Gelelim şu Suudi Arabistan`daki kardeş, akraba kıyımı operasyonlarına.
İlk bakışta bir temizlenme operasyonları gibi görünse de işin detayına Yahudi stratejisi olduğu kesindir.
Göreceksiniz bu olaylar sonunda adına `ILIMLI İSLAM` dedikleri bir yapılanma ile Müslüman dünyasında yeni olayların patlak vermesini ve emperyalizmin yeni `Arap baharları` zeminini hazırlamaktadırlar.
Bunu nerden mi çıkardım?
Arabistan`da `rüşvet` operasyonları adı altında bir iç kargaşa olurken
Suudi Arabistan müftüsü Abdülaziz Al-i Şeyh; İsrail'e karşı savaşmanın caiz olmadığını ve Hamas'ın terör örgütü olduğunu iddia eden bir fetva yayınladı.
Yayınlar yayınlamaz da İsrail`in bir numaralı adamı oldu.
Kesinlikle Müftü Kral`dan habersiz bu açıklamayı yapmaz, Kral`da İsrail`den rüşvet almasa bu açıklamaya müsaade etmez.
Onların toprak altında gelen zenginliklerine bakmayın, yinede rüşvet kanlarına işlemiştir
Dedeleri rüşvet karşılığı Osmanlıyı satmış bu sülaleden kendi milletine kurşun sıkmasını yadırgamamak lazımdır.
SUUD kralı ve dedelerinin Müslüman Türk Milletine karşı düşmanlıkları tescillidir, bu konulara hiç girmeyeceğim.
Ama aynı sülalenin türevlerinin İsrail`den nasıl rüşvet yiyerek kendi halkının birliğine nasıl kast ettiğini birkaç örnekle anlatayım.
-Dönemin IRAK Başbakanı İsrail`den aldığı rüşvet karşılığı ülkesindeki Yahudilerin göç etmesini sağlamıştır.
-İran Şahının o dönem ki başbakanı Muhammed Said İsrail`i devlet olarak tanımak için 400 bin dolar rüşvet almıştır.
-Benzer tanıma için Suriye lideri de miktarı çok yüksel rüşvet almıştır.
Mısır Kralı Faruk, Ürdün Kralı Hüseyin aynı vizyonun adamlarıdır.
Nitekim en son Barzani`nin referandum çılgınlığında sokaklarda dalgalanan Yahudi bayrakların kazanın kimin kaynattığının gerçeğidir.
İsrail devleti kurulduktan sonra uyguladığı iki politikayı çok başarılı uygulamıştır.
1-Sömürgecilerle ittifak
2-Kendilerinden rüşvet yiyecek monarşileri yaşatma.
O monarşi devletlerini de parçalayarak tahakkümü altına almaya çalışmaktadır.
Lübnan, Suriye ,Irak, Ürdün, Mısır gibi ülkelerin bugün yaşadıkları sorunlara bakın bu politikaların ne kadar tutuğunu göreceksiniz.
İsrail Devleti kurulduğu günden itibaren Filistin`deki varlığını sağlamlaştırmak için ince bir siyaset izledi.
Dünyanın her bölgesinden Filistin’e Yahudilerin göç etmesini sağladı ve bu göçte karşısına çıkan oradaki yerleşik halka terörist muamelesi yaptı.
Tıpkı haçlıların KUDÜS`ü işgali gibi.
Evet, İsrail varlığını yürütebilmek için Arap dünyasındaki sinsi ve kirli oyunlarına devam ediyor.
Bu devam etmedeki en önemli gücü parasal kaynaklarıdır.
Acaba Suudi kralını kaça satın aldılar ve Arap dünyasının ülkemize yatırım yapmakta doruk yaptığı şu zamanlarda o kralı Türkiye`ye karşı nasıl kullanacak?
Yakında Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin geleceği gergin olaylarda bunun boyutunu göreceğiz.
Krallar belli de acaba Müslüman dünyasında kaç Yahudi müftü vardır?