Eşref Beyleri de yemeğe alıkoydum. “Yemek esnasında, ‘Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz!’ dedim. Hazır bulunan arkadaşlar, derhal fikrime iştirak ettiler.
Efendiler, görüyorsunuz ki, Cumhuriyet ilânına karar vermek için, Ankara’da bulunan bütün arkadaşlarımı davete ve onlarla müzakere ve münakaşaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü onların zaten ve tabiaten benimle bu hususta hemfikir olduklarına şüphe etmiyordum. (...)
O gece yalnızca İsmet Paşa Çankaya’da misafir idi. Onunla bir kanun tasarısı müsveddesi hazırladık. Bu müsveddede, 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun devlet şeklini tespit eden maddelerini şu suretle değiştirmiştim: Birinci maddenin nihayetine, ‘Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyet’tir’ cümlesini ilave ettim. Üçüncü maddeyi şu yolda değiştirdim: ‘Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, hükümetin bölündüğü idare şubelerini İcra Vekilleri vasıtasıyla idare eder.’
Bundan başka Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun esas maddelerinin sekizinci ve dokuzuncu maddeleri de değiştirilip açıklığa kavuşturularak, şu maddeler yazıldı:
‘Madde: Türkiye Reisicumhuru, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından ve kendi üyeleri arasından bir seçim devresi için seçilir. Riyaset vazifesi yeni reisicumhurun seçilmesine kadar devam eder. Tekrar seçilmek caizdir.
‘Madde: Türkiye Reisicumhuru, devletin reisidir. Bu sıfatla lüzum gördükçe Meclis’e ve Heyet-i Vekiliye’ye riyaset (başkanlık) eder.
‘Madde: Başvekil, reisicumhur tarafından ve Meclis üyeleri arasından seçilir. Diğer vekiller, başvekil tarafından yine Meclis üyeleri arasından seçildikten sonra, hepsi reisicumhur tarafından Meclis’in onayına arz olunur. Meclis toplantı halinde değilse, tasvip keyfiyeti Meclis’in toplanmasına bırakılır.”(3)
Mustafa Kemal Nutuk’ta, Cumhuriyet’in ilânını şu sözleriyle ifade etmektedir:
“Meclisçe Cumhuriyet kararı 29/30 Teşrinievvel (Ekim) 1923 gecesi saat 8.30’da verildi. On beş dakika sonra, yani 8.45’te Reisicumhur seçildi.(4) Keyfiyet aynı gece bütün memlekete tebliğ ve her tarafta gece yarısından sonra yüz bir pare top atılarak ilan olundu.”(5)
KAYNAKLAR:
1- 13 Ekim’de Yunanistan, Mudanya Ateşkes Antlaşması’nı imzalamaya karar vermiş ve 15 Ekim 1922’de antlaşma yürürlüğe girmişti.
2- Turgut Özakman, 1881-1938 Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1999, s.81.
3- Gazi Mustafa Kemal, Nutuk, 3. Basım, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2016, s.606-607.
4- Cumhurbaşkanlığı için yapılan seçim oylamasına 158 kişi katılmış ve 158 üyenin oybirliğiyle Gazi Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı olarak seçilmişti.
5- Gazi Mustafa Kemal, Nutuk, s. 613-614.
siyasetcafe.com