YSK'nin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaline ilişkin 4'e karşı 7 üyenin oy çokluğuyla aldığı kararın gerekçeleri tüm detaylarıyla açıklandı.
YSK'nın gerekçeli kararını değerlendiren siyaset bilimi uzmanları, gerekçeli kararın somut verilere dayandığını, tamamen teknik ve hukuki bir değerlendirme içerdiğini belirterek, metinde sayı sayı, rakam rakam tespitlerin dikkat çektiğini ifade ettiler.
GEREKÇELİ KARARDA EN DİKKAT ÇEKEN KONU
Yüksek Seçim Kurulu, (YSK) iptal edilip yenilenmesine karar verilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin gerekçeli kararında en dikkat çeken ise "Şüpheli oy sayısı 300 binden fazla ve bu sayı AK Parti ile CHP arasındaki oy farkının yaklaşık 20 katı" ifadeleri oldu.
YSK'nın gerekçeli kararında, şüpheli oy sayısının 300 binden fazla olduğu ve bu sayısının AK Parti ile CHP arasındaki oy farkının 20 kat fazla olduğuna dikkat çekildi.
"OY FARKININ YAKLAŞIK 20 KATINDAN FAZLA OLDUĞU TESPİT EDİLMİŞTİR"
Gerekçeli kararda ilgili bölümde şunlar kaydedildi: "Seçmen listesinde yapılan bütün maddi hatalar ve/veya kasti yanlışlıklar ve kanuna aykırılıklar sebebiyle gerçek durumu tespit edilemeyen şüpheli oy sayısını 300.000’den fazla olduğu, bu sayının Adalet ve Kalkınma Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi adayları arasındaki fark olan 13.742 (Oy farkının yaklaşık 20 katı)'den fazla olduğu tespit edilmiştir.
Sayım döküm cetveli boş olan sandıklara ilişkin olarak yapılan incelemede: Ataşehir 1. İlçe 1340 numaralı sandığa ait, Beykoz İlçesinde 1312 numaralı sandığa ait, Beylikdüzü İlçesinde 1300 numaralı sandığa ait, Esenyurt 1. İlçe 1289 numaralı sandığa ait, Esenyurt 2. İlçe 2086 ve 2129 numaralı sandıklara ait, Gaziosmanpaşa 3. İlçe 3302 numaralı sandığa ait, Kadıköy 1. İlçe 1195 numaralı sandığa ait, Kartal 1. İlçe 1006 numaralı sandıklara ait, Sancaktepe 1. İlçe 1266 numaralı sandığa ait, Sarıyer 1. İlçe 1122 numaralı sandıklara ait, Şile İlçesinde 1001 numaralı sandığa ait, Zeytinburnu 1. İlçe 1040, 1043, 1044, 1057, 1114 ve 1212 numaralı sandıklarda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine ait sayım döküm cetvellerinin boş olduğu tespit edilmiştir.
İstanbul'da sandık kurulu başkanlığı için ihtiyaç duyulanIn 7 katı kadar kamu görevlisi var. Hal böyleyken ilçe secim kurullarının mülki amirden gelen liste dışından sandık kurulu başkanı seçmesi seçimin güvenilirliğini ortadan kaldırmıştır."
"YSK SOMUT VERİLERDEN YOL ÇIKARAK BİR METİN ORTAYA KOYMUŞ"
YSK kararını değerlendiren Siyaset Bilimci Akademisyen Dr. Oğuzhan Bilgin, gerekçeli kararda birkaç şeyin göze çarptığını belirterek şunları söyledi: "Birincisi, YSK öncelikle yöntem olarak herhangi bir şaibe iddiasından, bir varsayımdan değil, somut verilerden yola çıkarak teknik bir metin ortaya koymuş.
Mesela, 108 sandıkta sayım döküm cetvellerinin bir kısmının tamamen kayıp olduğunu, bir kısmının tahrif edilmiş olduğunu söylüyor. Toplam 108 sandıktaki sonuçlar hukuken yok hükmündedir ve bu 108 sandıktaki toplam oy sayısı 30 binden fazla. Her iki adayın arasındaki farkın 13 binde kaldığı düşünüldüğünde 30 bin seviyesindeki bir oyun hukuken yok hükmünde olması zaten başlı başına seçimin iptalini gerektiriyor.
"TOPLAM 300 BİN OYUN ŞÜPHELİ BULUNDUĞU SÖYLENİYOR"
İkinci olarak; 754 sandıkta kamu görevlisi olmayan sandık başkanlarının bulunması hukuki bir problem ortaya koyuyor. Toplam 300 bin oyun şüpheli bulunduğu söyleniyor ki bu aradaki farkın 20 katı demektir.
