ABD ile Türkiye arasında yaşanan yaptırım krizi tırmanarak devam ediyor.
Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül bugünkü köşe yazısında ABD'ye sert tepki göstererek "İşi silah olan silahına, işi kalem olan kalemine sarılsın. Yumrukları sıkın, hazırlanın! Şanlı bir mücadele başlıyor" dedi.
Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, ABD ile Türkiye arasında yaşanan krize ilişkin olarak değerlendirmede bulundu. Karagül, "İşi silah olan silahına, işi kalem olan kalemine sarılsın. Yumrukları sıkın, hazırlanın! Şanlı bir mücadele başlıyor" diyerek, "O bizi ekonomi ile, başka araçlarla vurmaya çalışıyorsa biz de onun bu coğrafyadaki ellerini, uzantılarını kesmeyi bileceğiz" ifadesini kullandı.
Karagül'ün "İşi silah olan silahına, işi kalem olan kalemine sarılsın. Yumrukları sıkın, hazırlanın! Şanlı bir mücadele başlıyor" başlığıyla (13 Ağustos 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Asla endişe etmeyin. Asla tereddüt etmeyin. Asla paniğe kapılmayın.Yumruklarınızı sıkın, öfkenizi biriktirin, zihninizi bulandırmayın, cesaretinizi toplayın. Şanlı ve coşkulu bir mücadele başlamıştır.
“Acımasız Direniş”in en keskin dönemi başlamıştır.
Türkiye’ye had bildirmeye çalışanlar için bu ülkede tarih bitmiştir! Batı başkentlerinden talimat verme dönemi çoktan sona ermiştir. Korkutma ile, sindirme ile, yıldırma ile terbiye etme yolları sonsuza dek kapanmıştır.
ABD bizi düşman seçtiyse biz de onu düşman seçtik!
Yüz yıl sonra, Türkiye büyük yürüyüşe geçmiş, bütün bağımlılık zincirlerini birer birer kırmıştır. “Üçüncü Büyük Yükseliş” döneminin en sert, en güçlü adımları atılmaktadır. “Türkiye’yi Durdurma”ya dönük bütün planlar ellerinde patlamıştır.
ABD’nin, neocon-İsrail aşırı sağının, yeni yağma, yeni talan harekatına karşı, Türkiye’yi bir kez daha teslim almaya ve diz çöktürmeye dönük yeni saldırı dalgasına karşı, kutlu bir mücadele başlamıştır.
Sadece bu topraklarda bin yıldır coğrafya inşa eden, tarih yapan siyasi genetik harekete geçmiş, on yıldır birer birer devirdiğimiz çokuluslu müdahalelerden sonra bugün en son mücadele aşamasına geçilmiştir.
Bu iş artık tanımlanmıştır. ABD Türkiye karşıtı tutumunu belirlemiş, Türkiye de kendi yolunu seçmiştir. O bizi düşman seçtiyse biz de onu düşman seçtik! O bizi ekonomi ile, başka araçlarla vurmaya çalışıyorsa biz de onun bu coğrafyadaki ellerini, uzantılarını kesmeyi bileceğiz.
ABD birinci tehdittir, durum bu kadar net!
Bundan sonra, hele hele 15 Temmuz’u gördükten sonra, ABD adına bu ülkeyi, bu milleti yumuşatmaya çalışan, bir takım sinyaller gönderip pozisyon almaya çalışan herkes bu vatana, bu topraklara, bu tarihe ihanet etmektir. Çünkü onlar tehlikeyi, tehdidi gizlemeye çalışmakta, Türkiye’nin hazırlıksız yakalanması için birileri adına ortam hazırlamaktadır.
Hem içeride, hem sınırlarımızda, hem yakın çevremizde ABD’nin tutum ve eylemleri Türkiye için birinci tehdit haline gelmiştir. Terörle, FETÖ benzeri yapılarla, ekonomi ile, askeri ambargolarla, iç savaş ve işgal planlarıyla Türkiye’yi açık hedef alan bir ülke bizim için yakın tehdittir, durum bu kadar nettir!
