YAĞMUR VE DUA
Küçücüktüm, özellikle kış mevsiminde sürekli yağmur yağardı. Kapalı, simsiyah sabahlara uyanır, ince, sicim gibi yağan yağmurun altında yavaş yavaş, ıslana ıslana okula yürürdüm.
Benden bir yaş küçük erkek kardeşim, şikayetçi sözlerle mırıldanır, söylene söylene bana eşlik ederdi.
Ben ise ıslanmama, üşümeme rağmen hiç şikâyet etmez, aksine zamanını şarkılarından birini söyleye söyleye yürürdüm. Bu yürüyüşlerimiz, on beş yirmi dakika ancak sürerdi.
Bana saatler, günler sürmüş gibi gelirdi. Çünkü, hayâl kurar, o alemden bu aleme gezer dururdum. Tarifi imkânsız bir huzuru yakalar, Allah’a bir adım daha yaklaştığımı hissederdim.
Çocuk kalbimle Allah’a yalvarır, kendime has dualar ederdim. Önce, akıl fikir, zihin açıklığı diler, derslerimde başarılı olmayı niyaz ederdim.
Sonra, severek yapacağım bir iş; hayırlı, güzel bir eş; hayırlı evlatlar isterdim. En son olarak da yeşilliklerin denize hücum ettiği bir mekânda yaşamayı dilerdim.
Allah’a sonsuz şükürler olsun, bu dualarımın çok büyük kısmı nasip oldu. Fakat, yeşillikler ve deniz hayâlim şimdilik gerçekleşmedi.
Allah ömür verir, ileride bu dileğim de gerçekleşirse masallardan fırlayıp gelen dev yağmur bulutlarının üzerime yağdırdığı ince yağmur damlalarının ruhuma verdiği o huzurla ettiğim duaların hepsi gerçekleşmiş olacak.
Bilirsiniz, Anadolu’da yağmurun diğer isimlerinden biri de rahmettir. Yeryüzüne inen rahmet tanecikleriyle beraber benim de yüreğim kabarır, gözlerim dolardı.
Bu ruh hâliyle de elimde olmadan dua cümlelerim, kalbimden bir yol bulur, dilimden, minik minik melodilerle dökülür, karanlık semaya doğru akar giderdi.
Heyhat, bugün olmuş, yağmurlu havalarda aynı duygu seline kapılır, aynı hüznü, aynı duayı büyük bir hamd ü sena ile yine mırıldanır, o günleri yeniden yaşarım...
Benim de gözyaşlarım, yağan yağmura eşlik eder.
Acaba sizler, böyle yağmurlu havalarda neler hissedersiniz, kimbilir?