Ayrıca bu karar şerh koyan, itiraz eden 4 tane üyenin açıklamalarının da yazılmış olması, YSK’nın aslında hukuken ne kadar duyarlı bir yöntem izlediğini gösteriyor. Hatta YSK Başkanı’nın bizzat kendi şerh kaydı var metinde.
"CHP SÖZCÜSÜ HERHALDE İYİ OKUMAMIŞ"
CHP Sözcüsü, gerekçeli kararda gerekçenin olmadığını söylüyor. Herhalde iyi okumamışlar diye düşünüyorum ben. Çünkü bu saydığım gerekçeler bile başlı başına ciddi, teknik meseleler. Bu siyasi bir metin değil, tamamen teknik bir metin. Metni okumadan, karalanmaya çalışılmasını ben çirkin buluyorum ve hukuk devletine uymayan bir davranış olarak görüyorum.
"YSK NEDEN 'HIRSIZLIK VAR' DEMEDİ' ŞEKLİNDE ELEŞTİRİLER VAR"
Bu arada bazı çevrelerde “YSK neden ‘çalındı, hırsızlık var’ demedi” şeklinde kafa karışıklığı var. YSK, bir ceza mahkemesi değil. YSK, itirazlarla ilgili konularda usulsüzlük var mı yok mu konusunda karar veren organdır. Ama re’sen “bu çalınmıştır, bunlar hırsızdır” gibi bir sonucu varacak kurum değildir. Bu ancak, ceza mahkemelerinin yürüteceği davalarla ve savcıların yürüteceği soruşturmalarla ortaya çıkacak şeylerdir.
Zaten süreç o yönde işliyor. YSK seçimle ilgili duruma el koymuş durumda. Ama işin cezai tarafı, suç duyurusuyla ortaya konulacak. Bundan sonraki süreçte suç duyurusu neticesinde, örgütsel bir faaliyet var mı yok mu, kasıt var mı yok mu, bunlarla ilgili soruşturmalar yapılacak. Yani hukuki süreç normal seyrinde işliyor.
"SEÇİM İPTAL EDİLECEKSE BU SEÇMENİN SUÇUDUR..."
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Bünyamin Bezci de, "YSK kararından anlaşılan, seçimleri güvenli bir şekilde yürütmekle görevli kurumun hatayı kendinde gördüğüdür. Muhalefet şerhi yazan üyeler de aynı noktaya karşı çıkmaktadır" dedi.
Bezci muhalefet şerhi koyan 4 üyenin değerlendirmesini ise şöyle yorumladı: "Fakat karara muhalif üyelerin zihin dünyasında seçimlerle ilgili bir iptal nedeninin mutlaka seçmenlerle alakalı olması gerektiği gibi bir bürokratik inanç var. Yani bir seçim iptal edilecekse ancak bu seçmen suçundan dolayı olmalıdır gibi düşünülüyor.
"YSK İÇİN ZOR OLAN KENDİ HATASINI KABULLENMEK OLMUŞTUR"
Oysa iptal kararı veren üyeler YSK'nın süreçteki hatalı sandık kurulu üyesi atamalarını kabullenmekte ve bu durumun seçim güvenliğini zedelediğini düşünmektedir. Bu nedenle atamalarda yapılan şekil hatasının sonuca müteessir olmasından dolayı seçimin iptali yönünde karar bildirmişlerdir.
YSK için zor olan kendi hatasını kabullenmek olmuştur. Zira seçim güvenliğini sağlama açısından hatalarını kabullenmemiş olsalardı oyların sayımındaki usulsüzlükler tek başına iptal nedeni olamazdı.
"SANDIK KURULU BAŞKANLARININ MEMUR OLMASI SEÇİM KURULU BAŞKANININ HAKİM OLMASI KADAR ÖNEMLİDİR"
Zira YSK pozitif hukuk açısından usulsüzlük meselesine mutlak anlamda bakmıyor. Bizatihi usulsüzlüğün seçimin sonucunu da değiştirecek olmasını da istiyor. Buradaki usulsüzlük ise sandık kurulu başkanlarıyla ilişkilidir.
Gerçekten sandık kurulu başkanlarının memur olması ilçe seçim kurulu başkanının hakim olması gerektiği kadar önemlidir. Asıl sorun ise zihinlerde hukuk devletinin halen yerleşmemiş olmasıdır."
Siyasetcafe.com