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nı şehit etmek için ölüm mangaları gönderen bir ülkenin tehdit hali için başka hiçbir gerekçeye ihtiyaç yoktur. Bu ülkeye karşı en ağır cürmü işlemiş kişi ve örgütünü korumaya alan bir ülke tehdit olmanın ötesinde bize açıktan savaş ilan etmiştir.
Bu bir jeopolitik ayrışmadır, bütün coğrafyayı sarsacaktır
Başkan Erdoğan’ın, “ABD milletimize saygısızlığa devam ederse biz de başka dost ve müttefikler ararız” sözü 21. yüzyıla dönük en büyük gerçeğimizdir ve süreç çoktan başlamıştır. Başladığı için ABD ile çatışma alanlarımız her geçen gün daha da genişleyecektir.
Mesele rahip Brunson ya da ABD’nin ticari açığı için ekonomik tedbirler alma değildir. Mesele sadece ekonomik savaş değildir. Bu bir siyasi, jeopolitik mücadeledir, müdahaledir, saldırıdır. Bu bir ayrışmadır ve bütün coğrafyayı sarsacaktır.
Devamı gelecektir. Geldikçe de Türkiye’nin direnci daha da sertleşecektir. Birkaç kuklası hariç, yeryüzünün bir çok bölgesinde beslediği “Gurka”ları hariç, dünyanın hiçbir ülkesinde itibarı kalmamış bu ülkenin kalan fiyakası da çizilecektir.
Biz bir yola girersek bir daha geri dönmeyiz. Bunu öğreneceksiniz!
Kuzu kuzu, utangaç utangaç, yalvarır bir dille insaf ve merhamet beklemek milletimizin karakterinde hiç olmamıştır, yüzyıllarca daha olmayacaktır. Bunu ABD de öğrenecek, Trump da öğrenecektir.
Çünkü biz, bu topraklarda da, başka coğrafyalarda da hiç bir zaman yalvararak tarih yapmadık. Üç kıtayı yönettiğimiz gibi, tarihin en büyük acılarını da çekmiş bir milletiz. Ama hiçbir zaman ağlamadık, sızlamadık, başkalarının merhametine sığınmadık, kendimizi acındırmadık, acımızı da öfkemizi de içimizde sakladık.
Yine yalvarmayacağız. Yine uzlaşmak için onurumuzu satmayacağız.Yine korku ile hareket etmeyeceğiz. Biz bir yola girdiğimizde hiçbir zaman geri dönüşü düşünmeyen bir milletiz. Bu mücadeleye başlamışsak, geri dönmeyeceğimize dünya bir kez daha tanık olacaktır.
Yeryüzü için ortak TEHLİKE.. Nefret abidesi olmuş ülke..
Bu netlik, ABD ile dünyanın bir çok gücü arasında da ortadadır. Hemen bütün ulus üstü yapılara savaş açan, dünyanın merkez ülkelerinin bir çoğu ile açık çatışmaya giren, bunu şimdilik ekonomi alanında yapan ama zamanla siyasi hatta askeri açıdan da yapması kuvvetle muhtemel olan bu yönüyle de yeryüzü için ortak tehdit haline gelen bir ABD’den söz ediyoruz.
Çin ile kavgalı, Rusya ile kavgalı, Almanya ile kavgalı, İran ile kavgalı, Latin Amerika ile kavgalı, dünyanın büyük bölümü ile kavgalı bir ülkeden söz ediyoruz. Aç gözlülüğünden, yağmacılığından, saldırganlığından artık bir nefret abidesi haline gelmiş bir ülkeden söz ediyoruz. Herkesin uzak durmaya çalıştığı, herkese kötülüğü dokunmuşbir ülkeden söz ediyoruz.
Gururumuzu incittiler, onurumuza saldırdılar. Ülkemize, milletimize, değerlerimize saldırdılar. Yüzlerce yıllık siyasi hafızamızla alay ettiler.Bunlar bizi sindirmeyecek, bu hakaretleri asla unutmayacağız, hazmetmeyeceğiz. Artık her adımımız yeni bir mucize üzerine kurulacak. Şaşırtacağız. Onları da, bu ülkedeki ortaklarını da şaşırtacağız.
İŞİ SİLAH OLAN SİLAHINA, İŞİ KALEM OLAN KALEMİNE SARILSIN
İşi silahla olan silaha sarılsın. Sınırlarımızda ve ötelerinde çok çetin bir mücadele başlayacak. Fırat Kalkanı, Afrin Operasyonu, Kandil Operasyonu.. Bunlar daha başlangıç. Artık içeride değil, dışarıda savunma hatları kuracağız.
İşi medya olan kalemine sarılsın. Önümüzdeki dönemde müthiş bir medya mücadelesi vereceğiz. Milletimizle omuz omuza, vatan ekseninde, entelektüel alanda büyük bir direnişe geçeceğiz.
İşadamları, yeryüzünün en ücra köşelerine dağılsın. Oralardaysalar iki kat daha dolaşsınlar. Ekonomik saldırıya karşı yeryüzünün her karış toprağı, denizleri, havası mücadele alanıdır artık.
İşi istihbarat olan, Türkiye’nin etkinlik oluşturduğu, nüfuzu olduğu en uzak yerlerde bile direnç hatları, mücadele hatları oluştursun. Asya’dan Avrupa’ya ve Afrika’ya kadar, Türkiye’nin büyük mücadelesi için bir istihbarat seferberliği başlatsın.
TARİH BİZİ ÇOK KEZ TEST ETTİ. KAZANDIK, YİNE KAZANACAĞIZ
Bu ülkenin ekonomistleri için, siyasetçileri için, sanatçıları için, kültür insanları için, bilim insanları için büyük düşünme, büyük çıkışlar yapma, büyük iddiaların peşinde gitme devridir artık. Bu ülkenin her kenti, her kasabası, her köyü, her sokağı mücadele hattıdır artık.
Tarih bizi çok kez test etti. Her büyük şoktan sonra çok güçlü, çok parlak bir gelecek inşa etmeyi bildik. Yine yapacağız, yine inşa edeceğiz, yine kazanacağız. Bugünlerin işte o günler olduğunu unutmayın. Bu kuşakların, bu neslin o kurucu kuşak, o kurucu nesil olduğunu unutmayın.
Tarihin döndüğünü, Batı’nın dört yüz yıldır devam eden tek yanlı hakimiyetinin sona ermek üzere olduğunu unutmayın. Sakın ola, bu büyük mücadeleyi sulandırmaya çalışan, zihinlerinizi karıştırmaya çalışan içimizdeki kuryelere, tetikçilere, iç işgalcilere kulak asmayın. Onların korku, paranoya dolu iddialarını ciddiye almayın.
HEPİMİZ BULUNDUĞUMUZ YERDE “ACIMASIZ DİRENİŞ”İN ÜYESİYİZ
Herkes, hepimiz bulunduğumuz yerde “Acımasız Direniş”in bir üyesiyiz. Bu ülke küresel sistemi zorluyor, Erdoğan yeni bir dünya çağrısı yapıyor ve bu çağrı bugünkü küresel konjonktürde tam adrese ulaşıyor, unutmayın.
Bu hafta, önümüzdeki haftalar, aylar her türlü zorluğu, her türlü sürprizi ihtimal olarak bilin, ona göre hazırlanın. Bu mücadeleyi vermeden o köprüden geçemeyeceğiz çünkü. Bir kez teslim olursak, bir kez geri dönersek yüz yıl daha ayağa kalkamayacağız, 21. yüzyılı da kaybedeceğiz çünkü.
“OYUNUNUZU GÖRDÜK, MEYDAN OKUYORUZ!”
Yumruklarınızı sıkın, öfkenizi biriktirin, mücadeleye katılın, coğrafyayı harekete geçirin. Ama asla korkuya, yılgınlığa, ümitsizliğe teslim olmayın. Bizi “terbiye etme” diye bir seçenek olmadığını görecekler çünkü.
Ve bu mücadelenin, bu millete yüklenen bir kader olduğunu, bu kaderden kaçılamayacağını, bu ülkenin de coğrafyanın da kurtuluşunun bu olduğunu sakın aklınızdan çıkarmayın!
siyasetcafe.com